29. Bölüm

10.7K 521 128
                                    

Episode 29
"Kaçacak mısın böyle?"

 Episode 29"Kaçacak mısın böyle?"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

***

Aşkın ne olduğunu düşünür, bir cevap bulamayınca da düşünmeyi bırakırdım. Çevremde anlatılan ve aşkın habercisi olarak görülen çoğu şeyi Keremle yaşamamıştım ama hissettirdikleri bunun basit bir sevgi olmadığınının en büyük örneğiydi.

  Dudakları dudaklarımdan ayrıldıktan sonra ikimiz de ne yapacağımızı bilememiş, öylece birbirimizin yüzüne bakmıştık. İkimizin de yüzünde ortak olan şey gülümsemelerimiz ve gözlerimizde belirgin olan parıltılardı.

Kerem birkaç dakika sonra kendine gelmiş, evden gitmişti. Onu kapıdan geçirirken yüzümüzde beliren gülümseme hâlâ yerini koruyordu. Kapıyı ardından kapattığımda ikimiz de aramızda arkadaşlık kalmadığının bilincindeydik. Saat sabah dörde gelirken yeniden yattığım yatağımda heyecandan uyumam zorlaşmıştı.

Birbirini takip eden günler sonunda Keremden adımlar gelmiş ama ben her adımından kaçmıştım. Neden bilmiyordum, korkum hislerimin önüne geçmişti. Keremi gördüğümden beri midemde varlığını öğrendiğim kelebekler ölmesin diyeydi tüm bu çabam.

  Kaçabildiğim yere kadar kaçmayı düşünen bana en büyük darbe ise taraftara açık antremanda Yunus ve Barışla buluşma sözümüzdü. Keremin kaybolduğu günün sabahına Yunus beni aramış, buluşmak istediğini söylemişti.

  En başta buluşmayı reddetmeyi düşünsem de Elifin ısrarlarıyla kabul etmiş, şu an olduğum konuma gelmiştim. Boş günümüzü ayarladıktan sonra geriye buluşma kalmıştı.

Önünde durduğumuz kafeye girerken nasıl davranmam gerektiğini bilmiyordum. Yanımda duran Elif milyonlarca kez sakin olmam gerektiğini söylüyor, tavsiyeler veriyordu. Ama benim zihnimden geçenlerle sakin kalmam mümkün değildi.

Kafenin bahçe kısmına geçerken Keremlerin çoktan geldiğini ve sohbete başladığını görmek biraz daha gerilmeme sebep olmuştu. Kerem ve Barış'ın arkası dönük olduğu için bizi ilk gören Yunus olmuştu. Onun ayaklanmasıyla diğerlerinin bakışları da bizi bulmuştu.

İnatla kaçtığım gözlerin üzerimde olduğunu bilirken soğukkanlı kalmaya çalışarak masaya yürüdüm. Kendimi kontrol etmem lazımdı, aramızda yaşananları kimlerin bildiğini bilmiyordum ve en önemlisi ikimizi de rezil etmek istemiyordum.

"Hoş geldiniz."

Teker teker sarılma faslına geçerken Elifin Barışa yönelmesiyle bende Yunusa yönelmiştim. Kerem ile ne kadar geç selamlaşırsam o kadar iyi olurdu.

"Hoşbulduk." Elifin cıvıl cıvıl çıkan sesine karşı gülümseme ile cevap verirken sıra ne ara olduğunu anlamadığım Kereme gelmişti. Kaçmaya çalıştığım bakışlar ile sonunda gözlerim buluştuğunda Keremin kollarını belimde hissettim. Baş parmağı her sarılmamızda olduğu gibi belimi okşarken kollarım boynuna dolandı.

𝐀 𝐭𝐡𝐫𝐞𝐚𝐝 | Kerem Aktürkoğlu Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin