1.0

1.4K 97 48
                                    

Jeongguk, son olanlardan sonra biraz bocalasa da iyileşmişti. Tamamen sağlıklıydı artık. Taehyung artık onu bir saniye yanından ayırmıyordu. Jeon ise bu durumdan şikayetçi değildi. Sürekli sevdiği adamın yanında, istediği her an kucağındaydı. Toplantılarında bile gerildiği her an sevdiğinin kollarının altına girebiliyordu. Taehyung ona ne isterse yapabileceğini söylemiş, yaptığında ise asla rahatsız olmamıştı. Jeon her kucağına geldiğinde beline elini sarıyor ve rahatlatmak adına ufak ufak okşuyordu. Bu sırada ise hiç karşı tarafa taviz vermeden sert ifadesini koruyordu. Güzel bebeğine karşı ise her zaman yumuşaktı.

Jeongguk, sabah erkenden kalkmış heyecanla ne giyeceğini seçmeye çalışıyordu. Bugün kuzeni gelecekti, onun için oldukça heyecanlıydı. Yurtdışında yaşayan kuzeni onu görmek için geliyordu. Çocukluk aşkıydı o, her zaman ona hayrandı. Sonradan ise görüşememeye başlamışlardı. Şimdi ise fazlaca heyecanlıydı.

Taehyung adım seslerine uyandı. Hareketliliğin artmasıyla gözlerini açtı. "Günaydın?"

Jeongguk hızla gözlerini ona çevirdi. Gülümseyerek konuştu. "Günaydın."

"Bu saate neden ayaktasın küçüğüm?" Taehyung meraklı gözlerle ona bakarken oturur pozisyona gelmişti. Genelde sadece şortla uyuduğundan üst vücudu gözler önündeydi ancak Jeongguk ona dikkat bile edememişti. Fazlasıyla heyecanlıydı çünkü.

"Neden mi?" Jeongguk bir an ona söylemeyi unuttuğunu hatırladı. "Ben sana söylemeyi unuttum! Fazla heyecanlıydım, tamamen aklımdan çıkmış. Bugün kuzenim beni görmeye gelecek. Bahsetmiştim ya yurt dışında yaşayan, Ju-seok vardı?"

"Çocukluk aşkın?" Taehyung fena halde bozulmuştu. Belli etmemeye çalışsa da nedense buna kırıldığını hissediyordu. Elinde olsa o adamı daha evine adım atmadan kovardı.

Kapının çalmasıyla Jeongguk heyecanla ayağa fırladı. "Üzerimi bile değiştiremedim! Geliyorum!"

Taehyung'a göz ucuyla bile bakmadan hızla aşağıya inmişti. Taehyung ise günün oldukça uzun olacağından emindi. Kendini tutmaya ve sakinleştirmeye çalışıyordu. 'Sorun yok Taehyung, çocuklukta kalmış. Hoşlanmıyor şimdi. O senin sevgilin, o piçi öldürmeden göndereceksin buradan. Sakinleş, bir şey yok.'

Taehyung tam sakinliğini korumaya çalışırken Jeon'un üzerindekileri hatırladı. Kan beynine sıçramışken üzerine bir eşofman ve tişört geçirip hızla aşağıya indi.

Neredeyse tam zamanında inmişti. Kuzeni ile tam sarılmak üzereyken durdururcasına yüksek sesle konuştu. "Hoşgeldin." Dikkatlerini dağıtıp sarılmalarını engellemişti.

'Pezevenk, hiç hoş gelmedin.' Taehyung'un içinden geçenler bunlardı.

Yanlarına doğru yürüdüğünde elini küçüğünün beline sardı ve kendine çekti. Jeon, kıskandığının farkına işte o zaman varmıştı. Büyüğünün yüz ifadelerine baktığında zoraki gülümsemeye çalıştığı ancak gergin olduğu belliydi. Durumu toparlamalı gibi hissetti.

"İçeri geçelim mi? Ayakta kaldık böyle."

Büyüğünün eline hafifçe dokunarak oturma odalarına geçmelerini sağladı. Taehyung küçüğünün yanına oturmak için adım atsa da Jeon, kuzeninin yanına oturması ile karşılarındaki tekli koltuğa attı kendini. Jeon'u süzerken giydiği şortun kısalığı gerilmesine sebep olmuştu.

Aslında kısa giymesine karışmaz, hatta kendiyle barışık olması hoşuna da giderdi. Fakat şimdi farklı bir durum vardı. Ju-seok denen adamın gözleri küçüğünün bacaklarına kayıp duruyordu.

Ayağa kalktı ve arkasında duran ince şallardan birini bacaklarını örtecek şekilde yerleştirdi. Jeon ona bakarken gülümseyerek konuştu. "Hava serin, üşüme."

Jeon gülümsedi. "Üşümedim sevgilim, hava gayet güzel. Üşürsem örterim." Kıskandığını anlamaması Taehyung'un sinirini bozmuştu.

Jeon yine kendi bildiğini okumuş, biraz üzerinde durdurduğu şalı kenara çekmişti. Taehyung ise ona mesaj attı.

Taehyung
Üzerini değiştir veya şalı ört.
Resmen iç çamaşırını görüyorum buradan.

Jeongguk
Abartma sevgilim.
İç çamaşırımın görünmesi imkansız, giymedim çünkü.

Taehyung
Şu adamın gözlerini oymadan, değiştirelim üstünü küçüğüm.
Şaşı olacak bacaklarına bakmaktan.

Jeongguk telefondan başını kaldırdığında sevgilisinin ateş saçan gözlerini gördüğünde gülümsedi. Kuzenine döndü. "Ben biraz üşüdüm sanırım, üzerimi değiştirsem iyi olacak. Hem ben yokken sizde tanışırsınız, hm? Hemen gelirim."

Jeon yanlarından ayrıldığında iki birbirine karşı gergin olan adam kalmıştı.

"Sevgili misiniz Bay?"

"Taehyung, Kim Taehyung. Ayrıca evet, sevgilim kendisi."

"Ahh, anladım. Korumacı birisiniz anladığım kadarıyla."

"Güvenmediğim ortama karşı sevgilimi korumamın normal olduğunu düşünüyorum. Adınız neydi bu arada?"
Taehyung, adını çok iyi biliyordu. Kim ezeli düşmanının adını bilmez ki?

"Ju-seok, Park Ju-seok. Gerçi tanışmıştık önceden sanki, hm?"

"Evet, tanışmıştık. Annemi öldürdüğünüzde, yakından tanışma fırsatımız olmuştu."

"Ahh, hatırladım evet. Annen, çok güzel kadındı, yazık oldu."

"Eşin de öyleydi."

İki ezelî düşman karşı karşıyaydı. Ayrıca Jeon'un bundan hiç haberi yoktu.

"Oğlum nerede Taehyung?"

"Senden çok uzakta."

"Hem eşimi hem oğlumu benden aldın. Ben ise anneni aldım. Şimdi ise çok sevgili Jeon'u alacağım senden. Ahh, merak etme onu öldürmeyeceğim. Zorla da götürmeyeceğim. Onun bana aşık olmasını sağlayacağım ve seni terk edişini izleyeceğim."

"O kadar kolay olacağını mı sanıyorsun? Kendine güvenin çokmuş ancak bizim aramızdaki aşk kadar olamayacak asla."

"Onunla flört ettiğimde göreceğiz."

"Onunla flört et, karşılık verirse senindir."

"Ona karşı güvenin çok olmalı."

"Aramızdakileri ölçebilecek derecede değilsin Ju-min."

"Ju-seok."

"Ahh, üzgün değilim. Yakında ölecek olan kişilerin adını aklımda tutmakla uğraşmıyorum."

Jeon odaya girdiğinde gerginliğin kokusunu almıştı resmen. Öyle gergin bir ortama girmişti ki resmen odanın havası midesini bulandıracak şekilde suratına vurmuştu.

Zor bir gün olacaktı.

....

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
My Boy -TaeKook- ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin