Jimin salonun ortasında dönüp duruyor ve gergince dudaklarını çekiştiriyordu. Üzerinde öyle bir stres vardı ki nefes alamıyordu neredeyse. Saçlarını karıştırdı ve derin bir nefes aldı. "Sadece ufak bir itiraf Jimin bir şey olmayacak. Sakin olmalısın." Kendi kendine söylenirken camdan dışarı baktı.
"Neymiş o itiraf Park Jimin?" Aniden Taehyung'un sesini duymasıyla irkildi. Şok olmuş şekilde büyüğüne döndü. Gözleri kocaman açılmış, bedeni tamamen donmuştu.
"Evet?" Taehyung kollarını önünde birleştirmiş Jimin'den cevap bekliyordu.
"Şey..." Yalan bulmaya çalışıyordu ancak bulamıyordu. Karşısındaki adamın gözlerinin içine bakması onu zorluyordu. Beyni resmen durmuş, düşünemez hale gelmişti.
"Böyle bekleyecek miyiz yoksa konuşacak mısın?" Taehyung normale nispeten daha sert bir tavır takınmıştı. Dimdik çocuğun suratına bakıyor ve cevap bekliyordu.
"Özür dilerim, sadece..." Jimin derin bir nefes verdi ve gözlerini zemine indirdi. "Bay Min bugün sizinle tanışmak için geleceğini söyledi."
"Seni mi isteyecek?" Taehyung gerçekten sertti. Jimin bunun sebebini gayet iyi biliyordu ancak elinden gelen bir şey yoktu.
"Hazırlığımız yok ki?" İkisinin de gözü Jeon'a döndü. Öyle gergin bir ortamda ne ara geldiğini bile görmemişlerdi. Jeon'un sesi yumuşak çıkmıştı. Taehyung, Jeon'dan gözlerini çekip Jimin'e çevirdi.
"Hayır." Taehyung'un sesinin ciddiyetiyle Jimin kafasını yerden kaldırıp ona baktı. Bunu beklemiyordu, beklemiyorlardı.
"Ne?" Jimin fısıldarcasına konuştu ancak duyuldu sessiz odada.
"Tekrar etmemi mi istersin yoksa ilk seferde anlamadın mı? Hayır Jimin. Seni o herife vermeyeceğim."
Jeon, Taehyung'un koluna dokundu ve gözlerinin kendi üzerine dönmesini sağladı. "Böyle konuşma Taehyung. Hem seviyorlar birbirlerini, bir şans versen?"
"Ben Min ailesine, ailemden kimseyi vermem. O kadar."
"Biliyorum hyung ama elimden gelen bir şey yok ki? Kalbine nasıl engel olabilir bir insan?" Jimin masumca gözlerine baktı büyüğünün ancak Taehyung kararlı gözüküyordu. "İzninizle dışarıda hava almaya çıkacağım."
Jeon baş hareketiyle sarışını onayladı ve çıkmasını bekledi. Kapı kapandığında Taehyung'un karşısına geçti ve gözlerine baktı. "Neden böyle yapıyorsun?"
"Aşık olacak başkasını bulamamış mı?"
"Çok önyargılısın sevgilim. Yoongi gayet nazik birisi."
Taehyung, Jeon'a baktı. "Sen nereden biliyorsun?" Jeon resmen pot kırmıştı. Toparlamak için ağzını açtı ancak Taehyung çoktan anlamıştı. "Konuşmaya devam ettiklerini biliyordun değil mi?"
Jeon nefes verdi. "Evet."
Taehyung geri adımladı ve Jeon'un elini üzerinden çekti. "Arkamdan iş çevirdiğinizi sanıyorsunuz değil mi?" Jeon kalmıştı. "Ne?"
Taehyung gözlerini önce etrafta gezdirdi sonra ise Jeon'un gözleriyle buluşturdu. "Gittiğiniz yere hatta yediklerinizin içindeki malzemelere kadar haberin var Jungkook."
Jungkook demesiyle Taehyung'un sinirli olduğunu iyice iliklerine kadar hissetmişti. Jeon Jeongguk ismi olabilirdi ama Jungkook ise söylenimi daha rahat olduğundan tercih ettiği olurdu. Taehyung ise genelde ismini kullanmaz, sevgi sözcükleri kullanırdı. Şimdi ise ismiyle bile seslenmemişti. Kendince kullandığı ve genel olarak bilindiği ismiyle seslenmişti. Bu Jeon'a resmen uyarı niteliğindeydi.
"Anlamıyorum Taehyung." Jeon da geriliyordu ama alttan almaya çalışıyordu. "Min ailesine karşı bu kadar keskin ve sert olmanı anlayamıyorum. Jimin'i, beni karşına alacak kadar ne olmuş olabilir?"
Taehyung şaşırmıştı. "Karşıma almak mı?"
"Evet, bizi karşına alıyorsun. Ne var yani mutlu olmasında, aşık olmasında? Kalbini isteyerek mi kaptırmış? İnsan nasıl bilerek aşık olabilir?"
"O adamla mutlu olmayacak."
"Ya nereden biliyorsun ki?"
"Neden bana güvenmiyorsun ki?"
"Anlamıyorum çünkü. Ne olduğunu anlatmıyorsun."
"Jeon konuyu kapatalım mı?"
"Hayır Taehyung kapatmayacağız ve Yoongi bu akşam bize gelip tanışacak."
"Hayır dedim.".
"Tanışacağız Taehyung."
"Hayır."
"Ya neden neden?!" Jeon en son istemsizce bağırmıştı.
"İntikam uğruna kardeşimin olduğunu anaokulunu havaya uçuran adamın torununu evime almak istemiyorum çünkü!"
Jeon donakalmıştı, Taehyung ise ortamı terk etmişti. Evden çıkmış gitmişti.
Jeongguk, koltuğa oturdu. İçine bir şey oturmuştu sanki. Onu böylesine boğan şey Taehyung'un yaşadığı şey miydi yoksa kendisine bağırması mıydı bilmiyordu. Gerçi hala Taehyung'un kardeşi olduğuna inanamıyordu. Aylardır sevgililerdi ve bunu hiç duymamıştı. Hiç fotoğrafı yoktu kardeşinin. Ailecek çekindiği fotoğraflarda bile sadece 3 kişilerdi. Hiç bahsetmemişti Taehyung ama Jimin biliyordu. Bu da kafasını karıştırmıştı aslında. Jimin nereden biliyordu? Kendisinden saklarken başkalarını bunu biliyor muydu? Aslında Jimin yabancı değildi ancak yine de kendisine söylenmesini tercih ederdi.
Taehyung o gün akşama kadar gelmedi. Jeon ise Jimin'le konuşmuştu ancak Jimin'in de eve gelesi yoktu. Sadece arkadaşının hatrı için geliyordu.
Bir süre sonra Jimin'in arabası bahçeye girdi ve park etti. İçeri adımlarken arkasından gelen far ışıklarıyla omzunun üstünden arkasına baktı. Gözünü almıştı bu ışık ancak çok sürmeden araba park yerlerinden birine girdi. Arabanın plakasını gördüğü anda siktir çekti.
Min Yoongi oradaydı.
Arabadan inen bedene baktı sarı olan. Aşık olduğu adama bakarken içinde büyül bir savaş dönüyordu. Yoongi'ye gidelim demek olmazdı çünkü ona gelmemesi gerektiğini söylemeyi unutmuştu ve o çiçekle gelmişti.
Belki Taehyung gelmez diye düşünüyordu ancak telefonuna gelen bildirimle duraksadı. Akıllı saatinden gelen bildirime baktığında sıçtığını anladı.
Hyung: Kırdığım için üzgünüm küçük. Eve geldiğimde sakince konuşalım. 10 dakikaya evde olacağım.
Jimin işte şimdi kelimenin tam anlamıyla sıçmıştı.
......
Final yapmak istiyorum ama bu fice de bayılıyoorruuummm.
Sizce diğer bölüm nasıl olacak? Tahmin alalım mııı???
ŞİMDİ OKUDUĞUN
My Boy -TaeKook- ✓
FanfictionÜlkenin en tehlikeli mafya lideri Kim Taehyung, hapiste tanıştığı adam için oğlunu kaçırıp, kurtarmayı kabul eder. #ukekook -20 #semetae -29