one

16.8K 208 41
                                    

Saat sabahın yedisiydi ve ben hâlâ evden çıkamamıştım. Kapının sertçe vurulmasıyla dudağımı ısırdım. Bu gelen mertti. Ahhh geç kalmıştık okula. Ve Mert hep beni beklemek zorunda kalıyordu.

-selinay çıkmayacak mısın artık? Bu okuldanda mı atılalım? Çabuk ol . 2 dakikaya gelmezsen gidiyorum.

Ahhhh doğru ya insan hiç ilk okul gününe geç kalır mıydı ya? Mert benim yüzümden okulundan olmuştu. Benim yüzümden çıkan kavgaya karışınca okul bizi atmaya karar verdi. Mert tabi ki de abartıyordu. Sadece başka bir okula nakil verilmiştik.

Neyse saçlarımı geceden bıraktığım örgüyü açarak kendi haline bıraktım. Yeni okul kıyafetim çok tuhaftı. Rengi çok koyu bir sarıydı ve sarı benim en nefret ettiğim renkti. Beyaz gömlekle sarı etek çok komik duruyordu. Okul havasından çok üniversite havası veriyordu.

Neyse canım bu seferde okuldan atılırsam annem artık babama her şeye anlatırdı.

Akıllı durmak zorundaydım.

Mert'in ben çıkıyorum bağrışından sonra kapıya doğru fırladım.

Okul eve çok uzaktı. Otobüslerde çok kalabalık oluyordu. Mert ile sabahları erken kalkıp yürüme kararı almıştık fakat benim geç kalma olayını tamamen unuttuk.

Mert benim 4 yıllık erkek arkadaşımdı. Ortaokul son sınıftan lise üçe kadar birlikteydik. Çok güzel ve sakin bir ilişkimiz vardı. Mert bana göre daha olgun ve akıllıydı. Ben ise daha çok duygularımla hareket ederdim. Ama çok iyi anlaşırdık.

Daha fazla geç kalmamak için Mert'in ısrarıyla otobüse bindik . O kadar çok kalabalıktı ki şoför arka kapıyı kapatamamıştı. Yol boyunca eteğimi tutmaktan ellerim ağırmışti.

Sonunda gelmiştik. Okulun bahçesinin boş olmasından anladık ki herkes dersteydi.

Birinci dersin bitmesini bekledik birlikte. Tabi Mert bu bekleyiş boyunca süreli söylendi.

Neyse ki zil çalmıştı. Mert' le sınıflarımız farklıydı. Bu beni geriyordu açıkçası.

İlk önce müdür beyin odasına doğru gittik. O da bizi yeni sınıf hocalarımızla tanıştırdı. Mert'le sınıflarımıza gitmek için ayrıldık. Sınıf hocamla yeni sınıfıma doğru ilerledik.

Sınıfın kapısını açtığında tüm gözler üzerimdeydi. Bu bende daha da çok baskı oluşturuyordu. Terleyen ellerimi eteğimle silmeye çalıştım.

Sınıf hocamın sesiyle sınıfa doğru kafamı kaldırdığımda bir kaç kişiyle göz göze geldim. Gülümseyişlerini gördükten sonra az da olsa rahatladim.

Kendimi tanıtmak için sınıf öğretmenimden izin alarak

- merhaba. Ben selinay.

Sınıftan toplu bir sesle neden geldin diye sorulunca az da olsa giden gerginliğim daha da fazlalaşarak geri geldi.

- Okulumda bir kaç sorun oldu onun içinde bende bulunduğum için buraya naklim verildi.

Dedim kısık sesimle.

Aralarından kumral ,uzun boylu bir çocuk Buğra'nın haremine hoşgeldin güzelim merak etme sandığında iyi gelecek burası sana. Diyerek bana doğru pekte güven vermeyen bir gülümsemeyle önüne döndü.

Tüm sınıfta yarım ağızla gülümsüyordu.

Neyse anneme ve Mert'e söz vermiştim. Bu yüzden bende gülümseyerek kafamı salladım . Ve ikinci sırada boş olan yere geçtim.

Mert ne yapıyordu acaba? Benim yüzümden düzeni alt üst olmuştu. Ona çok şey borçluydum .

Biten ingilizce dersinden sonra hızlıca Mert'in yanına koştum.

Birbirimize nasıl geçtiğiyle alakalı sorular sorduk. Sonra kahvaltı yapmadığımızı guruldayan karnımızın sesiyle hatırlayarak kantini aradık. Fakat okul o kadar büyüktü ki bu kısa arada arayarak bulmamız imkansızdı. Bu yüzden yanımdan geçen çocuğa

- pardon bakar mısın?

Diye sordum. Bana doğru döndüğünde bu sınıfta bana Buğra'nın haremine hoşgeldin diyen çocuktu.

Beni iyice süzdükten sonra  mert'e doğru dönmüştü Mert'in arkası dönük olduğu için tekrar bana dönerek en üst kat ilk solda. Demişti.

Kantin işini ikinci dersten sonraya bırakarak sınıflarımıza geri döndük.

PSİKOPAT ZORBAM +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin