Taehyung, Jeongguk'u kucağından indirmeden eve ilerledi. Camdan dışarıyı izliyordu. Arada gözleri küçüğe kayıyor sonrasında ise cama geri dönüyordu.
Vardıklarında Taehyung küçüğüne baktı. Nefesi düzene girmiş, uyuyakalmıştı. Kucağında indi arabadan. Parmağını dudağına götürerek herkese sessiz olmasını işaret etti. Yavaşça evine götürdü ve misafir odalarından birine girdi.
Bu odalar neredeyse hiç kullanılmadığından tertemizdi. Eşyalar hala yepyeniydi. Taehyung'un misafiri zaten olmazdı.
Yatağa uzandırdı küçüğünü ve nazikçe örttü üzerini. Kıyafetlerini değiştirmedi, bu yanlış anlaşılabilirdi. O yüzden kapıyı çekti ancak ufak bir aralık bıraktı. Kendi odasına geçerken de saçlarını karıştırdı. Adımları yavaştı, acelesi yoktu.
Güzel bir duş alıp çıktı. Kıyafetlerini giydi ve saçlarını kuruturken yatağa bıraktı kendini. Yorgun hissediyordu biraz ama onu uyutacak kadar değildi. Havluyu saçlarında gezdirirken diğer eline telefonunu aldı.
İçeriden gelen sesle durdu. Telefonu kenara koyup ayağa kalktı. Havluyu yatağına bıraktı ve odasından çıktı. Evi fazlasıyla güvenliydi, gezen bir düşmanı olamazdı. Evde ise tek ikisi vardı. Jeongguk'un uyandığını düşündü.
Doğru düşünmüştü. Jeongguk mutfağı ararken evde kaybolmuş gibiydi. Etrafı inceleyerek koridorda dolanıyordu. Taehyung onun masum ifadesine gülümsedi ancak toparladı yüz ifadesini.
"Bir şey mi arıyordun küçüğüm?"
Jeongguk bunu beklemediğinden korkmuş, yerinden sıçramıştı. Hemen kendini toparlamaya çalıştı ve büyüğüne baktı.
"Şey, mutfağı bulamadım da ben."
"Gel bakalım." Taehyung yanına ilerledi ve merdiven başında durdu. Elini öne uzattı ve Jeon'a geçmesini işaret etti. Çok centilmen bir hareketti ve Jeon gülümseyerek önden yürüdü. Bu hareket nedense yanaklarını kızartmıştı.
Taehyung mutfağa ilerlemişti. Küçüğüne döndü.
"Ne istiyorsun?"
"Su alabilir miyim?"
Taehyung onayladı ve oturttu Jeon'u. Bardak dolabına uzandı. Su doldururken konuştu.
"Aç mısın?"
"Yemek saati değil ki?"
Su bardağını önüne koyduktan sonra küçüğünün karşısına oturdu.
"Yemek saati olmak zorunda mı?"
"Şimdi aç olduğumu söylersem..." Çocuk duraksadı. Taehyung anlamıştı ama devam etmesini bekledi. "Yemek yiyebilir miyim?"
"Ne zaman istersen o zaman yiyebilirsin. Saati beklemek zorunda değilsin."
"Umm, o zaman... Zahmet olmayacaksa bir şeyler yiyebilir miyim?"
"Ne yemek istersin?"
"Şey aslında fark etmez. Sadece çok baharatlı bir şey olmasa olur mu? Karnımı ağrıtıyor da."
Gülümsedi büyük olan ve ayağa kalktı. En hızlı hazırlayacağı şekilde tost yaptı ve yanına birkaç şey daha ekledi. Kısa sürede sofra hazırdı. Tabağını önüne koyduğunda fark etti küçüğünün dolu gözlerini.
"Hey, iyi misin?" Taehyung ne yapacağını bilemedi. Hiç böyle bir durumla karşı karşıya kalmamıştı.
"Hmhm, iyiyim." Yaşları yanaklarına doğru süzülüyordu Jeongguk'un.
"Neden ağlıyorsun o zaman?" Çocuk cevap verememişti. Nerede hata yaptığını düşünüyordu. "Tost sevmez misin? Başka bir şey yapmamı ister misin?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
My Boy -TaeKook- ✓
FanfictionÜlkenin en tehlikeli mafya lideri Kim Taehyung, hapiste tanıştığı adam için oğlunu kaçırıp, kurtarmayı kabul eder. #ukekook -20 #semetae -29