Yürüdü, yürüdü, bir süre daha yürüdü. Varacağı yere vardı ve konuşmak için onu çağıran arkadaşının karşısında durakladı. Gergindi ama belli etmedi, etmezdi asla. "Kardeşin..." Diye söze girdi arkadaşı. "Ona olanları biliyorum Minho." Diye bitirdi cümlesini. Minho gözlerini kaçırırken aynı zamanda kocaman açmıştı. Beomgyu'nun onu böyle ıssız bir yere çağırması oldukça garipken üstüne kimseye anlatmadığı şeyi biliyor olması kaşlarını çatmasına sebep olmuş ve onu daha da meraklandırmıştı. "Sana anlatacaklarım var ve sonrasında sana soracağım bir soru."
Minho arkadaşını kafa sallayarak onaylarken yanlarına birde Haruto eklenmişti. Elbette onu ayrı tutamazlardı. Haruto'yu itselerde o arkadaşları için orada olurdu ve sonuç olarak takip ederek gelmişti buraya. Beomgyu onlara kendisi hakkında asla anlatmadığı şeyleri özetleyerek karşısındaki ikileye anlattığında beklediğinin aksine sakince yerlerinde oturuyorlardı gözlerindeki katil bakışlarını saymazsak. Eğer o zaman biz yanında olsaydık diye geçirdiler içlerinden. Ama sadece geçirdiler ve devam ettiremediler cümlelerini, ettiremezlerdi de çünkü üçlünün geçmişi aynı zamanın içinde çakışmış gibi yaralar almıştı ve isteselerde birlikte olamazlardı.
"Bunu size anlattım çünkü bugün her şeyin son bulmasını umduğum gün ve Minho sana soracağım bir soru, bir izin var."Konu nihayetinde ilk konuşulan mevzuya geldiğinde Minho daha da pür dikkat kesilmişti. "Sen anlatmadın fakat ben bunu farklı ve sana varacağını bilmediğim bir şekilde öğrendim. Kardeşinin yaşadıklarını ve sonunda ise..." Beomgyu'nun dili varmadığında Minho devam ettirdi. "İntihar ettiğini... Evet kız kardeşim tecavüz edildi ve yaşadığına katlanamadan intihar etti. O senin kadar güçlü olamadı Beomgyu, ona bunu yapanları haklayamadığım için kendimden nefret edip önüme çıkana saldırarak öcümü almaya başladığım için ve yaşadıklarına dayanamadığı için intihar etti o." Dolu gözlerle cümlesini tamamladığında hızla gözlerini kırpıştırdı. Hislerinden taviz vermeyi sevmezdi. "Sakın bana acıyayım demeyin, sizi de pataklarım." Ortam durulduğunda buruk bir gülümseme almıştı yüzlerini.
"Bana bunu yapanlarla kardeşine bunu yapanlar aynı kişi Minho." Minho'nun gözleri kocaman büyümüştü tekrar ve tekrardan. Her şeyi bir anda öğrenmek zor gelmişti de. Haruto araya girdi. "Ve biraz ilerimizde bulunan deponun içinde bağlı falan mı tutuyorsunuz yoksa?!" Şakasına ortaya attığı düşünceyle Beomgyu'nun ifadesiz bakışları bunu onaylar gibi dururken Haruto'dan bir hadi canım nidası duyulmuştu. "O orospu çocuklarını bizzat ben öldürmek istiyorum, lütfen benden bunu isteyeceğini söyle Beomgyu." Minho öfkeyle ayaklandığında Beomgyu onu durdurmuş ve hayır anlamında kafasını sallamıştı. "Senden istediğim şey kardeşinin adını kullanmama izin vermen."
Bir müddet önce
Kızıl saçların kömür siyahı saçlarla karşı karşıya geldiği o depoda sarı saçlar birkaç adım gerilemiş ve olacak konuşmalara girmemeye karar vermişti. Siyah saçlı olanı buraya getirmek pek zor olmamıştı, konu Beomgyu'dan açılınca kendisi gelmişti. Şimdiyse iki çift göz birbirini yiyip bitirircesine bakışıyordu. Henüz bir kelime dökülmemişti dudaklarından. Sanki frekanslarla konuşup bir yarış içindeymiş gibi bakışıp duruyorlardı.
Taehyun'un cezalı olup evden kaçtığı o gece Huening ile yaptıkları konuşmadan daha zorlu duruyordu şu anki sessizlik. O gece Huening ile Yeonjun'u alt etme konusunda bir ateşkes imzalanmış ve eller tokalaşılmıştı. Aralarındaki anlaşma Yeonjun'u ciddi manada alt etmekti fakat Beomgyu'yla konuştuktan sonra planlarında ufak bir değişiklik yapılmıştı elbet. Her ne kadar Yeonjun'a zarar veremeyecek olması, Beomgyu'nun tembihi yüzünden, canını sıksa da yapacak bir şey yoktu. Bu Beomgyu'nun geçmişinden bir parçaydı ve onun görevi geçmişinden kurtulup kendisiyle geleceğe dair yeni adımlar atabilmesi için yanında olmaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pacify Her || taegyu
FanfictionBeni kurtarmak mı? Zorbalık yapmaktan mı ya da gözü dönmüş o canavarı sakinleştirmeye çalışarak mı? Güldürme beni Kang, bir canavarı geçmişinden kurtaramazsın. ... [düz yazı] semetae - ukebeom 040323 - 090723