4.1

33.6K 1.3K 80
                                    

Selam, tatlı ayçiçekleri'm! 🌻
Oy vermeyi, bölüm hakkında yorum yapmayı ve beni takip etmeyi unutmayın!

Bölüm Şarkısı Can Bonomo - Kal Bugün.

Keyifli Okumalar.💞

"İnanamıyorum. Gerçekten, şu an bunu yaptığımıza inanamıyorum." Eva'nın bilmem kaçıncı kez cırlamasına bilmem kaçıncı kez gözlerimi deviriyordum.

"Bu tokayı dolabına koyacağım. İstedi ne yapayım ya? Hem bende Bora'ya uğurlu gelmek istiyorum." Deyip, kedi yavrusu gibi baktığımı düşündüğüm bakışlarımı Eva'ya yolluyordum.

"Canım arkadaşım, eğer bu sefer yakalanırsak, ayvayı yeriz." Eva, dişlerini sıkıp konuşurken dudaklarımı büzmüştüm.

Haklıydı. Ama, şu an soyunma odası bomboştu. İçeriye hemen girip çıkacağımı söylüyordum, ancak Eva yakalanırım korkusuyla beni bırakmıyordu.

Telefonumu cebimden çıkarıp, Eva'ya doğru sallarken, "Bak, telefonum yanımda bir terslik olduğunu hissedersen hemen ararsın." Derken, Eva yavaşça kafasını sallayıp gözlerini devirmişti.

Neşeyle ellerimi birbirine çarparken, hızlı bir şekilde soyunma odasının olduğu yere doğru adımlamıştık.

"Hemen koyup çık." Eva'nın sitemiyle kafamı sallayıp, soyunma odasına girmiştim.

Bora'nın dolabının olduğu yere doğru yürüyüp, tam önünde dururken, sol elimle dolabın kapağını açıp, sağ cebimdeki tokayı çıkarıp, dolabın içine koymuştum.

Hızlı bir şekilde odadan çıkarken birinin beni izlediğini hissederken bakışlarımı son kez odanın içine çevirmiştim. Boştu.

Kapıyı ardımdan yavaşça kapatırken, Eva'nın kolundan tutup hızlı bir şekilde kendimizi sınıfa atmıştık.

"Umarım kimse görmemiştir." Eva'nın konuşmasıyla bakışlarımı ona çevirirken Tırnak etlerimi kemirmeye başlamıştım. "Odadayken biri tarafından izleniliyormuş hissiyatına kapıldım. Ama kontrol ettim boştu." Derken, Eva su içmeye başlamıştı.

"Hararet bastı, valla bu kadar aksiyon fazla." Eva'nın konuşmasıyla, gülerken başımı sağa sola sallayıp mırıldanmıştım. "Hem de fazlasıyla."

Zil çalarken, sıralarımıza oturmuştuk. Ders fizikti. En nefret ettiğim ders.

Eva ile bir şeylerden konuşurken, Sedat Hoca'nın sınıfa girmesi ile ayağa kalkmıştık.
Arkasından Bora, Tuna ve ismini bilmediğim birkaç kişi daha girmişti.

Şaşkınlıkla, Eva ile birbirimize bakarken yutkunmuştuk. "Ne oluyor be?" Eva'nın bana bakarak sorduğu soruya dudaklarımı büzmekle yetinmiştim.

Bora'ya baktığımda, bakışlarını sınıfta dolaştırdığını gördüm. Bakışlarımı zoraki onun üstünden çekip, konuşan Sedat Hoca'ya çevirdim.

"Arkadaşlarınız, son birkaç derse giremedikleri için bugün dersi burada dinleyecekler." Sedat Hoca, eliyle sınıfı gösterirken, "Boş yerlere oturabilirsiniz." Deyip, öğretmen masasına geçmişti.

Bakışlarımı Bora'ya çevirdiğimde, zaten bana baktığını görünce afallamıştım. Gözlerini gözlerime kilitlerken, sırıtmıştı.

Şu an stresten bacağımı sallıyordum. Bu hareketten ne kadar nefret etsem de şu an bana iyi gelen tek şeyin bu olduğunu düşünüyordum. Masamdaki su şişesine uzanıp suyu içerken, Eva'nın masum bakışları bana dönmüştü.

Gözlerimi kırpıştırarak ne olduğunu anlamaya çalışıyordum. Kulağıma eğilip, "Sista, Tuna bana bakıyor." Derken, yüzündeki gülümseme büyümüştü.

Bakışlarımı belli etmeden yan tarafıma çevirdiğimde gerçekten tebessüm ederek Eva'ya baktığını gördüm.

"Aşık olmuş olmasın?" Ciddi bir şekilde sorduğum soruyla, Eva ela rengi gözlerini büyüterek bana bakmıştı. "Yuh! Olabilir mi gerçekten? Yıldırım aşkı mı kızım bu?" Derken, kaşlarımı çatıp aval aval yüzüne bakmıştım.

"Hoşlandığı için de olabilir." Dememle, Eva kolumu tutup beni sallamaya başlamıştı.
"Kanka! Ay bende ona öyle mi bakayım? Ay ben ne yapayım böyle duramam ki." Demesiyle, kolumu kurtarıp konuşmuştum.

"Bence en etkileyici bakışlarını ona gönder Evacığım." Cilve içeren sesimle konuşurken, Eva gülerken gözlerini devirmişti.

Eva önüne dönüp, Gerçekten Tuna ile bakışmaya başlamıştı. Kendimi tebessüm ederken bulurken, elimi çeneme yaslayıp derse odaklanmaya çalıştım.

Aniden saçıma gelen şeyle, elim saçıma giderken avucumun içine buruşturulmuş küçük bir kağıt düşmüştü.

Kaşlarımı çatıp, bakışlarımı arkama çevirirken, Bana beklentiyle bakan gözlerle karşılaşmıştım. Bora bana kağıt fırlatmıştı.

Tek kaşımı kaldırıp sorgularken, eliyle kağıdı gösterip sessizce "Aç" dediğini anlamıştım.

Önüme dönüp, kağıdı açarken derin bir nefes almıştım.

"Saklambaç oynuyorsak, bende oyunun kurallarına göre oynarım, güzelim."

Gözlerimi kırpıştırarak okuduğum yazıyla, kalbim hızlı bir şekilde çarparken, arkama dönecek cesareti kendimde bulamamıştım.

Ders boyunca kafamda dönen düşüncelerimde boğulurken, ders zilinin çalmasıyla Eva'nın kolundan tutup koştura koştura lavaboya götürmüştüm.

Derste olan biten her şeyi anlatırken, Eva lavaboda yürüyüp duruyordu. "Sista! Resmen sana demiş ki, ben her şeyi biliyorum. Ama sen ne zaman istersen bu oyunu bitirirsin demiş." Stresten dudaklarımı yerken, kafamı sallamıştım.

"Of! Nasıl yazacağım artık?" Eva gülerken, "Sen merak etme, o yazar zaten." Gözlerimi devirip gülerken, kendime bakmak için aynanın olduğu tarafa doğru adımladım.

Kıpkırmızı kesildiğime emindim.

Tahminimde yanılmamıştım, kıpkırmızı olmuştum. Ellerimin tersiyle yanağıma dokunurken, alev alev yandığını hissettim.

Bakışlarım o kadar parlak bakıyordu ki, kendimi hiç bu kadar mutlu hissetmemiştim.

Bölüm sonuu!!!
Oy vermeyi, bölüm hakkında yorum yapmayı ve beni takip etmeyi lütfen unutmayın! 🫶🏻

İnstagram: yarencalbogaa 🤍

Canhıraş | Yarı Texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin