6.BÖLÜM:İKİ BİLİNMEYEN SES VE SÖZ

3.1K 119 96
                                    

Uzun bir aradan sonra ben geldim 🥳.

Sonunda bölümü bitirebildim.

Önce aklıma bir şey gelmedi sonra az diye yayınlamak istemedim. İşte o çoğalana kadar aradaki zaman da uzadı.

Ama bu kadar belirttiğim için diğer bölümlerin 3 katı bir bölüm yazdım. Umarım beğenirsiniz.🧡

Yorumları okumayı çok seviyorum o yüzden lütfen güzel yorumlarınızı eksik etmeyin.

İyi okumalar 🌸.
.....

Hayat beklenmedik yükseliş ve düşüşlerle dolu bir maceradır. Ve bu ani değişikliklere ayak uydurabilmek için savunmasız tarafımızı es geçmek zorundayız.

Bazen istemediğimiz şeyleri yapmak zorunda kalırız. Zorunda olduğun o şeyi yapmak istemedikçe de altında ezilmeye başlarız.

Ama bu zorunluluklar içinde yer kalmayana kadar birikip fışkırmaya başladığında anlarsın ne kadar dolduğunu, ezildiğini ve bunları gizlemek için kendini bitirdiğini.

Acı insanı bedenen yaşatıp ruhunu yavaş yavaş öldürür. Bazıları kendini acındırmamak için susar. İçi içini yer,çığlık ata ata haykırmak ister yaşadıklarını.Yapamaz.Çünkü yaşayabilmesi için alışmak zorundadır.

Kulakların çınlar, kalbin sıkışır ,
boğazına bir el yapışmış gibi nefes alman engellenir fakat yine de yaşamak için çabalamasın.

Gökyüzü ne kadar dünyadaki pislikleri, şerefsizleri,kötüleri gösteriyorsa gün batınca gelen karanlıkta o kadar üstlerini örterdi.

Benim meselem farklıydı. Ben katildim.
Ve bunun için ne ödeyeceğim bir bedel vardı ne de başka bir şey.

Ben sadece kukla gibi beynimdeki sesi dinleyip beni yönlendirmesine izin veriyordum.

Benim üstünü örttüğüm şey kirli meseleler değil kanayan yaralı bir ruhtu.Yaralarını sarıp iyileşmesine izin vermeden yeni yaralar açıyordum.

Hiç sol tarafımı dinlemedim çünkü çürümüş,kararmış ve lekelenmiş yerde o yaşıyordu. Onu öldürüyordum. Yıpratıp yok sayıyordum. O sanki bu hayata hiç gelmemiş gibi gizlemeye çalışıyordum.

Lakin şunu da çok iyi biliyorum onun oradan çıkışı benim bitişim olacaktı.Benim bitişim ise öldüğüm gün olacaktı.

Ve belki de öleceğim gün beklediğim kadar uzakta değildi.

Karşımdaki aynadan kendimi süzüp gayet iyi göründüğüm kanaatine vardım.

Altımda siyah yüksek bel pantolonum
üstümde ise takımı olan kalp şeklindeki bluzum vardı. Omuzlarımda da aynı şekilde üzerimdekilerin takımı olan ceketim vardı.

Son kez ayak parmaklarımdan başlayıp kendimi süzdüm. Ayakkabı dolabım aşağıda olduğu için makyaj masamın üstündeki beyaz çantamı alıp odamı terk ettim.

Sabah saat sekizde alarmın sesiyle uyanmıştım. Günlük rutinlerimi halledip bir şeyler atıştırmış hazırlanmak için tekrar yukarı çıkmıştım.

Merdivenlerden indikten sonra beklemeden çıkışa yöneldim. Çantamı bir elimde tutarken bir yandan da dolaptaki beyaz stilettolarımı çıkarıp ayağıma giydim.

Neden ayakkabı dolabımın çıkışta olduğunu soracaksınız cevap vermeyeceğim.

Çünkü beni artık tanıdığınız için neden burada olduğunu tahmin edebilirsiniz.

Kabanımı alıp almama konusunda gidip gelirken almamaya karar verdim.
Dışarısı diğer günlere göre bugün daha sıcaktı.

Evden çıkıp kapımı kilitledim. Arkamı döndüğümde bana doğru gelen takım elbiseli adamla sinirli bir nefes aldım. Yine başlıyorduk.

KARANLIĞIN BEYAZIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin