7| "YAKTIN BENİ"

2.2K 216 66
                                    

Merhaba caneeyyyler!! Ben geldim, bölümü de epeyi zorlanarak yazdım. Neden böyle oldu ki? Bu nedenle bölümün gidişatından çok emin değilim, sizi bekletmemek için atıyorum. Sonrasında düzenlenebilir yani canolar. Ben genelde yazdığım hikayeleri şeker tadına, mutluluktan uçalım diye yazarım ama bu bölüm en azından Halil karakterinin yumuşak karnını da biraz yansıtmak istedim. Nasıl oldu hiç bilmiyorum, eleştirilerinizi de bekliyorum. Satır arası yorumlar özellikle benim için çok önemli. Neysee, daha fazla sizi tutmiyimmm.  Bıyrıııın bölüme efendim, naçizane yıldızı da parlatmayı unutmayın. 


Kar taneleri gökten narin bir şekilde yere inerken kahverengi at hışımla kar tanelerini eziyor, ardında karışık izler bırakıyordu. Sahibinden aldığı komut onu daha da hızlandırıyordu. 

Kadın, atın yelelerinden sıkıca tutmuştu. Hemen arkasında, tüm bedenini ona birleştirmiş bir şekilde bir eliyle atın eyerini tutan adam diğer eliyle kadının belini canını acıtacak kadar sıkı tutuyordu. Öfkesi... Öfkesi çok derinden kadına nüfuz ediyordu. 

Yolculuk hiç bitmeyecek sandı Güllü, gözyaşları durmadan yanaklarını ıslatırken kocasının öfkesinden korkuyordu. Onun öfkesine gerçek manada şahit olmuştu. Ardından koşan at seslerini, kişnemelerini duyuyordu. Rahatlamıyor aksine ödü daha da kopuyordu. 

Bulutların ardından yüzünü alan güneş bu kez onu rahatlatmıyordu. 

Atın eyerini çeken adam şahlanmasına sebep olmuştu, Güllü korkuyla kocasına sırtını yapıştırıp küçük bir çığlık attığında Halil onu neredeyse duymamıştı. At hem şahlanmış hem de kişnemişti. Halil atına yeni bir komut verdi, arkasından gelen adamlarına çevirmişti atını. Artık önünde duran adamlara, "Gidin!" diye emir verdi. Güllülerin köyünden çıkmışlardı.

Adamlar emre uyup atlarıyla uzaklaştıklarında ardlarından bir süre baktı adam. Kadının titreyen bedenini ve hıçkırık seslerini duyuyordu, bu onu yumuşatmak yerine öfkesini daha çok harlıyordu. 

Artık kontrolü kaybetmişti; kadını cehenneme sürüklediğini en başından beri biliyordu, yine de intikamını en az zararla böyle alabilirdi. Kendisine hayret etti, düşmanına mı acımıştı? Hayır, düşmanı için hapislerde çürümeyecekti. Bu hayatı böyle yaşamayacaktı Halil, eskisi gibi değil. Babası ezilmişti, annesi ezilmişti... Hatta öyle ezilmişlerdi ki canlarından olsalar bile kimse haklarını aramamıştı. Halil'in canı sıkıldı, öfkesi damarlarında kan yerine akarken atının heybesine uzandı ve içinden ip çıkardı.

Güllü, kocasının arkasındaki hareketlenmesini duyuyordu lakin ses çıkarmıyordu. Ağlamaktan helak olmuştu. Halil'in bu kez boş konuşmadığını o da biliyordu. Elleriyle yüzünü sildi fakat kocasının belinden sertçe tutmasıyla irkildi. Kolaylıkla kadının kendine iyice yapıştırdı ve kulağına yaklaştı. 

"Senin beni anladığını sanmıştım." dedi dürüstlükle. "Sen tüm bu yaşananları oyun sanmışsın." 

Güllü'nün iki elini birleştirdi, direnmedi. O kadar korkuyordu ki direnirse onu daha çok öfkelendireceğini sanmıştı. Adamın iple ellerini acıtacak kadar sıkı bağlamasına da ses etmedi, ne yapmaya çalıştığını anlamadı. İpin ucunu eline alan adam, "Geri kalanını yürüyeceksin." dediğinde Güllü kafasını kaldırıp yağan kara baktı, üzerindeki elbiseye baktı, en sonunda kafasını kocasına çevirdi ve konuştu. 

"Babam ne yaptıysa hak etmişsiniz Halil, senin kalbin kararmış." 

Ağlamalarına ses çıkarmayan adamın babasına silah doğrultmasını unutmayacaktı. Bu da iki olmuştu. 

GÜLLÜ GELİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin