Kaçınılmaz Son

ÖLÜME DAKİKALAR KALA

Araz'ın ağzından

  Çağrı'nın bağırışı ile silahı karşıya doğrultması aynı anda gerçekleşti. Tetiğe basıp patladığını duyduğum iki silah sesinin ardından kafamı Çağrı'nın baktığı tarafa çevirdim. Karşımdaki kapının girişinde duran adam yere sırt üstü uzanmıştı. Kolumun ağrısı ile bakışlarımı koluma çevirip elimle kolumu tuttum. Ne kadar sıkı tutarsam acısı o kadar hafiflermiş gibi düşünerek sıkıca bastırdım. Çağrı koşarak yanıma geldiğinde kolumu tutup bakmak için elimi çekti. Yüzündeki korku yirmi metre öteden bile fark edilebilirdi. Endişeyle nefesini tutmuş bir şekilde saçını geriye attı. Bakışları kolumdaki yarada gezindikten sonra bana baktı. "Sıyırıp geçmiş." dedi rahat bir nefes alırken. Kafamı sallamakla yetindim.
 
  Kulaklığımdan gelen ses ile söylenenlere dikkat kesildim. "Aldığımız emir üzerine harekete geçtik. Ne yapın edin çabuk o evden çıkın. Adamlar bahçeye doğru harekete geçti."
 
  Bakışlarımı Çağrı'ya çevirdiğimde kafasını sinirle çevirip kapıya döndüğünü gördüm. Kolumdan tutup yavaşça hareket etti. "Gidelim çabuk." dedi sakince. "Sen bu halde çatışamazsın, bende de ikimizi koruyabilecek kabiliyet yok." Kafamı sallayıp adımlarımı olabildiğince hızlandırdım. Kapıdan çıkarken yerde boylu boyunca uzanan adama bakmadan edemedim. Alnının ortasından vurulmuştu. Bakışlarımı şokla Çağrı'ya çevirdim. O kadar kısa bir sürede bu kadar iyi nişanı nasıl almıştı?
Ayağım bir şeye takıldığı için sendeledim. "Bana bakmayı kesip önüne bak." dedi sinirle.

  Sağ taraftan gelen adamı fark edip beni hafifçe duvara itti. "Şu arka kapıdan dışarı çık. Ben peşinden geleceğim."
 
  Bakışlarımı başka yere çevirmeden ona bakmaya devam ettim. "Araz duyuyorsun değil mi beni?" dedi öfkeyle. "Ben ikimizi koruyamam. Bunu daha önce de söyledim." Bağırışı ile gözümü kırptım.
 
  Korktuğumu fark edip kafasını sakinleşmek için salladı. Ses tonunu düşürüp kolumdan tuttu. "Araz şimdi sen çık hemen geleceğim." dedi kafasını tamam mı der gibi sallarken.
 
  "Beş dakika içinde gelmezsen-"
 
  "Beş dakika içinde gelmezsem yardıma gelirsin." dedi kafasını şimdi git der gibi savururken.

   Arkamı dönüp kapıya doğru ilerledim. Kolumun ağrısını her ne kadar önemsememeye çalışsam da pek mümkün değil gibiydi. Kapıdan çıkıp duvara yaslandım. İçerideki çatışma sesleri yükselmeye başlamıştı. Umarım başında bir şey gelmeden yanıma gelirdi. Kafamdan geçen düşünceye kızıp kolumu daha sıkı tuttum. Bana inanmayan bir adamı neden düşünüyordum ki? Aradan geçen birkaç dakikanın ardından Çağrı karşımda belirip beni kolumdan çektikten sonra yürümeye başladı. Kalbi koştuğundan ötürü hızla atıyordu ve nefes nefese kalmıştı. Adımlarımı ona yetişmek amacıyla hızlandırdım. Arkasına bakıp bana döndü. "Biraz daha hızlanabilir misin?" dedi nazikçe.

  Kafamı sallayıp daha fazla hızlanabilirmişim gibi adımlarımı atmaya başladım. Kolumun ağrısından ötürü yüzümü buruşturup kafamı yere eğdim. Çağrı yüzümdeki ifadeyi fark edip adımlarını yanımızdaki meşe ağacına doğru çevirdi. Kafamı kaldırıp yüzüne baktım. Beni ağaca yaslayıp gömleğinin eteğini tutup yırttı. "Ben bunu tamamen unutmuştum." dedi kendine kızarak. "Yaralı olduğunu neden hatırlatmıyorsun?" dedi suçlu benmişim gibi.
 
  Hiçbir şey demeden kafamı sinirle salladım. Elindeki kumaş parçasıyla kolumdaki yarayı sıkıca sarıp kafasını kaldırdı. "İyiysen devam edelim mi?" dedi ilgiyle. "Edelim." demekle yetindim.

  Yaralı olmayan kolumdan tutup hızla ilerlemeye devam ediyordu. Hızımı ona yetiştirmeye çalışırken canımı daha fazla yakıyordum. Tekrar arkasını dönüp baktı. Adımlarını mümkünmüş gibi daha fazla hızlandırdı. Yüzümü buruşturup ben de hızımı arttırmaya başladım. Kolumu büküp vücuduma daha yakın bir konuma getirdim. Bu acısını biraz da olsa hafifletmeme yardımcı olmuştu. Attığım adım ile öne doğru sendeledim. Kafamı sinirle sallayıp dudağımı ısırdım. Korkuyla kafamı kaldırdım. Hızla doğrulup adım atmak için yeltendim. Çağrı adım atmama engel olup kolumdan çekerek beni kendine doğru çevirdi. "Zorlandığını söyleyebilirsin Araz." dedi yüzüme bakıp. "Her zaman güçlü durmak zorunda değilsin."