¹⁰ The Nude, The Clothed

363 52 51
                                    

Geçmiş çağlardan beri hatta insanlığın ilk başından itibaren çıplaklıklarıyla yaşamıştı insanlar. Bedenlerinde saklayacak şeyleri yoktu o zamanlar birbirlerinden. Tek çıplak kalan bedenleri de değildi, ruhları da çıplaklık barındırıyordu. Ne bir yalan ne bir kin ne bir nefret ne de bir öfke taşıyorlardı, tertemizlerdi ve üzerlerine duygularını gizleyecek, kapatacak kıyafetler giymiyorlardı. Ama zaman ilerledi ve ruhlarının kirlendiği devirler geldi insanların. Kirli ruhlarından utandılar ve onları kapatmak istercesine bedenlerinde ki çıplaklığı örttüler. Sahteliklerini gizlediklerini sandılar ama bilmiyorlardı ki gözler yalan söylemezdi, ruhlarını yansıtırdı.

Maç, rakip okulun galibiyetiyle bitmiş ve herkes dağılmaya başlamıştı. Etraftaki büyük gürültü öğrencilerin dağılmasıyla son bulmuş geriye yavaş yavaş batan öğleden sonra güneşinin ışıkları sahada bırakılmıştı. O sırada Beomgyu gerginliğini üzerinden atmak için derin bir nefes solumuş ve ardından kalabalığın dağılmasıyla sigara soluyan arkadaşlarına bir göz atmıştı.

Minho, yediği dayağın ardından kimseye dalaşmamıştı, hala utanç duyuyordu bu durumdan. Arkadaşının geçmişinde neler olup bittiğini pek bilmiyordu ama anlatması içinde onu zorlamıyordu da. Her ne kadar yaptıkları bu zorbalıkların bir bahanesi olmasa da bir yerde onunda incinmiş olabileceğini düşünüyordu Beomgyu. Sonuçta insanlar saf kötü veya saf iyilikten oluşmuyor, içlerinde birbirine zıt duygalarıda taşıyabiliyorlardı ve bu üçlü de tam olarak öyleydi. Dışardan gözüktükleri kadar zalim değildi içleri ya da içlerindeki kırılmışlıklar kadar bağışlayıcı değildiler. Haruto örneğin... Onun gözle görülür bir zorbalığı bir kötülüğü dokunmuyordu kimseye. Hatta Minho ve Beomgyu'yla takılmasını oldukça garipseyenler vardı ama bu sadece dışardan görülendi. Haruto izlemekten zevk alırdı yapılanları. Hatta Beomgyu gibi sessiz kalmaz Minho'yu veya o an yanında kim varsa onu gazlar, ateşi harlardı. Ama bunu yaparken eziyet görenlere iğrenircesine bakardı sanki kendini görüyormuş gibi.

Haruto; Minho ve Beomgyu gibi anlatmamazlık yapmamıştı. Bir gün yaşadıklarını birbir anlatırken gözleri oldukça donuktu ama anlatışı da bir o kadar rastgele bir şeyden bahseder gibiydi. Bu okula gelmeden önceki yıllarında kendiside bir zorbalık kurbanıydı ama bunlardan kurtulup yeni bir hayata başlarken bile sinirlendiği şey hep kendisi olmuştu. Güçsüz oluşundan nefret etmişti her defasında. Bu yüzden zorbalanan kişilere baktığında eski kendinin acı çekişini görüyor ve bir daha o haline dönmemek için bir nevi kendini gazlıyor ve eski kendini öldürmeye çalışıyordu. Asla kendini affedemiyordu.

Üçü de sorunluydu, üçü de acılıydı ve üçü de bir şeylerden intikam almak istiyordu ve üçü de birbirini bu şekilde bulmuş gibiydi. Bu yüzden birbirlerini durdurmuyor aksine destekliyorlardı. Yaptıklarının yanlış olduğunu her hücrelerinde hissediyor ama bunu engellemek için bir çaba göstermiyorlardı. Çünkü onlarda geçmişlerinde büyük bir çırpınış içindeydiler ama herkes onlara yüzünü çevirmişti. Onlar neden dursunlardı ki?

İçtikleri sigaranın ardından Beomgyu ikilinin yanından ayrılmış ve Chris'in yanına gitmek üzere revire doğru yola koyulmuştu. Etrafa bakınarak ilerlerken içinden bir ürperti geçmiş ve bunun sebebini arkasından ona seslen kişinin yüzünden olduğunu anlamıştı. Başta duymazdan gelip ilerlemek istedi fakat yüzleşme zamanının geldiği düşündü ve derin bir nefes alarak yavaşladıktan sonra durdu ve arkasına döndü.

Siyah saçlı genç birkaç adımda Beomgyu'nun dibinde bitmişti. Beomgyu ona baktıktan sonra gözü önünde duran çocuğun arka tarafına, biraz ileride bir ağacın altında ayakta dikilen ikiliye kaymış ve ardından tekrar önündeki çocuğa dönmüştü. Gözlerine bakarken içinin titrediğini hissetti. Eskiden olsa bu bakışlar altında eriyeceği oğlanın karşısında su an iğrenmeden edemiyordu. İçinden Taehyun'u arzulamıştı şu an. Yanında olmasına ihtiyacı vardı, hemde çok.

Pacify Her || taegyuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin