Beeeen Geldim!!!! Umarım beğeneceğiniz bir bölüm olur. Yorumlarda buluşalım.
İyi okumalar. ❤
***
Yazardan...
Zaman su misali akıp gidiyordu... Kar taneleri gökten usul usul inerken geleneksel yemeklerle donatılmış sofranın etrafına toplanmış aile üyeleri memnuniyetsiz tavırlarla birbirine bakıyordu. Zehir olmuştu...
Halil, çatık kaşlarıyla önündeki tabağı incelerken aklında tek bir kişi vardı; Güllü, kızıl kadın, küçücük bedenine kocaman kalbini gizlemiş kadın... Onu üzmüştü, onurunu kırmıştı. Yapabileceği başka bir şey var mıydı? Amcasından, kuzenlerinden onu korumak istemesine şaşırıyordu. Oysa ondan en çok kendisi nefret ediyordu. Yine de kan dökmek istemiyordu. Bu işten en çok zararla kendisi çıkardı. Ramazan'ı öldürse içi soğurdu ama sonu gelmezdi. Yola çıkarken aklında tek bir düşünce vardı, Ramazan'ı öldürmek. İçini soğutmak... Lakin hayat önüne çok başka fırsatlar çıkarmıştı.
Amcasının hükmeden sesini duyduğunda düşünceleri tuzla buz olmuştu.
"Şimdi ne olacak? Onlardan birini beslemek dışında... Onlardan birinin kanımıza karışmasına gönlüm razı değildir."
Hala söze girdi.
"Yüklü değildir ağabey. O kadının bu evde yeri yoktur!"
Semra yeşil gözlerini Halil'in suratına iliştirdi. Merakla, biraz da aşkla onu izliyordu. Gönlü kırılmıştı lakin içi de rahatlamıştı. O kadının hamile olduğunu düşünmek bile onu üzmüştü.
İlhami, "Yer edinmiş çoktan." dedi öfkeyle. "Sofraya kadar inebiliyor."
Halil sessizdi, herkesin konuşmasını bekledi. Kimin ne dediğinin bir önemi yoktu, kadın artık evdeydi. Ve ona ne yapacağına yalnızca kendi karar verebilirdi.
Derken Saffet, sessizliğiyle sündürülmeyi istemezce, konuştu.
"O kadın evde kalabilir, Halil istediğiyle evlenebilir."
Nazan'a bir bakış attı. Tüm hırsını ondan çıkarıyordu. Nazan korkuyla bakışlarını çekerken Hala onaylayan mırıltılar çıkardı.
Halil dayanamadı, elindeki mendili sofraya atarken amcasının gözlerine baktı.
"Ne zamandan beri benim yerime karar alınır oldu?"
Amcasının içten içe ona öfke duyduğunu biliyordu, kuzenlerinin Halil'in hükmünü kabul etmediğini biliyordu. Bunlar önemli değildi. Önemli olan son sözüydü. Sabrı taşmak üzereydi, çokta sabırlı değildi.
Amca gözlerindeki yorgunluğu gizlemek istercesine kapatıp açtı, ağabeyinden sonra aileye hükmetmesi gereken kendisiydi ama Halil... Her zaman ayağına bağ olmuştu. "Yerine karar alan yok evlat." dedi çatallı bir sesle. "Memnuniyetsizliğimizi bildiriyoruz."
Halil amcasının kendini kanıtlama mücadelesini görmezden gelemedi. Gözlerinde hiç geçmeyen bir öfke vardı, hiç soğumayan kor bi ateş... Ama dün gece, sahi dün gece... Neler olmuştu öyle.
Kadının şefkatine muhtaç mıydı? Elbette değildi. İstemişti, yedirsin istemişti. İleriye gidecekti neredeyse, sıcak koynunda biraz dinlenmek istiyorum diyecekti az kalsın. Olur muydu? Durmayalı uzun zaman olmuştu. Bağra gömülmeyeli...
Dudaklarının sıcaklığını dudaklarında hissetmişti. Küçük kadın... Küçük yaramaz kadın. Oynadığı oyunu farkındaydı elbette, ne yapmaya çalıştığını görüyordu. Ne kadar ileri gidebileceğini merak etmişti. Kadının dudaklarını hissettiğinde nefreti geçmemişti elbette.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜLLÜ GELİN
Romance*** Halo gözlerini Güllü'nün gözlerine dikti. Orada gördüğü korkuda hüküm süreceğine emindi. Ramazan'ı acıdan kahretmek istercesine kavuran bir sesle konuştu. "Her şeye razı mısın?" Güllü titredi, yutkunurken babasının canından önemli gelmedi hiçbir...