16.BÖLÜM:PLANLI TESADÜFLER

812 76 55
                                    

Ben geldim 🥳🥳🥳🥳

Biliyorum biraz uzun bir ara oldu. Ama hem kendi sıkıntılarım hem de sınırın dolmaması yazma hevesimi biraz kırdı.

Çok büyük bir sınır koyduğumu da düşünmüyorum ama sınır geldiğinden beri oy sayıları düştü. Bölümleri 600/1000 arası kişi okuyor. Ama 80 oy verilemiyor. Gerçekten üzülüyorum.

Ama tabi bunlar yazmayacağım anlamına gelmiyor. Bölümleri yazdığım gibi paylaşmaya devam edeceğim. Elimden geldiğince erken 😁

Şimdi sizi bölümle baş başa bırakacağım.

Keyifli okumalar karanlığı aydınlatan yıldızlarım. Yorumlarınızı eksik etmeyin lütfen.🧡💜🥰🌸💜🧡

(Dağ öküzümüzü özlemişsinizdir 🖤)

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


(Dağ öküzümüzü özlemişsinizdir 🖤)

......

"Mamiş del aytıttttttt. "

Rüzgar'ın kaçıncı olduğunu bilmediğim kez tekrarladığı sitem dolu sesiyle birlikte elimdeki kocaman ve patlamış mısırla dolu kapla mutfaktan çıkarak salona doğru adımlarken bir yandan da Rüzgar'ı yanıtladım.

"Geldim bebeğim.Geldim. "

Benim sesim de hafif sitem içeriyordu.Çünkü kaç defadır o aynı şeyi söylüyor ben de aynı cevabı veriyordum.

Sabah hazırlanarak Rüzgar'ı kreşe bıraktıktan sonra büroya uğramıştım.Birkaç müvekklimle görüşmüş ardından bazı yarım kalan dosyaların üstünde çalışmıştım.

Ebrar, bir ara arayıp yola çıkmak üzere olduklarını ve akşam dokuz gibi de varmış olacaklarını söylemişti.

Onunla konuştuktan bir saat sonra falan Rüzgar'ın çıkış saatinin gelmesiyle yanıma çalışmam gereken birkaç evrak ve dosyayı alıp bürodan ayrılmıştım.

Ebrarlar geleceği için minik bebeğim gidecekti. Bu da demek oluyordu ki gece mesaileri beni bekliyordu.

Normalde Rüzgar benimleyken çok önemli bir konu olsa dahi yanından ayrılmazdım. Bütün odağım onda olurdu.

Fakat olmadığı zamanlarda bitkin düşene kadar kafamı yorar,kendime kendimce ödül verirdim. Çünkü bir o anda kafamdaki sesleri duymazlıktan gelir takmamaya çalışırdım.
Delirmemek için kendimce bulduğum bir yöntemdi.

Enkazları başka enkaz altında bırakarak yaşayabiliyordum. Çünkü o enkaz parçalarını görmekten ölesiye korkardım.Ölesiye dedim ama ben ölmekten de korkardım.

Kreşe vardığımda gözlerim birilerini aramış fakat bulamamıştı. Dağ öküzü ve sürüsünü görmemiştim. Aynı şekilde minik Elis'i de öyle.

Hayret demiştim söylecek bir şey bulamayınca kendi kendime.Gerçi görmediğim iyi olmuştu. Dün akşamki tavrını unutmuş değildim. Görmemek daha sağlıklıydı.

KARANLIĞIN BEYAZIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin