Bölüm 8;

485 40 86
                                    

Duvara dayalıydın.

"Siktir" diye inlemekten kendini alıkoyamadın.

Aşağıdan Armin'in kıkırdamasını duydun. Elini saçlarına koyup daha çok çekiştirdin. Kafasının arkasına baskı uyguladın.

Şu anda dilini en derinlerde hissediyordun.

"Mmhh, bebeğim" daha çok inledin. "Çok iyi hissediyorum Armin. Daha çok yap."

"Elbette" diye bir ses geldi tekrar aşağıdan. Kafanı geriye atmaktan Armin'e bakamıyordun.

Yıldönümünüzdü. Layıkıyla kutluyordunuz. Armin'in dedesi evde olmadığı için fırsatı değerlendiriyordunuz. Birbirinizin ilki olduktan sonra her fırsatta sevişiyordunuz. Ergenlik döneminizin vermiş olduğu ayrı bir azgınlıkta varken, bulduğunuz fırsatları değerlendiriyordunuz.

Minik burnu senin klitorisine değiyordu. Kafasını hafifçe oynattı. Bu hareketiyle gözlerin kaymıştı. Kalçanı hafifçe -yapabildiğin kadar- kaldırarak daha fazla sürtünme elde etmeye çalıştın. Tüm ıslaklığını yutan Armin ise bu hareketlerine sadece kıkırdamakla yetiniyordu.

Sana bu denli zevk verdiği içinse göğsü gururla kabarıyordu.

Hassas tomurcuğa art arda dil darbeleri attı. Parmağıyla girişini dürttü. Sonra geri çekerek eski yerine, uyluğuna koydu. Karnının altında yoğun bir his birikmiş gibiydi. O his şu an sana hiç yardımcı olmuyordu.

Dilini çıkardı. Sıcak diline daha çok sürtündün. Hareket ettin, kalçanı ileri geri oynattın. Armin ise aşağıdan sürtünmeni izledi. Omzundan aşağı sarkan bacağını okşadı. Uyluğunu sıktı. Bir elini kaldırdı. Başını hafifçe çekerek kadınlığına tokat attı. Bu hareketiyle olduğun yerde sıçradın.

"Armin" dedin ağlamaklı bir sesle "yeter artık dayanamıyorum."

"Boşal o zaman aşkım" iç uyluğuna öpücük bıraktı. Vajinana doğru derin bir nefes verdi.

"Oynamayı kesersen yapıcam zaten!" diye haykırdın dişlerinin arasından. Sinirlenmeye başlıyordun.

"Napıyorum ki?" bunu demesiyle kafanı eğip ona baktın. Aşağıdan bakan mavilikleri şehvetle parlıyordu. Gözlerini masum masum kırpıştırdı. Ama masum olmadığını o da biliyordu. "Güzel bebeğimi rahatlatmaya çalışıyorum ama yine de memnun değil mi? Hm?"

"İçime gir." dedin tek nefeste. "Lütfen, ihtiyacım var."

"Peki" dedi gülümseyerek. "Prensesim ne isterse o"

O an seni yalvartmış olabilirdi. Ama sen bunun intikamını çok pis almıştın.

Tabii sen ne yaşadığın zevki, ne de aldığın intikamı hatırlıyordun.

-

"Bu da felaket sinirli çıktı he papatya çayı falan lazım." Armin masasında duran fotoğrafına bakarken konuştu.

"Özür dilerim ama değil papatya tarlası, papatya evrenini götüne soksan işlemez bu kıza."

"Sokma mokma falan aşk bahçem için ayıp oluyor yalnız Haru."

"Özür dilerim efendim."

Kol saatini kontrol etti Armin. "İstediğini söyle, çalışma saatinin dışındasın şu an."

"Oh be" diye nefes verdi Haru. "Gerilmiştim."

"Niye lan?"

"Ne biliyim ben. İstemsizce oluyor işte."

✔︎𝐒𝐭𝐚𝐲𝐢𝐧𝐠 𝐔𝐩 ||𝐴𝑟𝑚𝑖𝑛 𝐴𝑟𝑙𝑒𝑟𝑡Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin