VIII. YİTİRİLEN

44 95 1
                                    

Odalarda ışıksızım...

-Yaralar iyileşmiyor, kanaya kanaya sızlamaya mecali kalmıyor sadece.-

8. Bölüm

-Yare-

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

-Yare-

Acı kimine göre sadece 3 harften ibaret ama kimine göre de yerle bir olmaktır. Bir hastane odası, hasta yatağında çaresizce yatan bir kadın acılar içinde boylu boyunca yatıyor, gözleri bu kalpsiz dünyaya açılmamak için yeminli sanki onu bekleyen gerçeklerden korkarcasına bir milim bile kırpılmıyor o gözler. Belki de sadece saatler geçiyor ama bu geçen zaman acılı bir kadın için bir ömre bedel oluyor. Doktorlar kadını sürekli gözetim altında tutuyor bu kritik saatleri endişe içinde atlatmayı bekliyorlar. Acıların kadını Aden artık gerçeklerle yüzleşmek istiyor bi çare halde. Çünkü biliyor ki ne kadar beklerse beklesin o acı gerçekler elbet yüzüne vuracak. Aden zorlukla gözlerini araladığı zaman baş ucundaki onu kontrole gelen doktorla karşı karşıya kalıyor ve güçsüz bir halde yatan kadın can havliyle doktorun koluna sıkıca yapışıyor, doktor bu hamle karşısında oldukça şaşırıyor böyle bir güce imkan bile vermiyorken kadının anne yüreğinden bir haber tabii, bir annenin aklından geçenleri hiçbir insanoğlu bilemez hele de evladının canı tehlikede olan bir annenin neler yapabileceğini hiç kimse kestiremez bile.

''Doktor söyle bana çocuklarım yaşıyor mu?'' zorlukla bu sözler ağzından konuşmaya hatta elini bile kaldırmaya mecali bile olmadığı bir halde olsa bile acıları ve evlatlarının yaşıyor olma umudu onu güçlükle ayakta tutmaya yetiyor. Acılar yaşarız ama ilginçtir ki çoğunlukla da acılarımıza sığınır, acılarımıza tutunarak yürürüz o taşlı yolları. Bir an olsun umudumuzu yitirmemek için çırpınır dururuz. Doktor bile hayran kalmıştı bu acılarına rağmen dimdik ayakta durmaya çalışan bu kadına ve onu daha fazla bu belirsizlikle baş başa bırakmaya gönlü razı gelmeyerek söyledi o acı gerçeği.

''Aden Hanım, maalesef bebeklerinizden birinin kalbi durmuştu ve en azından diğerini bari yaşatabilmek için onu ameliyatla almak zorunda kaldık çok üzgünüm ki elimizden başka hiçbir şey gelmedi çünkü siz daha ambulanstayken bile her şey için çok geçti. Ama ne yazık ki size şunu söylemek zorundayım ki bu acıyı diğer evladınızın sağlığı için kalbinize gömmeniz gerekiyor yoksa onu da kaybedebilirsiniz.'' doktorun ağzından çıkan o amansız sözler kadın için bir uğultu gibi geliyordu sanki bir yerden sonra bilincini yitirmişti ne diyordu o, onun bebeği ölemezdi çünkü bebekleri de anneleri gibi çok güçlüydü. Babalarının ölümünün ardından ona o acıya rağmen tutunmuşken şimdi bu doktor ona birini yitirdiğini söylüyordu, bu gerçek olmaz diye geçirdi içinden sonra ise daha fazla bu acıya dayanamadı ve canhıraşça haykırdı kadın bir kez daha tüm şehir kadının acılarına ağıt yaktı. Hiç son bulmayacak mıydı bu acılar, hiç bitmeyecek miydi? Sanki bir kısır döngüye girmişçesine acılar denizinin içinde durmadan boğuluyor boğuldukça çırpınıyor çırpındıkça ise daha derinlere batıyordu daha fazla bu acılara göğüs germeye mecali kalmamıştı ki bu doktor bir de gelmiş acını kalbine göm diyordu. Önce kocasını vermişti toprağa şimdi onun emanetini canının canını mı verecekti o soğuk yere. Hem daha küçücüktü orada üşür o diye düşündü. Tüm sesler sustu, zaman kadın için durdu sanki ve kolundaki damar yolunu bir hışımla çıkardı ve çıkarır çıkarmaz kanı her yere sıçradı onun acısını hissetmedi bile galiba her yeni bir acıda hissizleşmeyi öğrendi. Eline ne geliyorsa durmadan savuruyordu kendi savruluşu gibi. Hayatı bir anda tepetaklak olmuştu. Bir anda o tozpembe dünyadan uyanıp sadece acının hayat bulduğu bir dünyaya gözlerini açmıştı sanki. Artık gücü kalmamıştı bir tutunduğu evlatları vardı onlarda birer birer onu bırakıp gidiyordu sanki diğeri de onu bırakacak diye ödü kopuyordu. Etraf kıyamet yerine dönmüştü e tabii kadın kendi kıyametini yaşıyordu sonuçta etrafındaki diğer insanlarsa onu tutmaya çalışıyordu ama hepsi iyi biliyordu ki acılı bir kadının öfkesi hele de hem kocasını hem de evladını kaybetmiş bir annenin öfkesi cehennem ateşinden beterdir.

YAREHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin