8. Bölüm ( Üçüncü Yedi Gün )
Bölüm şarkısı; Tolgahan Tarıoğlu - Unutmak istiyorum
İyi okumalar...
Çığlık sesi ile gözlerimi araladım. Tahminim üzerine dün o nottan sonra bayılmıştım yeni yeni kendime geliyordum. Notta yazanlar beni baya etkilemişti, peşimde birisinin olması o kadar garipti ki. İnsan kendini kötü hissediyordu, suçu kendinde arıyordu.
Asıl sorunun karşı tarafta olduğunu bildiği halde
Miranın dolu gözlerle sadece bir yere kitlendiğini fark ettim içime doğan korku ile o tarafa döndüm. Elinde kanlı bir bıçak ile bana bakan mavi gözlü katili gördüm, görmekle kalmadım göz göze geldik. Sinir bozucu bir gülümseme ile yüzüme bakıyordu. Ağır adımlarla yanıma ilerledi.
"Güzelim hadi gel" koluma uzandığını fark edip kendimi geriye çektim. "Hele bir o kıza temas et bak sana ne yapıyorum"
"Çok konuşma hoca bağlısınız ne yapabileceksiniz" gözlerimi büyülterek hepsine teker teker baktım. Sorunlu herif gerçekten herkesi bağlamıştı
"Manyak ruh hastası ne istiyorsun benden" iki kolumdan canımı acıtmadığını düşünerek sıkıca kavrayarak ayağa kaldırdı. Kendinden emin bir şekilde mavi gözlerini kahverengi gözlerime kilitledi.
"Sence ne istediğim açık değil mi? O Akın Savcı'ya takmışsın onun yerine bir kere beni görsen ne olurdu" Söylediklerine inanamadım, şaşırmış bir şekilde ona baktım. "Ulan ne görmesinden bahsediyorsun yüzünü daha ilk görüyorum sen gelmişsin bir kere görsen diyorsun. O Akın Savcı dediğin adam tamam iki günde hoşlanmış olabilirim ama hani çokta umurunda olsaydım bu zamana kadar bulmaz mıydı beni?"
Gözleri bana vuracakmış gibi baktı aklından ne geçti bilmiyorum ama bakışları yumuşadı. Beklemediğim bir şey yapıp beni sırtına aldı ben olanları idrak edene kadar bizi odadan çıkardı.
"Ne yapıyorsun ya, bırak beni?"
"Bırakamam bir süre seni misafir edeceğim güzelim kusura bakma lütfen" sinirden sırtına peş peşe yumruk attım. Koluma sızı girmesi ve sinirim bir olunca tiz sesli bir çığlık attım. Bir odaya girip hızlı bir şekilde beni yere indirip bir şeyim var mı diye baktı sinirden çığlık attığımı fark edince kahkahalarla gülmeye başladı.
"Kolum ağrıyor" gülmeyi keserek bakışları koluma kaydı elini kaldırdı ama ne yaptığını çözemedim.
"Ağrı kesici iğne vuracağım pansuman yapılması gerekiyor. Bu saatte hemşire veya doktor bulamayabilirim sana sorun olmazsa pansumanı ben yapabilirim"
Yalan söylüyordu isteği olsa bulurdu. Pansumanı kendisi yapmak istiyordu büyük ihtimalle beni başkası görsün istemiyordu. Karşımızda duran aynada kendimi süzdüm üzerimde kirden renk değiştiren elbiseye baktım. Normalde elbise arkadan açılıyordu fakat önünde ki düğmeler açılabiliyordu.
"Böyle bir şey asla olmayacak biliyorsun değil mi?"
"Üzgünüm ama olacak, ne demişler asla asla deme! Pansuman yapılmazsa kötü olabilirsin"
Gözlerimi devirdim onun yapmasını istemiyordum ama başkasına yaptırmayacağı açıkça belliydi. Ağrısından bayılmam yakındı.
"İyi ne yapacaksan çabucak yap bari" buna neden böyle bir tepki verdi bilmiyorum ama gereksiz bir şekilde mutlu olmuştu. Küçük bir çocuk gibi koşarak odadan çıktı. Tahminimce yaklaşık on veya on beş dakika sonra elinde orta büyüklükte bir ilk yardım çantası ile tekrar geri geldi. Yaka düğmelerini açtım yaralı olan kolumun tarafını sıyırdım. Görmemesini için göğsümün açıkta olan kısmını elimle kapattım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Münhasır
ChickLitMünhasır bir kimse ya da bir şey için ayrılmış olan demek. Hissediyorum ki o da benim için ayrılmıştı her şey bir rüya gibi umarım bu rüya'dan hiç uyanmam