Jisung daha yeni okul çetesinden çıkmıştı, kendine yeni hobiler kazandırmaya çalışırken müziğe ilgisi olduğunu fark etti. Fakat hiçbir öpretmen ona ders vermiyordu. Birgün yine Jisung müzik kursuna gitmişti öğretmen aramak için... Sonra stajyee olan...
Selammmm Arkadaşıma gidemedim wağağğağağağ Şimdilik dicek bişeyim yok o yüzden iyi okumalar💗 ~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~ (Jisung)
Eve vardığımızda direkt olarak benim çalışma masama 3 kişi oturmuştuk. Jisoo unnie mektubu yazarken bazı yerlerde biz ona yardım ediyoduk.
Ensonunda mektup bittiğinde baştan sonra okumaya başladık.
Merhaba Ninim Gözlerinin çok güzel olduğunu söylemiş miydim? Seni her gördüğümde hissettiğim o kelebekler nedir bilir misin? Bu gece gökyüzüne bak, çok güzel değil mi? 14.13
"Sanki çok fazla mı özlü söz içeriyo ya." Hoseok hyunga bu konuda katılıyodum, fazla özlü söz içeriyodu sanki.
"Ama Ninim sever özlü sözleri. Bence güzel oldu. Şu anda fkirlerinizi umursamicam çünkü aşırı bi özgüven geldi! Özgüvenimi siz kırmadan hemen mektubu Ninime veriyim ben." diyip hızla odadan çıkmıştı Jisoo unnie.
Biz de onun ardından çıktığımızda üzerine ceketini almış tam kapıdan çıkmak üzereydi.
"Hiç postalamakla uğraşamicam. Direkt gidip evine bırakıp geliyorum ben. Siz yicek bişeyler hazırlayın. Hadi bayyy!" ve ardından kapı kapanma sesi. ~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Jisoo unnienin dediği gibi yicek bişeyler hazırlamıştık ve onun gelmesini bekliyoduk.
Kapı çalınca hızla ayağa kalkıp kapıya yöneldim. Kapıyı açınca Jisoo unnieyi bekliyodum ancak mor saçlarıyla onu görmüştüm.
"Selam Jisung. Seninle ders için bazı şeyleri konuşmam gerekiyodu da. Adresini başvuru formundan buldum." hey, bu adam benden numaramı almamış mıydı?
"Numaram sende yok mu Minho?" bu sorumla kapan kısılmış gibiydi.
"Ehhh, ben unutmuşum onu ya." diyerek elini ensesine atmıştı.
"Neyse; gelmişsin madem, geç içeri." diyerek onu içeri davet etmiştim. Teşekkür edip içeri geçtiğinde onu salona yönlendirirken sordum.
"Aç mısın?" bu sorumla hızla bana dönüp başını sallamıştı. Çok acıkmış herhalde, paşam kim bilir kaç km'lik yoldan geldi.
"Tamam o zaman sen direkt mutfağa geç. Biz de bir arkadaşımızı bekliyoduk." diyek onu Hoseok hyungun yanına götürmüştüm.
Tam o sırada telefonum çalmıştı. Mutfaktan çıkıp kimin aradğına baktım. Yazar: Evvvet, tahminleri alayım
Ekranda yazan "Yeji🦋" yazısıyla heyecanla telefonu açmıştım. Yeji benim bebeklik arkadaşımdı ve o benim en sevdiğim arkadaşım olabilirdi.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"Jiiiiiii! Nasılsın?" telefonun öbür ucundan gelen o neşeli sesle gülüp ben de onun gibi karşılık vermiştim. Sesimin mutfağa kadar gittiğini dahi bilmeden...
"Yejiiiii! İyiyim kelebeğim sennn?" Yeji'ye çocukluğumuzdan beri kelebeğim derdim.
Küçükken biz her parka gittiğimizde kelebekler gelip yejinin eline, koluna, omzuna veya burnuna konardı. Kelebekler Yeji'yi hep çok severdi, o yüzden ona kelebeğim diyodum.
"Ben de iyiyim Jiii! Bak şimdi telefona kimi vericem." dedikten sonra birkaç tıkırtı sesi ve ardından gelen o tanıdık ses.
"Naber lan keko boi!?" bu ses, bu ses tabii ki de yine bizim eski çetedeki tek kız olan kişiden geliyodu. Yazar:ehe, tahminlerrrr?
"Sen napıyon lan orda Ryujin!?" dediğimde gülmüştü.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"Hiiiiç, sadece SEVGİLİMde yatıya kalıyorum. Bi sorun mu var birader!?" lan kelebeğim de elden gidiyoooooo.
"Lan sal kelebeğimi! O özgürce uçmak için yaratılmış. Senin gibi kekoların eline düşmek için değil!" dediğimde bu sefer bi kahkaha patlatmıştı.
"Yiyosa gel koçum! Yiyosa al beni, söküp al beni bu evden lan!" götüm yiyo aslında ama çok üşendim.
"Biliyo musun, normalde gelirdim ama şu an çok üşeniyom. O yüzden seni dövme işini sonraya bırakıcam koçum. Sakın kelebeğimin bekaretini elinden alıyım deme, s*k*r*m belanı!" bu dediğimle Yeji arkadan bağırmıştı.
"Jiii! Sus yaaa!" bağırınca sesi öyle tiz çıkmıştı ki gülmeden edememiştim. Tam o sırada kapı çalmıştı.
"Hadi ben gidiyom, Jisoo unnie geldi. Bayyy!" diyip telefonu kapattıktan sonra kapıya gidip açmıştım.
"Lan-" tabi mutfakta oturmuş, Hoseok hyungla gülerek konuşan Minho'dan habersiz olduğu için haliyle şaşırmıştı.
"Unnie, size bahsettiğim gitar hocam. Ders hakkında bişeyler konuşmaya gelmişti, ben de onu yemeğe davet ettim." diyerek olanları açıklamıştım.
Peki neden bu ikili birden bire bu kadar samimi olmuştu ki? Biz masaya oturduğumuzda hatta biz yemek yerken bile birbirlerine bakıp gülüyolardı. Ben telefonla konuşurken beni duyduklarını bilmiyodum tabi... ~~~~~~~~~~~~~~~~~~~