15. BÖLÜM

1.6K 284 25
                                    

Kalbim göğüs kafesimi zorlayacak gibi atarken soluksuz kaldım. Önce afallayarak bize doğru bakan öfkeli kahvelere ve sımsıkı sıktığı yumruklarına baktım ve sonra gözlerini takip ettim. Berk'in ellerine yani onun elini tutmama bakıyordu. Elim sanki ateşte yanmış gibi hızlıca çektim ve geri adım attım.

"Akın" dedim sakin bir ses tonuyla ama sesim bile titrerken nasıl kendimi doğru ifade edeceğimi bilemiyordum.

"Yanlış anladın" demeye yeltendim.

"Bana yalan söyledin" dedi üzerine basa basa.

"Anlatacaktım-" elini kaldırıp gözlerini yumdu. "Anlatsaydın dinlerdim!" dedi bağırarak.

"Sen ne zaman dinledin ki?" dedi Berk, beni şaşırtacak o cesaret adımı attı Akın'a hızlıca kolundan tutup kendime çektim. Olayların tekrar yaşanmasından endişe duyuyordum. Hele okuldayken eğer birbirlerine girerlerse bu sefer bir yalan da bulamazdım ve her şey duyulurdu.

"Berk, hayır hayır lütfen. Sen git ben, ben konuşacağım onunla."

"O elini çek ondan sarışınım" dedi Akın dişlerinin arasından, dediğini yaptım onu sakinleştirmek için ne lazımsa yapacaktım.

"Hayır, benim yanımda konuşun beni artık bunun dışında bırakmana izin vermeyeceğim Nazlı" dedi Berk. Ellerim sinirle saçlarıma gidip geldi.

"Berk kavga etmenizi istemiyorum niye anlamıyorsun?"

"Kavga eden falan yok Nazlı, o biletlerin asıl sahibi sendin."

"Bana kiminle istersen git diyen de sen!" Durdum bana bakan kahveler bir anda dağıldı ve Berk iplerinden salınmış gibi hafif sallanıp geriledi. Söylediklerimi anlamlandırmaya çalıştı ve dudaklarında acı bir tebessümle başını salladı.

"Doğru" dedi sessizce ve arkasına döndü. Ona doğru bir adım attım, yaptığım şeylerin bedelini onu inciterek ve üzerek yaşıyordum.

"Berk, hayır.." dedim adam bir şey beni engeller gibi kendisine çekti ve aniden Akın'ın kollarının arasına girdim.

"Şimdi konuşacağız" iki eliyle yüzümü sımsıkı kavrayıp gözlerini gözlerime işler gibi baktı bana. İncecik bir damlacık hafifçe sıyırdı yüzümü ve dudaklarıma doğru usulca aktı ve ağladığımı onun o gözyaşı damlacığını yakalayıp usulca parmak uçlarıyla sevince fark ettim.

"Ben.." diyebildim sadece. Dudaklarım oynadı ama sesim çıkmadı "Özür dilerim" çatık kaşları hafifçe dağılıp gözlerindeki o karartı çekilene kadar bunu sesli söylemeye kendimi zorladım ama bir şey oldu ve ona sımsıkı sarıldı.

"Çok aşığım sana öyle böyle değil, sana kızsam bağırsam da içim senle doluyken boşalmıyorken olmuyor Nazlı.." dedi kulağıma doğru. Gözlerimi sımsıkı yumup az evvel yaptığımı yanlışı düşünüyordum.

Yalanlar söylemiştim, Berk'i incitmiş, kalbini kırmıştım aramıza kocaman bir uçurum açmıştım. Bu çukurumlar içimde en derimde kırılmaya başlayan şeyleri yok etmeye başlamıştı. Meğer ben içimde ne yanlışlar saklıymışım ne yalanlar..

"Akın ben niye bu kadar kötüyüm" dedim sessiz bir çığlık eşliğinde. "Neden herkesi mutsuz ediyorum."

"Sen kimseyi mutsuz falan etmiyorsun" ara teneffüs zil sesi kendime getirdi ondan usulca sıyrılıp elimin tersiyle gözyaşlarımı sildim.

"Konuşacağız" dedi bana doğru. Daha neyi konuşabilirdik ki yaptığımın bir izahı yoktu, yanlışlar üst üste gelmiş ve bütün doğruları götürmüştü. Okul çıkışına kadar sessiz kaldım, Can bir iki sefer beni sıkıştırdı. Okul çıkışında Berk'in olmaması en çok Can'ın sorgulamasına neden oldu.

LİMONLU KEKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin