Episode 2
"Sami Yen Haber tweetinizi retweetledi."
Güne başlamanın farklı yolları vardır. Ders çalışabilir, yürüyüş yapabilir ya da kendinize kahvaltı hazırlayabilirsiniz. Benim güne başlama aktivitem ise telefonumu kontrol etmekti.Dün bir anlık gaza gelip yaptığım threadı paylaşmış, saniyesinde de pişman olmuştum ama geri almamak için telefonu kapatıp bi köşeye koyup uyumayı denemiştim. İçimde beliren heyecanla telefonu elime alıp güç tuşuna bastım. Bir yandan yataktan sarkıttığım ayağımla ritim tutuyor bir yandan da beni bekleyen ihtimalleri düşünüyordum.
Ana ekran karşıma geldiğinde şifremi girerek telefonu açtım. İnternete bağlanan telefonuma yavaş yavaş gelen bildirimleri es geçip Twitter'a girdim. Bildirim kutuma baktığımda tahmin ettiğimden de fazla bildirim olduğunu görmek şaşırmama sebep olmamıştı. Zaten belli bir kitleye sahip birisiydim, tweetlerimi beğenen her zaman ki insanlardı.
Rahatlamıştım. Thread'ın yayılmasını istemiştim ama istememiştim de. Bu camia çok nankördü, threadın yayılması demek sonu kesilmeyen linç dalgası da demekti. Kendimi savunabilen, yorumlardan etkilenmeyen bir insandım ama benim de sabır taşım olduğunu düşünürsek kimseyle davalık olmak istemiyordum.
Telefonu kapatıp hızlı bir şekilde odamı topladım. Bugün dersim yoktu, dışarıda ise hava soğuktu. Evde kalıp pineklemek için kısaca harika bi gündü. Ayağıma giydiğim terliklerle mutfağa geçtim. Kendime hızlıca bir tost hazırlayıp salona geçtim.
Televizyonu açarken telefonumu odamda bıraktığım aklıma geldi. Tostumu tabağa koyup koltuğa koydum, hızlıca odamdan telefonumu alıp salona geri döndüm. Açılan televizyonda dün akşamın Galatasaray maçı verilirken sinirimin bozulmaması adına kanalı değiştirdim.
Dün akşam galibiyetle ayrılmışta olsak Kerem inanılmaz bir şekilde linçlenmişti ve bana kalırsa oyununda da herhangi bir sorun yoktu. Top kaybetme her oyuncunun yaşayabileceği bir durumdu, her oyuncunun kötü zamanları olabilirdi ama konu Kerem olunca bunu yapmaya hakkı yokmuş gibi davranılıyordu.
Herkes hata yapabilirdi, ders aldığı sürece de kaç hata yaptığının da bir önemi yoktu. İki maçtır formunda olmayan tek kişi Kerem değildi, Icardi de kendinde değildi ama konuştuğumuz tek kişi Keremdi. Yerli oyunculara karşı bu acımasızlık yeniden sinirlenmemi sağlarken sakin kalmaya çalışıp yeniden televizyona döndüm.
Adını bilmediğim bir kadının sunduğu magazin programı ilgimi çekince kanalda durdum. Ünlülerin ayrılıkları haber yapılırken tanıdığım birkaç ünlünün hiç bilinmeyen evliliklerinden ve olayları ayrılıklarından bahsediyordu.
Dikkatimi iyice vermiş haberi izlerken yana koyduğum tostumdan bir ısırık almıştım. Yanına içecek bir şey getirmeyi unuttuğumu fark edip koltuktan yeniden kalktım. Bir şey yerken sürekli kalkmayı sevmiyordum, iştahım kaçıyordu fakat tek yaşadığım için maalesef ki bir şey getirmesini isteyeceğim bir insan yoktu. Bu yüzden kendim kalkıyordum.
Buzdolabının rafında duran vişneli meyve suyunu çıkarıp dolaptan da bir bardak çıkardım. Ekşiyi çok seviyordum, meyve suyunu sevmesem de ekşi olunca içebiliyordum. Meyve suyumu alıp salona döndüğümde yeniden koltuğa kuruldum.
Az önceki haber bitmiş yeni bir haber vermişlerdi ki telefonuma gelen bildirim dikkatimi ekrandan almama sebep olmuştu. Telefonumu elime aldığımda ekranda gördüğüm bildirim içtiğim meyve suyunun boğazıma kaçmasına sebep olurken bildirimi yeniden okudum.
"Samiyen haber tweetinizi retweetledi."
***
Akşama bi bölüm daha gelir belki iki 👍🏻
Birkaç yorum atıp kitap hakkında düşüncelerinizi belirtirseniz aşırı sevinirim tesekkurlerrr
Bu arada yazdığım her kelimenin arkasındayım teşekkürler 🤍
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐀 𝐭𝐡𝐫𝐞𝐚𝐝 | Kerem Aktürkoğlu
FanfictionGalatasaraya ömrünü adamış Asel, sevdiği futbolcu Kerem Aktürkoğlunu savunmak için Twitter da bir thread serisi hazırlar. Bir sabah uyandığında tahmin etmediği bir şey olur. Thread yayılmıştır ve dm kutusunda onu bekleyen bir mesaj vardır.