1.4

860 61 15
                                    

Jimin işte şimdi kelimenin tam anlamıyla sıçmıştı.

Jeon kapıyı açtığında karşısında duranlarla kalakaldı. Jimin'in yüzündeki ifadeden onun planı olmadığının farkındaydı ancak bugün kıyametin kopacağını da tahmin edebiliyordu. Yoongi ise bu ikilinin yüzlerinden bir şey olduğunu fark etmişti ancak bu konuyu açmamaya karar verdi.

"Buyrun, içeri geçin." Kapıda dikilen çifte söylendi Jeon ve kapıyı sonuna kadar açıp içeri buyur etti. Önde Jimin, arkasında Yoongi ve en arkada Jeongguk olarak geniş salona geçtiler. Jeon ortamı yumuşatmak adına sohbet açmaya çalışıyor, nasıl olduğunu vs tekrar tekrar soruyordu.

Zaten sohbet çok uzayamadan kapı çaldı. Jimin'in gözleri Jeon'a dönmüştü hızla. "Ben bakarım." Jimin yerinden kalkıp hızla kapıya yöneldi. Resmen koşar adımlarla kapıya varıp açtı. Taehyung karşısında duruyor ve elinde Jimin'in en sevdiği olduğunu bildiği şeyi getirmişti: pamuk şeker.

Taehyung samimi bir gülümseme sundu Jimin'e ancak karşılık alamadı. Jimin gergindi ve bunu saklayamıyordu. İçeriden gelen gülme sesleriyle de Taehyung durumu çakmıştı. Elindeki pamuk şekerin çubuğunu sertçe sıkmış, kaşları çatılmıştı. Yan tarafında bulunan çöpe fırlattı şekeri.

Jimin, hyungunu sakinleştirmeliydi. Bunu biliyordu ancak nasıl yapacağını bilemiyordu. "Hyung gerçekten iptal edecektim ama erken gelmiş. Gerçekten bilmiyordum böyle olacağını."

Taehyung'un gözleri Jimin'e döndü. "Umarım.." Nefes verdi ve içeri adımlarken konuştu. "Umarım salon takımını kana bulamama sebep olmazsın."

Jimin Taehyung'u içeri geçene kadar izlemiş ve dedikleriyle derince yutkunmuştu. "Uzun bir akşam olacak." Jimin kendi kendine mırıldanarak içeri yürüdü. "Veya çok erken sonlanacak."

Taehyung içeri girdiğinde Yoongi ayağa kalkmış ve yüzündeki gülümsemeyle elini uzatmıştı. Taehyung önce yüzündeki gülümsemesine ardından uzattığı eline baktı. Elini tutup tutmamak arasında kalsa da tuttu ve sertçe tokalaşıp bıraktı. Yoongi'nin tam karşısına oturdu ve sert bakışlarını ona doğrultttu.

Yoongi adamın verdiği tepkiyi anlayabiliyordu. Elini acıtmasına karşı hiç tepki vermemişti. "Nasılsınız Bay Kim?" Yine de samimi bir sesle konuşuyordu Min Yoongi.

"Olmam gerektiği gibiyim. Siz?" Taehyung ciddi ses tonunu koruyordu.

"İyiyim, teşekkürler efendim." Yoongi, sabırlı ve aklına koyduğunu alacak biriydi.

"Ne içersiniz?" Jeon sevecen bir ses tonuyla sordu ancak Taehyung'tan kesin bir ses tonuyla cevap geldi.

"Kimse bir şey içmeyecek."

Yoongi nefes verdi ve Jeon'a dönerek gülümsedi. "Teşekkürler Bay Jeon, bir şey içmeyeceğim."

"Ne yüzle evime geliyorsun?" Taehyung sıkılmıştı bu durumdan.

Yoongi bu soruyu elbette ki bekliyordu ancak bu kadar çabuk olması şaşırtmıştı. En azından biraz tanımaya çalışmasını bekliyordu. "Anlayamadım?"

"Soyadı Min olan biri nasıl olur da evime gelmeye yüz bulabilir?" Taehyung sert sesiyle konuştu.

"Benim sizle olan bir münasebetim yok. Size karşı bir yanlış harekette de bulunmadım. Geçmişten bahsedersek yanlışı yapan kişi büyükbabamdır ve takdir edersiniz ki bir başkasının günahını onun nesline yüklemek hatalı bir davranış olur."

"Bir insanın ailesine bakarak büyütülme şeklini anlayabilirsin. Yaşadığın ailenin, çevrenin özelliklerini taşırsın. Min ailesinde yaşayan birinin güven vermeyeceğini düşünmem kadar normal ne olabilir? Sonuçta geçmişte yapılanlar ortada." Taehyung'un ilgisini çekmişti bu çocuk. Nefrettense merak sarmıştı içini. Yine de sevmemişti.

"Haklısınız, buna bir şey diyemem ancak her koyun kendi bacağından asılır. Min ailesinden gelen bir çok kişinin güvenilmez olması hepsinin güvensiz olduğunu göstermez. Gerçi bunu siz gayet iyi biliyorsunuzdur diye düşünüyorum. Anneniz güvenilmez biri miydi Bay Kim?"

Taehyung sinirlerine hakim olmakta zorlansa da sırıttı. "İstisnalar kaideyi bozmaz. Ayrıca kızının çocuğunu öldürebilecek kadar gözünü hırs bulamış bir aileye güvenmemi ve en değerlilerimden birini vermemi bekleme."

"Siz beni yanlış anlamışsınız." Yoongi gülümsedi. "Ben Jimin'i istemeye gelmedim. Sizinle tanışmaya geldim. Jimin'i istemek olsaydı niyetim buraya gelmezdim. Kendisi reşit bir birey ve kendi kararlarını kendi alabilir."

"Reşit olduğunu konusunda haklısınız ancak atladığınız bir nokta var." Taehyung öne doğru eğilip dirseklerini dizlerine koyarak konuştu. "Kan bağımız olmasına gerek yok aile olmamız için. Jimin benim üvey oğlumdur ve kafasına göre çekip gitmeyecek kadar da akıllıdır."

"Akılsız olduğunu söylemedim. Akıllı olduğu için kaçardı benimle. Sizinle ailemin arasında geçeni biliyor sonuç olarak ve sizin onu bana vermeyeceğinizi benden daha iyi biliyordu."

"Kendini çok zeki sanıyorsun ancak sanmakla yetiniyorsun." Taehyung kıkırdadı ve arkasına yaslandı. "Jimin seninle görüşmeyecek."

"Böylece sevenlerine arasına giriyorsunuz. Sizin her şeyiniz çok düzenliymiş gibi."

"Bak çocuk." Taehyung derin nefes verdi. "Bu koltuk takımımı çok seviyorum ve sırf senin yüzünden kana bulanmasını hiç mi hiç istemiyorum. Tanıştığımıza göre artık gidebilirsin. Jimin hakkındaki tavrımızı da gördüğüne göre işinin bittiğini düşünüyorum."

"Bakın Bay Kim. Tepkinizi anlayabiliyorum ancak fazla olduğunuzu düşünmekteyim. Sizin evinize gelmemin büyük cesaret olduğunun farkındasınız ve buraya gelerek bütün aileme sırtımı dönmüş bulunmaktayım. Belki siz durumun farkında değilsiniz ama ben durumun ciddiyetinin oldukça farkındayım. Buraya adım attığım anda Min ailesinden atılmış bulunmaktayım. Yani Jimin'i almadan bir yere gitmeyeceğim. Umarım anlatabilmişimdir."

Jimin'in gözleri şaşkınlıkla büyümüştü. Bu adam kendini öldürtmeye mi çalışıyordu? Taehyung'a karşı bu şekilde konuşmasıyla başka bir amacının olduğu da düşünülemezdi zaten.

Taehyung beklenenin aksine güldü. Hem de samimi bir şekilde güldü. "Seni ne kadar tanımadığımı düşünsen de tanıyorum ufaklık."

Yoongi de aynı şekilde samimi bir gülüş bıraktı ortaya. "Beni gerçekten öldüreceğini sandım hyung!"

Jimin ve Jeongguk olayı anlamamış şekilde gözleri Taehyung ile Yoongi'nin arasında gidip geliyordu. "Biri bize de açıklamak ister mi?" Jeon en sonunda sesini çıkardı.

Taehyung, sevgilisine dönerek konuştu. "Min ailesinin yıllardır arasında bir ajanımız vardı. Bu sayede bize yaptıkları, yapmaya çalıştıkları eziyeti sona erdirip boyun eğmelerini sağladık. Bu kişi de tabii ki karşımda oturan kişiydi."

Jimin gözlerini büyüterek Yoongi'ye döndü. Yıllardır Taehyung'un yanındaydı ancak bu bilgiyi daha yeni öğreniyordu.

"Bay Kim ile çok önceden tanışıyoruz. Kardeşinin vefat ettiği anaokulunu baştan yaptırırken tanışmıştık. Min ailesinin kan dökmeyi eğlence haline getirmesinden bir hayli şikayetçiydim ki karşıma çıkan kişinin yaptıkları beni etkilemişti. Ona verilen zararı durdurmak adına yardım teklif ettim ve kendisi de kabul etti. Yıllarca beraber çalışıyorduk. Yani uzun süredir tanışıyoruz."

"O zaman bizi niye gerdiniz saatlerdir?" Jimin şaşkınca konuştu.

Buna karşılık ise Taehyung güldü, Yoongi cevap verdi. "Eğlence."

"Eğlence mi?" Jeon sinirlenmişti. "Ulan resmen kan çıkacak diye elim ayağıma karıştı. Bu nasıl eğlence?!"

"İki psikopat birleşti... Geçmiş olsun Jeongguk." Jimin'in dediğiyle ikilinin bakışları ona döndü. "Demedim ben bir şey siz yanlış duydunuz. Şizofrensiniz siz aslında ben yokum burada."

"Jimin, konuşma yavrum. Konuştukça batıyorsun." Taehyung konuştuğunda Jimin fermuar çeker gibi yaptı ki bu hareketi herkesi güldürmüştü.

"E bir kahve içeriz artık." Jeon Jimin'e gönderme yaparcasına konuştu. Jimin ise mesajı alıp doğruca mutfağa koştu.

....

Diğer bölüm kesin final gençler.

Nasıl buldunuz??

Yeni ficime de göz atmayı unutmayıınnn!!

My Boy -TaeKook- ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin