Kantine inmek için merdivenlere geldiğimde hoseok öylece durmuş yanındaki çocuk bir şeyler söyleyerek gitmişti, hoseok kafasını eğerek ellerini sıktığında yanına gittim "ne oldu" dediğimde kafasını kaldırdı "b-bir şey olmadı," kafamı salladım "aynen olmadı, anlat" yutkunarak "okul çıkışı k-kenarı da beklememi s-söyledi" diyerek yanıtladı.
Kolumu omuzuna koydum "neden?" büyük, güzel gözlerini siyah gözlerime getirdi "galiba dövücekler" sesi titredi, kafamı salladım "anladım, hadi gidelim, açım" kafasını salladı.
Kantine indik, yemek alarak masaya oturduk, hoseok küçük lokmalar alırken onu izledim, çok narin bir yapısı vardı ve minik bir bebeğe benziyordu, iri kahve gözleri, hafif esmer teni, küçük burnu, kalp dudakları, uzun çene hattı, kısa boyu, ipek sesi tanrı kırılgan bir lotus çiçeği yaratmıştı sanki.
Kafamı salladım ve yemeğime döndüm "hoseok" dediğimde bana baktı "efendim" ona baktım "senin boyun kaç?" soruma kaşlarını çatarak "neden ki?" diyerek gözlerini kırpıştırdı.
Omuz silktim "merak ettim" "sanırım 1.70 ama babam 1.69 olduğumu söylüyor yani tam olarak bilmiyorum, senin kaç ki?" dediğinde güldüm "1.79, basketbol oynuyordum ama 1.80 sınırı olduğu için koç beni takıma almadı" elini ağzına kapatarak güldü "bir cm ile kaçırmışsın" gülerek kafamı salladım "maalesef" dediğimde kafasını eğdi.
Yemekten sonra namjoon ların yanına gittik, hoseok "ben gideyim" ona döndüm "neden?" kafasını salladı "sizi rahatsız etmiyim" dediğinde elini tuttum "saçmalama" elimi sıktı.
Yanların geldiğimde güldüler, jungkook "merhaba hoseok" hoseok kısıkça "merhaba" diyerek gözlerini kaçırdı, oturduk.
Jin "okul çıkışı gezelim diyorum, ne dersiniz" kafamı salladım "hoseok ile işimiz var ama daha sonra katılırız" hoseok bana baktı "ne işimiz var?" dediğinde güldüm "görürsün" diyerek kaymış gözlüğünü düzelttim.
Taehyung "yardım lazım mı?" kafamı salladım "ben hallederim" sırıtarak konuştum namjoon "hadi ama eğlenceyi kaçırmayalım" diyerek omuzuma vurduğunda kafamı salladım "iyi" diyerek yanıtladım, jimin "ee ne kavgası bu?" hoseok'u gösterdim "kenarı çağırmışlar, prenseslere bir bakayım dedim"
Hoseok şaşkınca "yoongi gerek yok, gerçekten" kafamı salladım "hoseok" dediğimde kafasını salladı ve önüne döndü, kızıl saçlarını düzelterek güldüm.
Okul çıkışı kenarı gittik, daha gelmemişlerdi sırtımı duvara yasladım, hoseok'u yanıma çektiğimde diğerleri oturmuştu, jungkook sigara çıkardığında ona baktım "yakma" dediğimde kafasını salladı "tamam" diyerek geri cebine koydu, hoseok rahatsız olsun istemiyordum.
Ceketimin ucunu tuttu "gerçekten gerek yok" elimi yanağına koyarak okşadım "hoseok beni sinirlendirme" gözleri doldu, gözlüğünü alarak kafasına taktım, göz altlarını okşadım "ağlama" dediğimde kafasını salladı, gülerek burnuna dokunduğumda güldü.
Sesler geldiğinde kafasını koluma yasladı, 4 kişi geldiğinde önce beni gördüler, daha sonra diğerleri ayağa kalktığında bir adım geri gittiler, hoseok'u önüme getirdim "hoseok'u çağırmışsınız, biz de merak ederek geldik" dediğimde yutkundular.
Namjoon "hastelik mi olucaklar?" kafamı salladım "hak ettiklerini verelim" hoseok dönerek bana sarıldı "korkuyorum" dediğinde namjoon'a baktım "siz halledin" söylendiğimde güldüler.
Hoseok'u alarak ilerledim, kafeye girerek sevdiği içeceği aldım, eline verdiğimde güldü "teşekkür ederim" diyerek gamzelerini gösterdiğinde kafamı salladım "hadi parka gidelim"
20 dakika sonra diğerleri geldiğinde nasıl dövdüklerini anlattılar.
/
ŞİMDİ OKUDUĞUN
sope : gold
FanfictionOkula girdiğimde gıcık insanların olduğu belliydi, göz devirip binaya girdim, kulaklığımı takarak telefondan şarkı seçicektim ki biri ile çarpıştım, kafamı kaldırdığımda kısa boylu, kızıl saçlı, gözlüklü ve elinde bir kaç kitap olan biriydi.