*Merhaba canlarım, yeni bölümle geldim. Umarım beklemenize değmiştir, bu bölümü yazarken birazcıkk zorlandımm çünkü. Halil karakterini yazarken epeyi törpülüyorum, kafamdaki Halil elbette çok daha farklı. Bazı hareketleri zamanla değişecek. Sonuçta bu hikaye bir adamın iyi olmayı öğrenme hikayesidir, yaşanılanlar tasvip edilmiyor tabii ki. Siz ne dersiniz? Halil daha az mı törpülenerek yazılmalı? Bu konu hakkında, genel gidişat hakkında yorumlarınızı bekliyorum bebişlerimm. Yapacağınız her yorumu dikkate aldığımıı bilinizzz. Haydii şimdii bölümeee, öpüyorum yanaklarınızdannn. 💘😘
Duyduğu adım sesleri kalbinin yerinden çıkmasına sebep olacaktı, altına girdiği battaniyeyi kafasına çekti ve gözlerini sıkıca yumdu; içinden ettiği dualar, kalbinin sesini bastıramadı. Midesi kasılırken kapı sertçe açıldı, adamın kokusu içeriye yayıldı. Karanlığı yaran bir aydınlık içeriye doldu, kapı usulca kapandı fakat adamın varlığı kadını fazlaca da gerdiğinden sezemedi. Kulakları uğuldarken adam konuştu.
"Uyumadığını biliyorum, küçük."
Derin bir nefes al, kalbini sakinleştir... Kadın aklından geçirdi, gözlerini daha sıkıca kapatırken adamın adım seslerini tekrar duydu. Ona doğru mu geliyordu? Mutfakta ileri gitmişti, neden ona dokunamayacağını düşünmüştü ki... Başına bela açmıştı, her zaman yanılıyordu.
Kalbinin sesinin dışarıdan duyulduğunu sandı, midesi ekşirken adamın yatağa oturduğunu duydu. İçinden bir rahatlama geçerken farkında olmadan nefesini sesli verdi, sesini duyan adam sırıttığını bilmiyordu.
"Korkma," diye başladı söze yatakla sırtını buluştururken. Bir kolunu başının arkasına almıştı, pazuları meydana çıkmıştı. "Ya da kork, sana bu bir ay yeter."
Güllü sabırsızca kafasını battaniyenin altından çıkardı. "Korkmuyorum." diye yalan söyledi.
Halo kadına taraf dönmedi, oyuna gelmişti hemen de. "O halde soyun." dedi umarsız bir tavırla. "Battaniyenin altına saklanma."
Güllü kıpkırmızı olmuştu, sinirden mi utançtan mı kendisi de çözemedi. "Sen.." diye başladı söze ve dilini ısırdı. "Aşağıdan çok geç geldin, benim de uykum var. Başka zamana!"
Halo neredeyse gülecekti, bu kadın hiç geri adım atmaz mıydı?
"Öyle olsun." dedi sessizce. Tartışmaya girmeyecekti, yeterince yoğun bir gün geçirdiğini düşündü. Gözlerini kapattı, içinde yıllardır büyüttüğü bu intikamın herkesten çok kendi canını yaktığını biliyordu. İşin doğrusu her şey karışmıştı içinde.
Bulutların ardından doğan güneş, camdan içeri usulca süzülürken kadın gözlerini ilk defa umutla açtı, sindirilmekten yorulmuştu. Koltuğun üstünde esnerken kafasını Halo'ya çevirdi, henüz uyanmamıştı. Bu onu daha da huzurlandırdı. Hızla koltuktan fırlayıp yatağını topladı, giymek için dolaba yöneldi ve çiçekli bir elbise seçti. Koşar adım banyoya girdi, elini yüzünü yıkayıp saçlarını taradı. Elbisesini giydi ve banyodan çıktı. Halo hala uyuyordu, Güllü yüzüne ona son günlerde çok yabancı olan bir gülücük kondurdu ve odadan çıktı.
İçine dolan bu huzuru anlamlandırmakta zorlanıyordu, tek istediği bugünün diğer günlerden çok daha farklı olmasıydı. Daha güzel, bunun için mücadele edecekti. Değişime ilk kendinden başlamış ve gülümsemeyi tekrar öğrenmişti.
Mutfağa girdiğinde Hatice hanımın hummalı bir hazırlığa girdiğini gördü, karnı aç değildi ama kahvaltı edecekti. Eline bir parça peynir aldı ve ağzına atıp, "Günaydın." dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜLLÜ GELİN
Romance*** Halo gözlerini Güllü'nün gözlerine dikti. Orada gördüğü korkuda hüküm süreceğine emindi. Ramazan'ı acıdan kahretmek istercesine kavuran bir sesle konuştu. "Her şeye razı mısın?" Güllü titredi, yutkunurken babasının canından önemli gelmedi hiçbir...