ECEL TERİ

1.3K 52 5
                                    

İnsan ne geçmişini silip atabiliyor ne de geleceğini görüp yön verebiliyordu. Size biçilen hayatı yaşamaya el mahkumdunuz. Hele ki zora sokulan bir hayata sürükleniyorduysanız kaçış imkansızdı. Tıpkı benim gibi.

Annem hep ' anaların kaderini kızları yaşarmış, inşallah sen benim gibi olmazsın, hep ayaklarının üzerinde dim dik durursun benim güzel kızım' diye saçlarımı okşardı. Öyle olmamıştı. Gerçekten onun kaderinden bir kesit yaşıyordum.

Ne zaman el kaldıracak, kan kusturana kadar vuracak diye düşünürken, bugün o da gerçekleşmiş, kan kusturmamış ama el kaldırmıştı. Beni sevdiğini söyleyen, güya bana deliler gibi aşık olan adam yapmıştı bunu.

Şiddetin hafifi ağırı olmazdı. Bir kere yapan eminim ki devamını da getirirdi ve ben bu canavarla az sonra zorla evlenecektim.

" İstediğiniz bir makyaj stili var mıydı efendim ? "

Cevap yok.

" Siz bize bırakın efendim, en güzel şekilde halledeceğiz."

Soran olmamıştı ki zaten. Nasıl istediğim veya ne istediğimin bir önemi kalmamıştı. Çirkin olsam da güzel olsam da benim için birşey değişemeyecekti. Ne ben bu evden kurtulabilecektim ne de celladımdan.

Arkamda beliren aynayla istemesem de gözlerimin arkamda tutulan aynaya kaymasıyla bir anlık şok yaşamıştım. Bu ben miydim gerçekten?

Gözlerimin altında kendine yuva olarak kurulmuş mor göz altı halkalarım tamamen gitmişti. Solgun cildim kendine getirilmiş ve birkaç kremle daha farkını ortaya koymuştu. Çatlamış ve ısırmaktan berbat halde bulunan dudaklarım ise yumuşatılarak canlı birkaç rujla güzel görünüm sağlanmıştı. Ama bu gerçek ben değildim ki. Sadece güzel görünmem için bana yaratılmış sahte bir imajdan ibaretti.

Gözlerimi kapattım ve herşeyin bir rüyadan ibaret olmasını diledim. Ama sadece dilemekle yetinmiştim. Arkamda saçlarımla ilgilenen kız işini bitirmiş ve son dokunuşlarını yapıyordu. Acaba onlara söylesem beni buradan çıkarabilirler miydi?

" Beni burdan kaçırır mısınız? "

Anlamayan ve soru işaretleriyle dolu olan gözler bana çevrildi.

" Şaka yapmıyorum, ciddiyim. İstemediğim bir evlilik gerçekleşecek az sonra. Yalvarırım beni çıkarın burdan! "

İlk göz göze geldiler ardından gözleri tekrar üzerime çevrildi iki kadınında. Bana sen ciddi misin bakışları atıyorlardı hâlâ. Ben ciddiydim oysa ki.Sonra gülmeye başladılar. Neye gülüyorlardı? Ortada gülünç bir durum yoktu. Ortada çaresiz bir ben ve yanıtsız kalan sorularım ile yakarışlarım vardı.

" Çok şakacısınız efendim. Biz zaten bitirdik işimizi. Bu kadar sıkılacağınızı düşünememiştik kusura bakmayın. Allah bir yastıkta kocatsın. Mutluluklar dileriz."

Son kelimeleri de bunlar olurken odanın kapısını yavaşça açarak gözden kayboldular.

Ben şaka yapmıyordum...

5 dakikanın ardından odanın kapısı yeniden aralandı. Bu sefer o pis canavar gelmişti. Sırıtıyordu. Aynı zamanda eşi benzeri bulunmayan bir sanat eserini inceler gibi tepeden tırnağa beni inceliyordu.

" Çok çok güzel olmuşsun Hüma'm "

Allah'ım lütfen kulaklarımı sağır gözlerimi de kör et Yarabbim. Artık katlanacak gücümün kalmadığını hissediyordum.

" Hadi bakalım, aşağıya inelim. Nikah memuru da gelmiştir zaten. Daha fazla bekletmeyelim onu. Ha bu arada dediğimi sakın unutmak yok güzel sevgilim. Nikah bitene kadar gülümsüyoruz. Anlaştık mı? "

SOĞUK NEVALE Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin