Günümüz
Çağrı'nın ağzındanBurada koruma olmayı aklıma koymuştum. Zaten çocuklukta dövüş konusunda eğitilmiştim. Halil usta kendimi koruyabilmem için eğitmişti beni. Sadece koruma alımını beklemem gerekiyordu. O gün bugündü işte. İstedikleri özellikleri bulundurduğum için seçilmiştim.
Yavaşça binaya yaklaştım. Burası şirket binası değil bir evdi. Anladığım kadarıyla şirketin çok fazla düşmanı vardı çünkü evin birçok yerinde korumalar bulunuyordu. Oldukça fazlalardı.
Kapıya gelip elimdeki rozeti güvenliğe gösterdim. Üzerinde iki ay önce gördüğüm çocuğun rozetinde olduğu gibi 'KARA İNANÇLAR KORUMASI' yazıyordu.
İçeriye doğru ilerledim. İlerledikçe düşüncelerimde haklı olduğumu fark ettim. Evin bahçesinde de oldukça fazla koruma vardı. Bir adam bana doğru yaklaştı. Sarışın, uzun boylu, yapılı bir adamdı. Uzaktan bakıldığında bile oldukça ciddi bir adam olduğu belli oluyordu.
"Kimsin?" diye sordu ciddi bir sesle.
"Bugün alınan korumayım." dedim fazla açıklama yapmayı es geçerek.
"Yeni koruma sen misin? Tamam, o zaman Çınar buraya gel. Adın ne?" diye sordu eliyle Çınar dediği çocuğu çağırırken.
"Çağrı." dedim. "Çağrı Seçkin."
"Tamam. Çınar Çağrı'ya eşlik et. Buradan çıkmanın yasak olduğunu bilerek geldin değil mi buraya?" diye sordu.
"Evet." sakallı olan adam bundan bahsetmişti. Yani patron. Buraya gelen korumalar burada kalmak zorundaymış. Çıkmak yasakmış.
"Tamam Çınar'ı takip et." dedi tekrar.
Sarışın çocuğun arkasından yürümeye başladım. Arkasına döndü. "Adın ne?" diye sordu.
"Çağrı olduğunu söylemiştim." dedim tersleyerek. İnsanlarla konuşmaktan haz etmezdim.
"Benim adım da Çınar. Yeni koruma olarak seni seçmeleri hiç şaşırtıcı değil. Uzun ve kalıplı bir adamsın." dedi.
Bir şey demediğimi fark edince tekrar konuşmaya başladı. "Küçük duruyorsun, sanırım senden büyüğüm. Kaç yaşındasın?" diye sordu yaşımı çözmeye çalışarak.
"Yirmi bir." dedim. Yirmi bir yaşında hiçbir şeyi kalmamış biriydim.
"Haklıymışım, senden dört yaş büyüğüm." dedi. Konuşmadığımı görünce o da pes ederek sustu.
Etrafımızda üç gri bina vardı. Her binada yaklaşık elli oda vardı. Çınar bir kapının önünde durup oda numaralarını inceledi. Her numaranın yanında bir isim yazıyordu.
"İyi ama şu an diğer odalar tadilatta." dedi. Bana söylememişti, kendi kendine konuşuyordu. Telefonunu açıp biriyle konuşmaya başladı.
"Efendim, kusura bakmayın rahatsız ediyorum. Bugün yeni gelen bir koruma var ama boş odamız yok. Olanlar da tadilatta. Ne yapalım?" diye sordu. Karşı tarafı dinledikten sonra konuşmaya devam etti.
"Tamam efendim." deyip telefonu kapattı. "Beni takip et." dedi bana dönerek. Ben ne yapıyorum sanki?
İlk binadan içeriye doğru girdik. Çocuğun birine seslendi. "Murat, Araz'ın odasına bir tane yatak getirsenize." dedi.
Yukarı merdivenlerine yönelmiştim ki Çınar bana seslendi. "Nereye gidiyorsun? Buradan." diyerek aşağı kata yöneldi.
Araz denen çocuğun odası bodrumda mıydı? O kadar kat varken neden bodrum katta biri kalıyordu ki? Bodrum kata indik ve sadece bir tane oda vardı. Tek bir kişi mi kalıyordu burada? Belki de odası tadilatta olan biriydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaçınılmaz Son
ActionOn iki yaşında anne ve babasını, yirmi bir yaşında ise tek umut kaynağı olan kız kardeşini kaybetmesi üzerine intikam peşine düşen bir çocuk, kız kardeşinin öldürüldüğü gün bileğinde kedi dövmesi olduğunu gördüğü çocuğu bulmak için Kara İnançlar adl...