Çağrı'nın ağzından
Sabah Araz'ın dinlediği şarkıyla uyandım.
Çok sevdiğim bir şarkıydı Açelya'nın da öyle. Bir yandan da şarkıya eşlik ediyordu. Benim uyandığımı fark etmemişti bile.Bana baktığında uyuduğumu sandığı için sesini biraz kıstı. Sabaha gözümü 'Santigrat' grubunun 'Anlamazdın' rock versiyonu ile açmak beni kendime getirmişti. Sözleri onunla beraber mırıldanmaya başladım.
"Anlamazdın, Anlamazdın
Kadere de inanmazdın
Hani sen acı veren
Kalpsizlerden olamazdın"Döndü ve yüzüme baktı. "Özür dilerim seni uyandırdıysam." dedi.
"Yok önemli değil zaten uyanmam gerekiyordu. Sabah erken uyanmaya alışkın biriyimdir." dedim yatağımdan doğrulurken.
Bana dikkatle bakmaya devam etti. "Önemli bir şey mi var?" diye sordu.
"Hayır neden sordun?" diye cevap verdim dikkatle yüzüne bakarken.
"Gözlerin dolmuş ondan dolayı." dedi
"Kız kardeşimin en sevdiği şarkıydı. Ondan dolayıdır." demekle yetindim sadece. Gözümün dolduğunu bile fark etmemiştim.
"Kız kardeşine ne ol-" derken sözünü kestim.
"Bu konu hakkında konuşmak istemiyorum." dedim net bir şekilde.
"Tamam konuşmak istemiyorsan konuşmayalım. Üzerini değiştir, yemeğe çıkalım. Sonrasında antrenman yapmamız lazım zaten." dedi.
Bu konuda beni zorlamaması hoşuma gitmişti. Gerçi zorlasa da değişen bir şey olmayacaktı. Hayatımı oturup birine anlatacak değildim.
Banyoya gidip üzerimi değiştirdim. O çoktan değiştirmişti üzerini zaten. Sonrasında birlikte üst kata çıktık. Yemekhaneye vardığımızda o farklı bir yöne doğru ilerledi. Onun peşinden giderken dünkü sarışın çocuk kolumdan tuttu.
"Bu tarafa gel." dedi beni cam kenarındaki masaya götürürken. Araz kimseye bakmadan duvar kenarındaki masaya geçti. Yemeğimizi bitirdiğimizde antrenmana indik.
Antrenman bitmişti. Herkes odalarına çıkıyordu. Eğitmen odasına çıkmadan önce "Buraları temizleyin, öyle çıkın." dedi.
Çocuğun biri öne çıkıp "Biz mi temizleyeceğiz, Araz varken mi?" dedi kibirle.
Eğitmen "Peki siz aranızda karar verirsiniz artık." deyip uzaklaştı.
Birçok kişi havlusunu Araz'ın kafasına attı. "Hadi sen halledersin!","Ya sen yaparsın!" gibi tezahüratlarla. Araz ise sadece kafasını eğmek ile yetindi.
Yerden viledayı almaya gittiğinde Murat gülerek çölme taktı. Araz dengesini sağlayamayıp yere düştü. Oğlanın yanına gidip duvara ittim. "Piç misiniz siz? Amacınız ne sizin, ne istiyorsunuz çocuktan?" diye bağırdım. Geldiğim daha iki gün olmuştu ama bu hareketleri benim bile canıma tak etmişti. O nasıl dayanıyordu?
Murat kafasını kaldırıp bana baktı "Ne o, onun korumalığını yapmak için mi geldin buraya?" dedi tükürür gibi. "Hem sen daha dün gelmedin mi? Dikkat et, burası tekin değildir." dedi yüzündeki sinir bozucu sırıtışla.
"Sen beni tehdit edebileceğini mi sanıyorsun?" dedim yakasından tutup yere çalarken.
Birçok kişi odasına ilerlemeye başlamıştı bile. Kafasını kaldırıp yüzüme dik dik baktı. Sonrasında bir küfür sallayıp odasına gitmek için yeltendi. "Bekle, burayı temizleyecek olan sensin." dedim kolundan tutarak.
Bana doğru döndü. "Bana bak!" diye bağırdı.
"Evet, bakıyorum söyle." dedim.
"Kendi ayağına sıkıyorsun. Bu çocuk için değmez. Sonradan çok pişman olacaksın. Demedi deme." dedi tüm nefretini gözlerinden okuyabiliyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaçınılmaz Son
AksiOn iki yaşında anne ve babasını, yirmi bir yaşında ise tek umut kaynağı olan kız kardeşini kaybetmesi üzerine intikam peşine düşen bir çocuk, kız kardeşinin öldürüldüğü gün bileğinde kedi dövmesi olduğunu gördüğü çocuğu bulmak için Kara İnançlar adl...