23.BÖLÜM: YANLIŞ TAŞ

524 56 45
                                    

Ben geldim 🥳🥳🥳🥳

Biraz uzadı bölümü yazmam. Çünkü başka bir kitap daha yazmaya giriştim hadi hayırlısı. 😄

Uzun bir bölüm olduğu için bol bol yorum bekliyorum ona göre 🔪

Neyse neyse uzatmadan siz bölüme geçin. Oy vermeyi de unutmayın lütfen. Küçük bir yıldızı parlatmak ⭐ çok zor olmamalı.

Medyadaki şarkıyı da bölümü okuyunca anlarsınız zaten.

Keyifli okumalar karanlığı aydınlatan yıldızlarım 🧡🌸💜
......

10 dakikadır öylece önümdeki boşluğa bakıyordum. Nedeni belliydi.O saçma sapan test,ayarlarımla oynamıştı.Ben birine aşık olmazdım. Aşkın ne olduğunu bile bilmiyorken üstelik.Yani benim için yanlış bir sonuca varmıştı.Gözlerimi verandanın kapısına değdirdim.Belki onun için de öyledir. O yüzden bu kadar sinirlenmişti.Sonuçta her test doğru olacak diye bir kaide yoktu.Bunu şu an umursamamalıydım. Zihnim zaten yeterince yorgundu.Düşündüklerim uyumama bile izin vermiyordu.

Derince oflayarak bileğimdeki siyah tokamla saçlarımı yukarıdan topuz yaptım. Bunalmıştım artık her şeyi,her anı,her kıvrımı düşünmekten sıkılmıştım.Son kez kapağı kapalı olan bilgisayara bakarak oturduğum yerden kalkıp ayağımda olan çoraplarımla birlikte mutfağa geçtim. Aslında bir bardak su için inmiştim aşağıya ama şu an bana iyi gelebilecek bir kahveydi. O yüzden dolaptan çıkardığım beyaz bir kupayı kahve makinesinin haznesine yerleştirdim.

Kendime kahve hazırlarken tekrar odama çıkmayı planlıyordum ama işim bittiğinde ayaklarım bana ihanet edip ilk önce salona sonra da veranda kapısına ilerledi. Kupayı tek elimle tutarken diğer boş olan elimle kulpu aşağıya indirip dışarı çıktım. Kapıyı açmamla sert rüzgar yüzüme vururken dudağımda küçük bir kıvrım belirdi.Bu hissiyatı seviyordum. Soğuk havayı seviyordum. Sahi soğuğu ne zaman bu kadar benimsemiş ve de sevmiştim ? Oysa bir zamanlar en nefret ettiğim şeylerden biriydi.

Mavilerim kapıyı açmamla beraber dışarıdaki kanepede bacakları iki yana açık,başı geride, açık gözleri ise gökyüzünde olan iri bedeni anında buldu. Ona olduğum yerde öylece bakıyorken aklıma gelen düşünceleri yok sayarak adımlarımı oturduğu geniş kanepeye yani yanındaki boş yere yönlendirdim. Yanına oturmam bile onun bakışlarını bana döndürememişti.

Bacaklarımı önüme çekerek iki elimle kupamı tutmaya başladım. Bardağın içindeki kahvenin buharı yükselirken bu görüntüyü izliyordum. Ona bakmak, onu incelemek istiyordum ama bir şey beni durduruyordu. Etrafta hiçbir ses yoktu. Sadece arada rüzgarın cızırtısı ya da aşağıda korumaların kendi aralarında geçen diyalogları duyuluyordu. Ne benden ne de Ayaz'dan bir ses çıkmıyordu.

Dudaklarıma yasladığım bardaktan bir yudum kahve aldım. Derin bir nefes alıp hem temiz havanın hem de yanımda oturan adamın eşsiz kokusunu içime çektim sonra. Aradan geçen 10-15 dakikanın sonunda artık dayanamamış mırıltılı gibi çıkan sesimle mavilerimi yüzüne çıkardım.

"Seni de mi uyku tutmadı ?"

Merak ediyordum, bu saatte neden uyanıktı ?
Üstelik erkenden odasına çekilmişti.Çok bekletmedi beni.

"Halletmem gereken işlerim vardı.
Erteleyemedim."

Sesi yorgun çıkmıştı ayrıca da fazla sakin.
Az önceki haline kıyasla.Verdiği cevapla o buraya bakmıyor olsa da yavaşça başımı salladım. Mavilerim sert çehresini inceledi. Normal yakışıklılıkta diyebileceğim biri değildi. Daha fazlasıydı.Yüzünü çevreleyen siyah kirli sakalları,normal bir boyutta olan biçimli burnu,belirgin ve sert görünen çene hatları, koyu kahve harelerini belirginleştiren uzun ve kıvrık kirpikleri,kalemle çizilmiş gibi duran biçimli kaşları ve son olarakta dolgun dudaklarıyla bir kadını kıskandıracak ve de etkileyecek kadar güzeldi.

KARANLIĞIN BEYAZIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin