10| "Umduklarından daha büyüğüm."

2.9K 219 64
                                    

***30 AĞUSTOS ZAFER BAYRAMIMIZI KUTLUYORUM. RABBİM MİLLETİMİZE NİCE KUTLU ZAFERLER, BAYRAMLAR NASİP ETSİN****

YENİ BÖLÜMLE GELDİM HANIMLARRR :)) SATIR ARASI YORUMLARINIZI, ELEŞTİRİLERİNİZİ MERAKLA BEKLİYORUM. AYNI ZAMANDA BÖLÜM SONUNDAKİ KISACIK ULUSA SESLENİŞİMİ :))) OKURSANIZ ÇOK SEVİNİRİM. ARADA BİR DE PROFİLİMDEN KESİT PAYLAŞIYORUM, GÖZ ATMAYI UNUTMAYIN. ÖPTÜM YANAKLARINIZDANNNN ❣️❣️

KEYFİLİ OKUMALAR

**

Güllü elindeki tepsiyle merdivenleri çıkarken titreyen bacaklarını unutmaya çalışıyordu. Lakin umutsuz bir vakaydı, hem bacakları titriyor hem de kalbi hızla çarpıyordu. İnkar edemezdi, Halo'nun eksenindeydi. Bu gece ne olabileceğini düşünüyor, düşündükçe fenalaşıyordu. 

Odanın kapısına geldiğinde derin bir nefes aldı, tek eliyle kapıyı açıp içeri girdiğinde kocası da banyodan çıkıyordu. Omuzlarına astığı havluyla, belinden düşmek üzere olan eşofman altıyla, saçından geniş omuzlarına dökülen damlalarla... Güllü görsel bir şölenin içindeymiş gibi hissetti kısa bir süre, kafasını sağa sola sallarken elindeki tepsiyi düşürmemek adına sıkıca tuttu ve kocasının saçlarını kurulamasını izlemeye bir son verip odadan içeri girdi. Tepsiyi koltuğa bırakıp sofra bezini yere sererken Halil'in sesini duydu. 

"Yemek için beni beklemek zorunda değilsin, doyur karnını." 

Güllü tepsiyi yere indirip sofra bezinin bir kısmını dizlerinin üstüne örterken hoşnutsuz bir ifadeyle cevap verdi. 

"O insanların karşısında tek başıma oturabileceğimi mi sandın? Üstelik sofrada, lokmalarımı saydıklarından haberin yok herhalde." 

Halil tişörtünü giyip sofraya oturdu, bu durum canını sıkıyordu. Bir şeyleri düzeltebileceğinden emin değildi, daha kötü olmaması şimdilik kafiydi. 

"Bundan sonra oturacaksın, soframda bir kez daha sana saygısızlık edilmeyecek." 

Güllü bu sözlere güvenebileceğini biliyordu, sorun bakışlarla nasıl mücadele edeceğiydi... Bu konun üzerine çok durmak istemedi, doğrusu bulunduğu odada olumsuz şeyler düşünmeyi yasaklamıştı kendisine.

Hatice Hanım'ın hazırladığı yemeklerden hiç utanmadan çok çok yedi, Halil'in onu çaktırmadan izleyip hayretlere düşmesine laf söz yok, Güllü ilk kez bulunduğu evde rahat yiyebiliyordu ve bunun tadını çıkarmaya kararlıydı.

Halil, bu denli minyon bir insanın nasıl bu kadar çok yiyebildiğini sorgularken bir yanı da olabilecekleri geciktirmek ister gibiydi. İlerleyen saatlerde Güllü'yle yakınlaşma ihtimali onu büyük ikilemlere düşürüyordu.

Evet, başta intikam duygusuyla ve gözünü kör eden kiniyle adımlar atmıştı ama zaman geçtikçe tek amacı her iki aileyi de korumak olmuştu. Hayret ediyordu bu düşünceye, babası olsa yüzüne tükürürdü. Böyle düşünmek iştahını kaçırdı, elindeki lavaşı bıraktı ve Güllü'ye baktı.

Olanları farkında mıydı? Ailesinin günahını üstlenmiş olmak ona acı vermiyor muydu? Hiç sevmediği bir adamın koynuna girecek olmak...

Sahi, Güllü Halil'i sevebilir miydi?

Halil kaşlarını çattı, kendisi de Güllü'yü sevemezdi. İkisi de kurban edilmişti. Ramazan Halil'i, Halil Güllü'yü...

Halil Güllü'ye yalnızca acıyabilirdi, böyle düşündü. Ona şefkat duysa dahi babasının kanlı bedeni gözlerinin önüne geliyordu.

Acınası olan benim diye düşündü.

GÜLLÜ GELİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin