Oy atmayi ve yorum yapmayi unutmayin 🩷
-
"Salaklar sizi. Ne sende, ne de o sarı pipide bir gram beyin yok. Köpekler sizi." yemeğini yedikten sonra hepsine saydırmaya, küfretmeye devam ediyordun.
"Yemek yiyene kadar aşırı uysal, yedikten sonra aşırı hırçınsın." Haru tespit yapıyormuş gibi konuştu. "Herhangi bir baharat falan kızgınlık mı yapıyor acaba sende?" bir elinin işaret ve baş parmağını çenesine koydu, diğer elini ise dirseğinin altına koydu. Düşünür pozisyonuna geçmişti. Her zamanki gibi koca cüssesiyle ayakta, kapının yanında duruyordu.
"Sizinleyim ya, ondan bu hırçınlığım." dedin dişlerinin arasından.
"Lan" diye bir aydınlanma yaşadı "buldum bundan sonra sana plastik tabakla yemek getiricem. Böylece etrafta cam kırıkları olmayacak." Kendi fikrini destekledi. "Aynen. Aynen bunu yapıcam."
"KES SESİNİ BE İT!" çatalı kafasına fırlattın.
Fakat Haru çok hızlıydı. Yaptığın tüm saldırıları savuşturuyordu. Çıldırmak üzereydin. Ağrıyan şakaklarını ovuşturdun. Sen kendine zarar vereme diye çevrede sert ya da kesici bir şey bulundurmamaya özen gösteriyorlardı. Bu yüzden saldırmak için çok bir seçeneğin kalmıyordu.
"En iyisi çatal ve kaşığı da plastik getirmek. Kesici ve kırılabilir şeyler senden uzak durmalı. Tch. Amma masraflısın."
O konuşurken sen düşüncelerinle boğuşuyordun.
Koltuğu mu fırlatsam? Ama gücün yetmez.
Camdan atlasam? Yükseklikten o kadar çok korkuyorsun ki manzaraya bile hafifçe çekilerek bakıyorsun.
Onu dövsem? Senden baya uzun ve kaslı birini güçten düşmüş halinle istesende dövemezdin.
Kendi içinden sorduğun soruları kendince cevapladın. Tam bir hayalkırıklığıydı. Aşırı çaresiz ve bıkkın hissediyordun.
"Ne istiyorsunuz benden?" zemine kaydın. Yere oturdun. Burnunu çektin. "Para mı?"
"Sence Armin paraya ihtiyacı olan biri gibi mi duruyor?"
"O ZAMAN DERDİ NE?"
"İnan bilmiyorum." yalan. Aslında biliyordu ama bunu demek ona düşmezdi. Ne de olsa Armin bir an olsun seni dilinden düşürmedi. Tabii ilk başta seni onun kızı falan sanıyordu. Yaşını bilmiyordu, seni görmemişti. O zamanlar Armin sürekli senden 'benim tatlı kızım' diye bahsettiğinden seni onun gayrimeşru çocuğu falan sanıyordu.
Haru bu düşüncesini söylediğinde Armin felaket yükselmişti. Anlık bir gözüne o anlar gelince dikkati dağıldı.
Bu yüzden ayağa kalkıp yerde bulduğun kaşığı kafasına attığını görmedi.
"Ah" diye kafasını tuttu Haru. "Dur. Aslında acımadı." sonra ellerini arkasında bağlayarak eski duruşuna geri döndü.
"O canını acıtmadı ama bundan nefret ediyorsun değil mi?" yüzünde ukala sırıtışınla sordun. Sonra ellerini yumruk yapıp çığlığı bastın.
Yüzünü ekşiterek kulaklarını kapattı Haru. "Boğazında baya sağlam çıktı he"
"Ben sana başka sağlam şeyleri de göstericem." dedin kısık sesle. Haru'nun duyup duymaması umurunda değildi. Gücünü topladığın zamanda suratının ortasına yumruğu çakmak istiyordun. Kilo vermiştin. Normalde düzgün duran yanakların şu an aşırı sönük duruyordu mesela.
O kadar stresliydin ki, reglini erken olmuştun. Karnında felaket sancı vardı. Normalden daha sancılı geçiyordu. Ayrıca daha da sinirli hissediyordun.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
✔︎𝐒𝐭𝐚𝐲𝐢𝐧𝐠 𝐔𝐩 ||𝐴𝑟𝑚𝑖𝑛 𝐴𝑟𝑙𝑒𝑟𝑡
FanfictionY/n, eski bir tanıdık tarafından kaçırılır. •𝑌𝑎𝑛𝑑𝑒𝑟𝑒!𝐴𝑟𝑚𝑖𝑛 𝐴𝑟𝑙𝑒𝑟𝑡 •𝐿𝑒𝑣𝑖 𝐴𝑐𝑘𝑒𝑟𝑚𝑎𝑛 •𝐾𝑎𝑑𝚤𝑛 𝑜𝑘𝑢𝑦𝑢𝑐𝑢. •𝑀𝑜𝑑𝑒𝑟𝑛 𝑎𝑢. ⚠︎︎Kan, silah, şiddet, küfür, argo, kendine zarar verme, cinsel içerik.