Çağrı'nın ağzından
Yatağa doğru ilerdiledim. Gece mutfağa benim için gitmişti yani. Benim yüzümden dayak yemişti aynı zamanda. Ben ise onu orada görmezden gelip çıkmıştım. Telefonu elime alıp biraz gezindim. Tek amacım kafamı biraz dağıtmaktı. Araz uyandıktan sonra onunla bu meseleyi konuşacaktım. Antrenmana gitmem gerektiği için ayaklandım. Kalkarken sehpanın üzerindeki bardağa elim çarpmıştı. Çıkan sesle beraber Araz korkuyla sıçradı.
"Sakin ol, bardak kırıldı sadece." dedim Araz korkuyla yüzüme bakarken.
"Tamam." dedi yatakta doğrulmak için uğraşırken.
Yanına gidip kolundan tuttum. "Banyoya mı gideceksin?" diye sordum endişeyle.
"Hayır, antrenman saati gelmiş. Onun için kalkıyorum." dedi acısını belli etmemeye çalışarak. Tekrar yatırmak için uğraştım. "Araz saçmalama, bu halde neyin antrenmanı." dedim sitemle.
Her zamanki gibi sözümü dinlemeyi reddediyordu. "Araz." dedim bana bakması için ama hiç oralı olmadı. "Araz bana baksana." dedim şansımı tekrar deneyerek. Yine umursamamıştı. Bu çocuk ne yapmaya çalışıyordu? Hep kendi kafasının dikine gidiyordu. Yüzündeki kızarıklık daha da belirgin olmuştu. Dudağının yanındaki yara da öyle. Oldukça solgun görünüyordu ayrıca. Gözlerine dikkat ettiğim zaman şiş olduklarını fark ettim. Hem yorgunluktan hem de ağlamış gibiydi. Kolunu elimden kurtarmak için beni kenara itip ayağa kalktı. "Araz bak lan bir bana!"dedim sinirle kolundan çekerken. "Defol git Çağrı!" diye bağırdı hırsla beni itiklerken. Ne oluyordu buna yine?
"Bu tavırların ne Araz? Ne yapmaya çalışıyorsun?" dedim arkasından bağırırken.
"Bir şey yapmaya çalışmıyorum. Sadece sen çok fazla aptallık ediyorsun! Anladın mı?" dedi bağırarak.
Olduğu yerde durup gözlerini birkaç saniye kapattı. Biraz daha sakinleşip konuşmaya devam etti. "Çağrı, beni önemseme. Alışkınım ben bunlara." dedi sakin sakin.
"Sen daha buraya geleli iki gün oldu. Hiçbir şeyden haberin yok. Ben bu durumları birçok kez yaşadım." dedi bu durumdan hoşnut olmadığını belli edercesine."Kalkıp antrenmana gitmem gerekiyor şu an. Bunu onlara açıklayamazsın. Sence iki tane küçük yaram var diye 'tamam yatıp dinlensin' mi diyecekler? Tabii ki demeyecekler Çağrı. Bana zarar vermelerini geçtim aynı cezayı sen de çekmek zorunda kalacaksın." dedi kırgın bir sesle.
"Bu yüzden yapma. Bana destek verme. En azından onların yanındayken yapma bunu." dedi sesi titrerken. Kafasını kaldırıp yüzüme baktı ve arkasını dönüp banyoya ilerledi.Bense arkasından bakakalmıştım sadece. Ne yapacağımı bilmiyordum. Ne yapacağımı bilmiyordum belki ama ne yapmayacağımı çok iyi biliyordum. Onu bu halde antrenmana götürmeyecektim. Ayakta durmaya mecali bile yoktu zaten. Bunları düşünürken üzerimi değiştirmeye başladım. Siyah tişörtümü ve siyah eşofmanımı giyip Araz'ın banyodan çıkmasını bekledim. Geçen birkaç dakikanın ardından banyodan çıkıp geldi.
Yüzüme bile bakmadan yanımdan geçip yatağına ilerledi. Yüzünden yürürken bile acı çektiği belli oluyordu. Aramızda birkaç adım varken durdurdum. "Araz, ben gidip senin için izin alacağım tamam mı? Sen yat ve dinlen. Şu haline bak. Ne yapmayı düşünüyorsun bu halde?" dedim sert olmamaya çalışarak.
Kafasını kaldırıp bana baktı. "Çağrı, beni anlamıyor musun yoksa anlamak mı istemiyorsun?" dedi sinirle. "Yapabileceklerinin sınırı yok diyorum sana. Hem sana da ceza verecekler." dedi sitemle.
"Farkındayım Araz. Umrumda değil hiçbiri. Şimdi gidip konuşacağım sen de yatıp dinlenmeye devam edeceksin." dedim emreder gibi.
"Eğitmenle de aranı bozdun zaten. Sana da acımazlar Çağrı." dedi tekrar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaçınılmaz Son
ActionOn iki yaşında anne ve babasını, yirmi bir yaşında ise tek umut kaynağı olan kız kardeşini kaybetmesi üzerine intikam peşine düşen bir çocuk, kız kardeşinin öldürüldüğü gün bileğinde kedi dövmesi olduğunu gördüğü çocuğu bulmak için Kara İnançlar adl...