Bölüm 14;

412 42 105
                                    

Bu kurguya baslarken aklimdaki sahneleri bu bolumde gerceklestirdim gibi oldu owkdkw

Bundan sonrasi allahu te alaya emanet haydi bakalim

Oy atmayi ve yorum yapmayi unutmayin 🩷 (bu gidisle sinir koycam)

-

"Senin yüzünden!" diye bağırdı annen Armin'in yakasından tutarak "Kızım sana geliyordu, sana gelmek isterken oldu. Hepsi senin yüzünden!"

Armin ifadesizce bakıyordu. Acısını çıkarmasına izin veriyordu. O suçlu olmadığını biliyordu.

"Senin yüzünden." acılı feryadı hastane koridorunda yankılandı. Armin'in tepki vermemesi her şeyi daha da kötü yapıyordu.

Koridorda koşuşturan Eren, Connie, Mikasa, Jean ve Sasha hemen ikilinin arasına girdi. Eren anneni kenara çekip sakinleştirirken, Mikasa Armin'e sımsıkı sarılıyordu.

İşte o an Armin hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlamıştı.

Annesi onu terk etti, liseye geçerken babası terk etti... Her şey üst üste geliyordu.

Saatler sonra ameliyathaneden çıkan doktorla herkesin gözleri ona çevrildi. "Hastanın yakını kim?" diye sordu öncelikle.

Armin ileri atıldı. "Ben nişanlısıyım."

Annen göz devirdi. "Buyurun, annesiyim." diyerek öne geçti.

"Üzgünüm." diye girdi söze.

Ve verdiği haberle annenin ayrı, arkadaşlarının ayrı dünya başlarına yıkıldı. Aralarında en çok acı çeken kişi ise erkek arkadaşındı.

-

Haru'yla oturuyordun.

Artık seni kendi gözetimi altında odadan çıkarıyordu. Ev o kadar büyüktü ki kaçmaya kalksan kaybolurdun. Ama incelemeye değer gibi geliyordu. Etrafa bakmaktan zarar gelmezdi sonuçta.

Artık huylarına gitmeye karar vermiştin.

Önündeki yemeğe baktın. Yüzünü buruşturdun.

"Ne? Sevmedin mi?" Haru tepkine karşın söyledi. "İstersen başka bir şey yaptırabiliriz. Söyleyelim mi?"

"Yok, kalsın."

"Kalmasın, kalmasın. Eğer aç kalırsan Armin beni öldürür." dudaklarını yaladı ve şefi çağırdı. Eliyle gel işareti yaptı.

"C'è qualche altro cibo? Non gli piaceva questo. (Başka yemek var mı? Bunu sevmemiş.)"

"Sì. C'è la pasta. (Evet. Makarna var.)"

"Puoi portarlo?  (Getirir misin?)"

Giden şefi öylece izledin. Ne dedikleri hakkında hiçbir fikrin yoktu. Sadece "sì" ve "pasta" kelimelerini ayırt edebilmiştin.

"Makarna mı varmış?" dedin. Haru şaşkınlıkla gözlerini kırpıştırdı.

"İtalyanca biliyor musun?"

"No."

"Nasıl ya? Çatır çatır konuşuyorsun işte."

Bön bön baktın. "Sadece 'no' dedim. İngilizce değil mi o?"

'Heeee' der gibi bir hareket yaptı Haru. "İtalyanca 'hayır' demekte 'no'."

Sırıttın. "Bir kelime sayesinde italyan ilan ettin beni."

"Sen" dedi Haru aklını kurcalayan soruyu sormak için giriş yaptı "niye eskisi gibi değilsin? Kesin bir boklar yemeyi düşünüyorsun değil mi?"

"Yoruldum. Ayrıca böyle yaparak hiçbir yere varamıyorum." dedin net şekilde. "Artık saymayı bıraktım. Ne kadar süredir buradayım?"

✔︎𝐒𝐭𝐚𝐲𝐢𝐧𝐠 𝐔𝐩 ||𝐴𝑟𝑚𝑖𝑛 𝐴𝑟𝑙𝑒𝑟𝑡Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin