Çok uzun sürmemişti eve varışları. Vardıkları gibi de Jeongguk hızla kapıyı açıp inmişti. Taehyung ne olduğunu anlayamasa da yavaşça indi arabadan. Gözleri Jeon'u ararken bir sorun olduğunu düşünüyordu.
Tamamen yanılıyordu. Jeongguk sadece kedi görmüş, ondan alelacele inmişti arabadan. Kucağında kedi yavrusuyla gördüğünde güldü bu görüntüye.
"Tae-shiii!"
Kucağındaki minik üç renge sahip olan kedi ile büyüğüne koştu. Kedi ne olduğunu anlayamamış gibi etrafa bakıyordu.
"Eve alalım mıııı?? Noluuur~"
Taehyung gülümsedi ve küçüğünün heyecanına baktı. Gözleri büzülen dudaklarına kaydı. Derince yutkundu. Nefes aldı ve gözlerini başka yöne çevirdi.
"Olmaz mı?~" Jeongguk durumdan habersiz olduğundan Taehyung nereye dönerse oraya geçiyor, sınırını zorluyordu bilmeden.
"Alalım Jeongguk."
"Kızdın mı?"
Taehyung, küçüğüne baktı ancak dudakları hala büzülü duruyordu. Kızdı sanmıştı ancak gerçek bundan çok uzaktı.
"Kızmadım küçüğüm."
"Ama Jeongguk dedin. Neden küçüğüm demedin de ismimle seslendin?"
Şirinliği kafayı yedirtiyordu büyük olana. Konuştukça tatlılaşan sesi ve kıpırdayan büzülü dudakları kesinlikle sabır sınatıyordu.
"Dudaklarını büzme."
"Ah, üzgünüm." Jeongguk'un yüzü düşmüştü. Neden öyle dediğini anlayamamıştı. Çirkin mi olmuştu, görmeyi sevmemiş miydi onu öyle? Jeongguk'un aklı bunlarla dolmuştu ki bir anda uçup gitti hepsi.
Taehyung, Jeongguk'u belinden tutarak kendine çekti ve yüzüne yaklaştı. Büyük olanın gözleri küçüğünün dudaklarındaydı. Belinden kendine çekerken nefesleri birbirinin yüzüne vuruyordu.
"Dudaklarını büzdüğünde inanılmaz güzel gözüküyorsun. Yiyip bitiresim geliyor güzel dudaklarını."
Jeongguk, olduğu yere yığılacakmış gibi hissediyordu. Beyni pelte halini almış gibiydi ve düşünemiyordu. Nefesi yüzüne vuruyordu ve bu hissiyat mükemmeldi.
"Şey, kedi..."
Taehyung sırıttı ve gözlerine çıkardı bakışlarını. "Haklısın, kedi. İçeri geçin, ben ona eşya ayarlatayım."
Taehyung yavaşça Jeon'dan uzaklaştı ve ikisine baktı. Kediyle Jeon içeri geçerken onları izledi. Bu sırada Jeon kalp krizi geçirmek üzereydi. Hızla odasına geçtiğinde bacakları onu daha fazla taşıyamadı. Kendini yere bıraktığında o anı düşündü. Çok güzeldi ancak kaçmıştı. Alnının ortasına avuç içiyle vurdu.
"Neden onu öpmedim ki? Hayalini kurduğum şeyi yapmaktan kaçtım, inanamıyorum gerçekten kendime ya!"
Yatağında yuvarlanırken mırıldanıyor, kendine kızıyordu. Şansını kaybetmişti ve kim bilir ne zaman eline geçerdi bir daha. Bir süre sonra halsiz kalmış, tavanı izliyordu.
"Küçüğüm?" Taehyung yavaşça kapıyı tıklattı.
Oturur pozisyona geçti hemen. "Gelsene."
Taehyung, kapıyı araladı ve içeri geçti. Elinde bir poşet vardı. Çok büyük değildi ancak pahalı bir markanındı. Jeongguk'a uzattı ancak o şaşkınca bakıyordu.
"Almayacak mısın?"
"Bu ne?"
"Hediye. Hadi aç, bak bakalım beğenecek misin?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
My Boy -TaeKook- ✓
FanfictionÜlkenin en tehlikeli mafya lideri Kim Taehyung, hapiste tanıştığı adam için oğlunu kaçırıp, kurtarmayı kabul eder. #ukekook -20 #semetae -29