- IV -

59 23 134
                                    

Sena'dan;

Bir kere de sorgulamadan kabul edin söylediğimi... Neden aklımda yankılanıp duruyordu bu cümlesi? Tanımak için can attığım o yabancı artık ismini bile duymak istemediğim biri olmuştu. Onları öyle gördükten sonra buna karar vermiştim.

Keyifsiz bir halde eve girip üzerimi değiştirerek yatağıma uzandım. Annem birkaç kez ne olduğunu sorsa da denememin kötü geçtiğini söyleyerek geçiştirdim onu. Başım ağrıyordu, dinlenmek iyi gelirdi belki biraz.

Uykuyla uyanıklık arasında gidip gelirken gelen mesajla gözlerimi açtım. İkbal akşam dışarı çıkıp çıkamayacağımızı soruyordu. Tabii ya, dün denemeden sonra bir şeyler içmeye karar vermiştik. Ona çıkacağımızı belirten bir mesaj yazıp doğruldum.

Kafamın dağılmasına ihtiyacım vardı, ondan başka bir şey düşünemiyordum. Elime gelen bir iki şeyi alıp yatağın üzerine koydum sonra giymek için. Neye de bu kadar özeniyorsam sanki. Ah öyle deme, Atlas'ı görürüm umuduyla süsleniyorsun.

Belki doğru olabilirdi. Onu görmek istemiyorum desem de beni ona çeken bir şeyler vardı. Gördüğüm an boynuna atlayabilirdim.

Düşüncelerimi bölen telefonla kendime geldim. İkbal arıyordu. Açıp hoparlöre aldım.

"Efendim canım?"
"İki şey için aradım. İlk olarak birazdan çıkalım mı? İkinci olarak bir grup deniz kenarında konser verecek, ona gidelim mi?"
"İkisine de cevabım evet. Denemeden sonra kafam çalışmıyor, biraz kendime gelsem iyi olur."
"Mükemmelsin, birazdan ben seni almaya gelirim."
"Tamamdır."
"Hoşça kal."
"Hoşça kal."

Birden aklıma onun da konser verdiği geldi. Ama o olmayabilirdi. Olsaydı işimize gelirdi tabii, umarım odur. İç sesimi görmezden gelip hazırlandım. Tam bitirdiğim anda İkbal kapıyı çalarak içeri girdi.

"Müsaitsin değil mi?"
"Evet evet, tam bitirdiğimde geldin." dedim ve gülümseyerek sordum.
"Nasıl görünüyorum?"
"Çok mükemmel. Sinirimi bozuyorsun, sürekli senin yanında sönük kalıyorum."
"Beraber muhteşem ötesiyiz biz. Hatta sen daha fazlasın." dedim göz kırparak.
"İyi ki beraberiz." dedi bana sarılarak. Gülerek ben de ona sarıldım.
"İyi ki."

• • •

Önce birer kahve içtik, ardından konserin yapılacağı yere gittik. İfadesizce etrafa bakarken sahneye bakmamla kalbimin teklemesi bir oldu. Orada söylüyordu, bir eliyle gitarını tutuyor, diğeriyle mikrofonu tutup gözü kapalı bir şekilde şarkıyı söylüyordu. Aşırı derecede yakışıklı görünüyordu böyleyken.

Nakarata girerken gözlerini açtı ve o kadar kişinin arasından benim mavilerimi buldu ve söylemeye başladı.
"Aşkın mapushane
İçinde ben mahkum
Saçların parmaklık
Gözlerin gardiyan olmuş."

Söylerken gözlerindeki o küçük kırgınlığı görüyordum. O güzel elaları benim yüzümden kırgın bakıyordu. İkbal kulağıma eğilerek performansı çok beğendiğini söyledi. Başımı sallayarak onu onayladım.

Atlas'tan;

Söylerken saklayamadığım kırgınlığımla ona baktım. Mavileri buradan bile çok güzeldi. Beni kendine öyle bir bağlamıştı ki her anım onu düşünerek geçiyordu. Bana yaşadığımı hissettiriyordu. Döndüğümde diğerlerine olanları anlatmış ve bir şey demelerini engelleyerek direkt buraya getirmiştim onları.

Şarkı bittiğinde gülümseyerek önümdeki kalabalığa sordum.
"Güzel miydi?"

Anında beğendiklerini bağırdıklarında Mert de onlara kalp yaptı. Ona gülüp tekrar onlara döndüm. "Birazdan tekrar devam edeceğiz, hiçbir yere kaybolmayın. Mahşerin Dört Atlısı sizi kolay kolay bırakmaz." dedim ve göz kırptım.

Aynı zamanda gözlerimle onu arıyordum ama yoktu. Galiba hayal görmüştüm. Arkamı döndüğüm anda ifadesizce yürüyüp indim. "Siz gidin, ben bir sigara yakıp geleceğim."
"İçmesen keşke şunu." dedi Mustafa. Ona sert bir bakış atıp paketi cebimden çıkardım ve içinden bir tane alıp yaktım.

Gözlerimi kapatarak derin bir nefes aldım ve yavaşça geri verdim. Gözlerimi açtığımda o tekrar karşımdaydı. Titremesini engelleyemediğim sesimle ona sordum.

"Gerçekten burada mısın?"
"Evet, hatta kalabalığın içinde bile vardım." dediğinde hızla ona sarıldım. Çok özlemiştim. Derin bir nefes alarak geri çekildim.

"Özür dilerim seni çok özlediğim için birden sa-" cümlemin devamını geri getirmeme izin vermeden kollarını boynuma sarıp beni kendine yaklaştırdı tekrar.

"Ben özür dilerim seni dinlemeden gittiğim için. Güldüğün andan sonrasını gördüm sadece ve büyük bir hayal kırıklığı yaşadım. Özür dilerim..."
"Sorun yok, muhteşem ötesim."

Boynundan derin bir nefes aldım ve oraya bir öpücük bıraktım. "O sadece kardeşimdi, herkese yapıyor bunu. Benim hayatımda tek sen varsın, nasıl seni aldatabileceğimi düşündün?"
"Bilmiyorum. Gördükten sonra aklım gitti zaten." dedi tek elimle başını göğsüme yaslamasını sağlarken. Diğer elimdeki sigaradan bir nefes çekip ona gelmemesi için yukarı doğru bıraktım.

Başını kaldırıp ne yaptığıma baktığında yanağından öptüm. "Denemek ister misin?"
"Bilmiyorum ki. Daha önce hiç denemedim." diye konuştu tatlı tatlı.

"Tadına bir bak bakalım." dedim ve elimi beline sararak kendime yasladım bedenini. Hızlı bir nefes çekip dudaklarının arasına verip kısaca öptüm.

"Galiba pek düzgün alamadım." dedi bana sevimli sevimli bakarken. Atlas mal kardeşim, dilini diline sürtsene bu ney ufacık bir şey. Ama bakışları çok sevimli kii. Eriyoruuz.

İç sesime hak verip hızlı bir nefes daha alarak dudaklarımı onunkilerle birleştirip dumanı ağzına bıraktım. Özenle öperken dilini okşadım, ardından damağında gezdirip içtiği filtre kahvenin tadını aldım.

"Sen," dedim nefeslerim yüzüne çarparken. "Sen bu hayattaki en muhteşem şeysin, mavilerin aklımı başımdan alıyor. Bitiyorum sana." dedim ve sırıtarak aklını alışımı izledim.

Devam Edecek...
————————————————————
R. F.

𝙍𝙤𝙘𝙠 𝙉 𝙇𝙞𝙩𝙚𝙧𝙖𝙩𝙪𝙧𝙚 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin