EVREN ŞADOĞLU.
Zelal teyzenin odama girmesi ,le ona doğru döndüğümde bana bakıyordu.
"evren oğlum misafirler gelmek üzere botan ağam sana bakmamı söyledi hazırsen ?"dediğinde aynadaki halime bakıp zelal teyzeye döndüm.
"hazırım "dediğimde "eh de hayde sende in o vakit "dediğinde başımı salladım.
zelal teyze odadan çıktığında derin bir nefes aldım.
şaka bir yana nişanlanıyordum hem de tanımadığım bir adam ile ve bu adamın ünlü epey yaygındı.
biran kadıoğlu.
insanların onun hakkında söyledikleri beni ilgilendirmezdi veya kişiliği fakat onun öfke problemlerinin olduğunu duymuştum.
açıkçası şiddete ve öfkeye bağlı bir adam ile evlenmem ne kadar doğru olur bilmiyordum
daha önce kimseye zarar verdiğini görmemiş veya duymamıştım fakat içimde hafif bir korku olmadığı değildi.
sakin ol evren sen evren şadoğlusun.
kimseye kendini ezdirmeyecek ve güçlü duruşun ile asla pes etmeyen birisin.
odamdan çıktığımda avluya doğru yaklaştığımda zelal teyze kapıya doğru gidiyordu.
kapıyı açtığında önde mustafa kadıpğlu arkasında ise siyah takım elbise giymiş yaşı en az yirmi dokuz otuz görünen hafif sakalı ile tıraş olmuş heybetli vücudu ve auraı ile giren biran kadıoğlu ve bir kaç takım elbiseli adamlar vardı.
kahverengi irisleri benim elalarım ile kesiştiğinde gözlerindeki hiddet nefesimi kesti.
kaşları hafif çatığında babam mustafa ağa ile mecbur el sıkışıp yukarı merdivenlerden salona geçtiklerinde bende zelal teyzenin beni mutfağa çekiştirmesine izin veriyordum.
"oğul niye öyle duruyorsun orada gidip hoş gelmişsiniz deseydin "dediğinde gözlerimi bana bakan kadına çevirdim.
"ben...bilemediğim "dediğimde gülümsedi.
"neyse ben kahveleri yapayım sen o ara dersin "dedi ocağın başına geçerek kahveleri yapıp tepsiyi elime tutuşturduğunda mutfaktan çıkarak yukarı salona girdiğimde herkes bana bakıyordu.
biran kadıoğlu hariç herkes bana bakıyordu sıra ile önce mustafa ağaya hoş geldiniz diyerek kahveleri dağıtıktan sonra en son birana verdiğimde kahveyi aldığında gözlerini kaldırarak bana baktığında ona bu sefer ben bakmıyorum.
açıkçası bakmak ta istemiyordum kendini beğenmiş delinin tekiydi.
aslında bir deli olmayacak kadar düzgün davranışları ve hareketlere sahipti fakat insanın aklına şüphe tohumları düşüyor değildi.
babamın yanına geçip oturduğumda "adettendir Allahın emiri Peygamberin kavli ile oğlunuz evreni oğlum birana istiyoruz "dedi mustafa ağa.
babam bana son kez baktığında bakışlarında kararımdan vazgeçmek için bir duygu bekliyordu fakat ben onun zarar görmesine izin verecek kadar vefasız bir evlat değildim abimin aksine.
başımı salladığımda biran ve mustafa ağa bize bakıyordu.
"verdim gitti"diyen babamın sesi istemsizdi.
herkes ayağa kalkarak ortaya ben ve biran yan yana geldiğimizde zelal teyze elinde nişan yüzüklerin olduğu tepsi ile geldiğinde mustafa ağa önce benim parmağıma sonra da biranın parmağına yüzükleri takarak kırmızı kurdeleyi kesti.
"Allah hayırlara vesileler getirsin "dedi tanımadığım adamlar. önce mustafa ağanın sonrada babamın elini öptüğümde biranda aynısını yaptığını gördüm fakat babamın elini öpmek istemediğini bakışlarından görebiliyordum.
yan yana oturduğumuzda adamlar kendi aralarında konuşurken "biraz konuşalım "dedi ayağa kalkarak önde o odadan çıktığında bu tavırları kaşlarımın çatmasına sebep oldu.
arkasından ben çıktığımda bana avluda taş trabzanlara elini yaslamış mardinin manzarasına bakıyordu.
yanına gittiğimde bana döndü.
"benimle evlenmek istediğine emin misin bak bu işin geri dönüşü yok şimdi gidip yüzüğü atabilirsin "dediğinde kaşlarımı çattım.
"ne demeye çalışıyorsun sen "dediğimde kaşlarını çattı.
"hiç bir şey demek sana yazılan bu kadere razı geliyorsun "dediğinde onu dinliyordum. bir adım öne atarak bana yaklaştığında ona bakıyordum.
"ama şunu unutma benden sana ne eş olur ne de dayanak"dediğinde gözlerindeki öfke beni yok etmek istiyordu. ona zorla gel evlenelim demiyordum ki istesede o da nişanı bozabilirdi ben mecbur kaldığım için razıydım peki o koskoca adamdı onun ne gibi sebebi vardı ki.
"zaten öyle bir amacım da yok merak etme biran kadıoğlu kimsenin beni korumasına ihtiyacım yok kimsenin bana eşlik te yapmasına gerek yok neden biliyor musun "dediğimde gözlerine bakıyordum.
"çünkü bu hayatta hep tek başımaydım babam yanımdaydı ama ben yine tek başımaydım."dedim arkamı döndüğümde "seninle asla ve asla bir gönül bağım olmayacak biran kadıoğlu bundan şüphen olmasın "diye ekleyerek onu arkamda bırakarak içeri girdim.
*************************************************************
OFFF HAVALI HAVALI LAFINI SÖYLEYİP NASIL GİTTİ AMA EVRENE BAYILACAKSINIZ ÇÜNKÜ ONU BEN YAZDIM KJKJKJ YORUM YAPMAYI VE TAKİP ETMEYİ UNUTMAYIN.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BERDEL - BXB(TUTSAK AŞKLAR SERİSİ-2)
Ficção AdolescenteTAMAMLANDI. Abisin in aşiret kızını kaçırması ile Berdel olarak evlendirilen evren ve Biran ağa ın evlilikleri, içinde bulundukları durum nasıl bir Hal alacaktır. Evren kitap okumayı ve yazarlık kariyeri peşinde bir genç iken Biran öfke problemleri...