EMİR KAĞAN

2.4K 70 6
                                    

Emir Kağan' dan :

Benim bebeğime, rüyalarında sayıklayacak şekilde ne yaşattıklarını, nelere göğüs gerdiğini, nelerle mücadele ettiğini...

Hepsini biliyordum. O sadece onu  restorantta gördüm sanıyor ama öyle değildi işin aslı.

Çok ama çok öncesine dayanıyordu onu fark edip, beni kendine aşık etmesi.

Yine günlerden hergünkü gibi o kadar siniki ve gergindim ki. İşlerin başına diktiğim adamlar hiçbirsey yapamıyor ve sabahın erken bir saatinde beni şirkete çağırıyorlar, durumun ciddi hatta bakmazsam şirketin batabileceğini bile söylüyorlardı.

O kadar sinirli ve o kadar uykusuzdum ki. Ama yapacak birşey de yoktu. Ne emeklerle gelmiş olan şirketimin 2 dangalak yüzünden batmasını istemezdim.

Arabada gözlerimi dinlendirip, hazırlayacağım dosyaları düşünürken, sağ kolum kardeşim yerine koyduğum Mert, yol üzerinde çalışma yapıldığını, yolun kapalı olduğunu söylediğinde ağzımdan savrulan küfürlere engel olamamıştım.

Ama kestirme bir sokaktan gideceğiz diyince bir şey demeyip sustum, bekledim.

Sokağa girdiğimizde, ileride bir olay oluyordu. Herkes oraya toplanmış, film izler gibi izliyorlardı. Mert kornaya bastı ama yine de çekilmeyen, ille de oraya bakmak isteyen mahalleli halkı da bana hiç yardımcı olmuyordu sabah sabah.

" Bok mu var orda, nereye bakıyor bunlar"
Diyerek arabanın kapısını açıp bende indiğimde kalabalığı yararak olayın içinde kalabalığın ve uğultuların içinde buldum kendimi.

Küçük bir kız çocuğu vardı karşımda. Beyaz tenli, siyah saçlı, ela gözlü o kız; yerde kanlar içinde yatıyor, anne, kardeşim diye sayıklıyordu. İfadesiz bakışlar atarken etrafa bir anda yaşlı bir adam çıktı ve kalabalığın arasından kızı ayağa kaldırdı güç bela. Yakınıdır diye sesimi çıkarmadım ve ilerlemeye başladım arabaya doğru. 1 2 adım atmıştım ki kız avazı çıktığı kadar bağırıyor, yalvarıyordu.

" Babaaa. N'olursun bırak nolurr. Bir daha gitmem okula yalvarırım bırak" ardından atılan dayak sesiyle kaşlarımı çattım.

" Kesin bu sefer öldürür bu ayyaş kızı. Polis çağırsak bu sefer de bize saldırır" dediğinde komşunun biri, görevi ben üstlendim.

Kapıya yaklaştım, zile bastım, kapıyı yumrukladım ama açmadı. Giderek kızın sesi ve yalvarışları artarken dayanamayıp kapıyı kırdım. O anda kızın da çığlıkları ve sesi kesildi.

İçeriye girdiğimde kız yerde baygın, ağzı yüzü kanlar içinde öylece iki büklüm yerde yatmış, adam ise hâlâ yumruklamaya devam ediyordu.

" Laaan! Bırak kızı hemenn!"

" Sana ne lan şerefsiz. Sende kimsin. Haa yoksa sende bununkilerden biri misin ?" Diye sorduğunda ne dediğini anlamadım zaten de leş gibi içki kokuyordu.

Kapının önünde duran Mert'i yanıma çağırdım.

" Diğerlerini çağır. Depoya götürün. İcabına bakın, sakın öldürmeyin. Geleceğim ben. "

Yerde baygın ve kanlar içindeki kızı kucağıma aldım. Arabaya ilerleyip arka kapıyı açtım. Tüy kadar da hafifti. Komşulardan gelen sesle onlara döndüğüm sırada beni alkışlıyorlardı kızı kurtardığım için.

" Bizim yapmaya cesaret edemediğimizi sen yaptın oğul. Allah razı olsun senden. Çok çekti bu kızcağız. Al onu götür evladım. Bir daha gelmesin buraya. Bu sefer kurtuldu ama bir dahakine bu kadar şanslı olmaz."

SOĞUK NEVALE Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin