Herkese yeni bir bölümden merhaba tatlı ayçiçekleri :)
Medyadaki şarkı:
Özdemir Erdoğan - Canım senle olmak istiyorYorum yapıp, vote atmayı unutmayın!
Keyifli okumalar (:•
"Nasıl gidiyor Ecmel?" matematik hocasının başımda dikilmesiyle yapamadığım soru daha çok sinirimi bozmuştu. Dişlerimi sıkıp kafamı sallarken konuştum. "İdare eder hocam." diye mırıldandım.
Kafasını sallayıp sıramın yanından uzaklaşıp, sınıfı dolaşmaya devam etti.
Sınav haftasına girmiştik. İlk sınavın stresi vardı üzerimde. Ve de fazlasıyla. Hem Allah aşkına kim ilk sınava matematik sınavını koyardı ki?
Sıkıntılı bir nefes alıp yapamadığım soruya odaklandım. Daha doğrusu odaklanmaya çalıştım. Çünkü yapamıyordum. Trigonometri sorusuydu.
İyi yapardım konuyu da severdim ancak, bu soru beni bozguna uğratmıştı."Son 5 dakika gençler! Toparlayın kağıtlarınızı."
Yapamadığım tek o soru kalmıştı ve yapamıyordum.
Ayağa kalkıp sınav kağıdımı İrem Hoca'ya uzattım. Kağıdıma göz gezdirip gülümsedi. Ben de tebessüm ederken, çoğu kişi de kağıtlarını vermeye başlamıştı.
Zil çaldıktan sonra sınıfta kargaşa oluşmuştu. Herkes hep bir ağızdan konuşuyordu ve ben yüksek sesten hiçbir zaman haz etmezdim.
"Ecmel! Nasıldı sence?" bakışlarımı karşımda durup bana soru soran Mert'e çevirip, gözlerimi devirdim. "Tek kelimeyle kazık bir sınavdı." o da beni onaylayan birkaç mırıltı çıkarırken yanımdaki Eva'ya döndüm.
Kafasını sıraya koymuştu. Uyumuştu yüksek ihtimalle. Çantamı karıştırıp tuzlu çubuk
kraker aramıştım ama galiba çantama atmayı unutmuştum.Dudaklarımı mutsuzca büzüp ayağa kalktım. Kantine gidip alsam iyi olacaktı. Yoksa tansiyonumun düşmesi olabilecek bir şeydi. Ve düşmesi istediğim bir şey değildi.
Koridora çıktığımda kalabalık olduğunu gördüm. Alt sınıflarda kelebek sistemi uygulanmıştı yüksek ihtimalle.
Aralardan sıyrılıp merdivenlerden inmeye başladım. Kantine geldiğimde pek kalabalık olmadığını görünce rahat bir nefes vermiştim. Sıra beklemeyi sevmiyordum.
Birkaç kişiden sonra sıra bana gelince 2 paket çubuk kraker ve vişneli meyve suyu alıp parayı verdikten sonra arkamı dönüp ilerlemeye başladım.
Kantinde dolaşan bakışlarım camın oradaki masada takılı kaldı. Bora ve yanındaki o kız.
Yutkunup gözlerimi onların üzerinden çektim. Yine oturuyorlardı. Masada Bora'nın birkaç erkek arkadaşı ve o kızın da birkaç arkadaşı olan kişiler vardı sanırsam.Bir anlık bir hareketle onların masasının önündeki masaya doğru adımlarken buldum kendimi.
Sandalyeyi çekip oturduktan sonra, bakışlarımı Karşımda duran Bora'ya çevirdim. Arkadaşı Tuna konuşuyordu ve bakışları ondaydı.
Çubuk krakerimi açıp yemeye başlarken, bakışlarımı kantinde gezdirdim. Yanımdan geçen kişi masaya takılmış olacaktı ki, elindeki iki tane çay elime boşalmıştı. Refleks ile ayağa kalkıp elimi salladım.
"Çok özür dilerim ben gerçekten. İyi misiniz? Ya benimki de soru tabii ki kötüsünüzdür." çocuk bana sayısızsa özür dilerken, kantindeki çoğu kişinin bakışı üzerimdeydi. Karşıma baktığımda Bora'nın da bana baktığını gördüm.
Ve biz ilk kez göz göze geldik.
Siyah hareleri amber rengi olan harelerimde dolandı.Görmüş müydü kendisini gözlerimde?
Kalbim o kadar hızlı atıyordu ki, duracak diye korkuyordum.
Bakışlarımı zoraki Bora'dan çekip elimi peçete ile silen çocuğa döndüm. Konuşma gereği duyaraktan boğazımı temizleyip konuştum.
"Sorun değil, ani bir şey olduğu için hissetmedim zaten." çocuk kaşlarını çatmış bana bakarken, "Nasıl sen acı hissetmiyor musun?" diye sormuştu.
Başımı olumsuzca sağa ve sola sallayıp mırıldandım. "Ani yaşandığı için hissetmedim. Ama şu an bildiğim için döksen galiba hissederim." deyip tebessüm ettim.
"Eymen ben, seni hiç görmemiştim? Yeni misin?" Eymen,e lini uzatırken ben de elimi uzatıp elini sıkarken konuştum.
"Ecmel Mila, ve hayır yeni gelmedim." elimi elinden çekerken, kaşlarını kaldırmış bana bakıyordu. "Ecmel Mila, güzel isim." Tebessüm ederken teşekkür ettim.
Zil çalarken, Eymen sonra görüşürüz deyip yanımdan uzaklaşmıştı.
Kantinden çıkarken omzuma çarpan kişi ile, Ağzımdan acı bir inleme çıkarken sağ elim sol omzuma gitmişti.
Bana çarpan kişiye bakışlarımı çevirirken kafamı kaldırmak durumunda kalmıştım. Bana çarpan kişi Bora'nın arkadaşı Tuna'ydı.
"Kusura bakma yanlışlıkla oldu. İyi misin?" derken bakışları yüzümü tarıyordu. İyi olduğumu tartmak istiyordu galiba.
Derin bir nefes alıp başımı salladım. "İyiyim sorun yok." son kez yüzüme bakıp giderken tebessüm etmişti. Sınıfa girip sıraya oturduğumda Eva'nın hâlâ uyuduğunu gördüm. Gece ders çalıştığını söylemişti, uykusuzdu.
Aklıma Bora ile olan bakışmamız gelince titrek bir nefes alırken heyecan ve stresten terleyen avuç içlerimi okul eteğimin üstüne sildim.
Telefonumu çıkarıp Bora'ya mesaj attım.
05**: Gözlerin, neden bu kadar güzel?
05**: Neden gözlerine baktığımda kalbim yerinden çıkacak gibi atıyor?
05**: Bora, kalbim hâlâ çok hızlı atıyor.
05**:
- BOLUM SONUUUUU 🥹🥹
İLK BAKİSMAMİZ GERCEKLESTİ 🥰🤗
FİKİRLERİNİZİ YORUMLARDA BELİRTİN ASKLAR.İnstagram: yarencalbogaa
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Canhıraş | Yarı Texting
Teen Fiction❝Hikâyem tümüyle şahsıma ait olup, çalınması durumunda gerekli işlemler başlatılacaktır.❞