Merhaba canlarım, umarım bölümü beğenirsiniz. Yorumlarda buluşalım.
İnstagramda kitap için aktif olabileceğimizi düşündüm, reels videoları, yeni bölüm kesitleri falan atabiliriz. Siz ne dersiniz? İlgilenen olursa bana ulaşsın lütfen. :)
İyi okumalar.
***
Gün çoktan kararmış, güneş tepeden usulca çekilmişti. Pencerenin kenarında oturmuş, kaşları çatık bir şekilde uyuyan Halil'e bakıyordum. Son konuşmamızın üzerinden çok zaman geçmemişti... Onu öpmemin üzerinden... Hiçbir şey dememişti, kalbinde olacağımı ima ettiğimde de onu öptüğümde de... Gözlerini gözlerimden çekmiş, yorgunum demişti. O zamandan beri uyuyordu.
Ben ise utanıyordum. Çok mu iddialı konuşmuştum? Haddimi mi aşmıştım? Kafayı yemek üzereydim, bu evde herkes çok garipti. Ben de dahil.
Kapı usulca çalındığında ayağa kalktım ve kapıya doğru yürüdüm. Haddimi aştıysam da aşmaya devam edecektim. Kendime yer edinmem lazımdı. Benim karakterim buydu... Maalesef.
Kapıda aşağıdaki kadınlardan biri vardı, ismi Hatice'ydi. Esmer, yay gibi kaşları olan hafif toplu bi kadındı. İçten bir hali vardı lakin ataerkil de olduğu belliydi. Elinde bir tepsi vardı. Tepsinin içinde de yemekler.
"Hala hanım gönderdi." dedi. "Halil ağam ve sana."
Kafa sallayıp tepsiyi elime aldığımda beklemeden kapıyı kapattım. Onların ses çıkarmamasına da kızgındım ama haksızlık da ediyor olabilirdim. Düşünmek istemiyordum bu konuyu.
Halanın bana da yemek göndermesine şaşırmıştım.
"Yemeyeceğim şimdi." Arkamdan duyduğum kısık sesle kafamı o tarafa çevirdim. Halil kara gözlerini bana kitlemişti. Ondan utanıyordum. Hiç olmamış gibi davranmaya karar vermiştim ama işte bakışlarıyla bu konuyu tartışıyorduk.
Tepsiyle birlikte ona doğru yürürken konuştum.
"Aslında isteklerini şu durumda kimse umursamaz ağam."
Alay doluydum.
Tepside ilaçlar vardı, koluna da bir serum bağlanmıştı ama bitince çıkarmıştım. Gelen doktorla tedavisi hakkında pek konuşmamıştık. Kimsenin beni umursadığı yoktu.
"İlaçlarını alman gerekir. Sanırım ağrı kesici ve antibiyotik."
Halil doğrulurken, "İlaçları ver." dedi.
Paşama bak sen!
Onun yemesini istiyordum ama bunu ona belli etmek istemiyordum. En azından kardeşime kurşun sıkmamasının minnettarlığı vardı içimde.
Ya da kendimi kandırıyordum.
"Niye yemiyorsun?!" diye sordum sert bir sesle. Yatağa oturmuştum. Gözlerinin içine bakarak sözlerime yenilerini ekledim.
"Halan yemediğini öğrenirse bana napar haberin var mı?"
Yemekleri inceliyordum.
"Beni düşünmüyor olabilirsin ama halanın yeni bir sinir krizi geçirmesini istemezsin bence."
Halil'in yüzünde çok silik bir gülümseme sezmiştim. Demek onu çocuk gibi eylemem hoşuna gitmişti. Demek Halil Ağa'nın şefkatli kollara ihtiyacı vardı.
Ne klasik bir hikaye bu...
Alayla gülmemek için kendimi tutarken, "Erişte çorbası var." dedim. "En sevdiğim çorba."
Halil doğrulurken yemeye karar verdiğini anladım. Bugün birbirimizi yeniden mi tanıyorduk Halo?
Tepsiyi dizlerinin üstüne bıraktım. Kaşığını ona uzattığımda memnuniyetsiz bir tavırla bana baktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜLLÜ GELİN
Romance*** Halo gözlerini Güllü'nün gözlerine dikti. Orada gördüğü korkuda hüküm süreceğine emindi. Ramazan'ı acıdan kahretmek istercesine kavuran bir sesle konuştu. "Her şeye razı mısın?" Güllü titredi, yutkunurken babasının canından önemli gelmedi hiçbir...