İnsan kaçtığı yerden çekilmesi hayatın ona oynadığı bir oyunu olsa gerek, dudaklarımın üstündeki dudaklar bana geçmişimin ve şuan ki durumun bir şakası olması gerekiyordu.
ya da bir rüya olması gerekiyor yaşadıklarımın yoksa gerçekliği canımı acıtacağını biliyordum.
ondan güç bela ayırıldığımda bana bakan gözlerde bana olan yoğun bir duygu görüyordum. belki de bu bir yanılgıydı.
ben mi kendimi çok kaptırıyordum bunu bilmiyordum ama canımı acıtan bu hisler beni paramparça edeceğini o kadar iyi biliyordum ki nefesim sıkıştı.
"evren "dediğinde arkamı dönerek odadan çıktığımda kalbim bir el tarafından sıkıştırılıyormuş gibiydi.
asansörlere doğru giderken kalbim ve mantığım savaş içindeydi.
kalbim hissetikleri ile yaşa derken mantığım bu acıya daha fazla dayanamasın yapma diyordu.
peki ben ne yapmalıydım. onun bana hissetikleri canımı acıtmıyordu geçmişimdeki duygularım canımı acıtıyordu.
sevmek bu kadar acı vereceğini bilseydin asla ona aşık olmazdım. kalbimi söker atardım ama onu sevmezdim.
şirketten çıkarak bir taksiye atlayarak babamın yanına konağın adresini verdiğimde camdan dışarı bakıyordum.
derin bir nefes alarak konağa beş dakika içerisinde geldiğimde taksiden inerek konağa girdiğimde kalbim hala sızlıyordu.
ah kurvas ben sana ne yaptım bana bu ızdırap duyguları bırakıp gittin.
bana gösterdiğin duygular bana mutluluk vermiyor acı veriyor keşke seni hiç sevmeseydim. belki bu kadar çok acı çekmezdim.
konaktan içeri girdiğimde beni karşılayan zelila teyze bana sarıldıktan sonra ayrılıp yüzümü bakıp " evren oğul senin suratın niye mahkeme duvarı gibi "dediğinde bir şeyler olduğunu anlamıştı fakat şuan bunu söyleyecek kadar kendimde olmadığım için "babam evde mi "dediğimde başını salladı.
"botan ağa biraz delendi "dediğinde ona anlamayarak baktığımda "abin yurt dışına çıkmışlar hem de bebekleri olmuş kız hamileymiş "dediğinde kaşlarımı yukarı kaldırarak üst katta çıktığında salona girdiğimde "beni rahat bırak dedim zel"beni gören babam kaşları düzelince "evren oğlum "dediğinde gidip ona sarıldım.
"baba "dediğimde sesimin tonundan bana bir şey olduğunu anlayarak bana bakıp "oğlum bir şey olmuş gel hele şöyle "geçip oturduğumuzda gözlerimi ellerime indirdi.
"baba canım acıyor "dediğinde yüzümü inceliyordu.
"eskiler hiç bırakmıyor değil "dediğinde başımı usulca salladım. elini bacağıma koyduğunda "bak evlat sen ne kadar direnirsen diren elbet aşacaksın aşmak zorundasın yavrum insan her şeye alışıyor "dediğinde ona baktım.
"acıya üzüntüye, ölüme her şeye "dediğinde ona baktım.
"peki alışmak istemiyorsam "dediğimde gülümsedi. elini omuzuma koyduğunda " bu mümkün değil oğlum insan bu "dediğinde gözümden bir damla yaş düşünce babam beni kendine çekip sarılınca dudaklarım titredi.
"kurvas "dediğimde gözlerime öylece bakarken elini yanağıma yaslayarak "sevgilim "dediğinde gülümsedim.
"bana ne getirdin "dediğimde arkasına sakladığı küçük kutuyu bana verdi. siyah küçük bir kutuydu.
kutuyu açtığımda içinde küçük bir küre vardı. yeşil bir su küresiydi. içinde en sevdiğim kitabın baş karakterleri olan küçük prens ve gül figürü vardı.
"bir gülün değeri ona gösterdiğin özenle ölçülür"dediğinde gülümseyerek sevgilimin o aşık olduğum gözlere baktım.
İLAHİ BAKIŞ AÇISINDAN...
Evren yorgunluktan odasında uyuya kaldığında babası botan ağa oğlunun bu kadar acı çekmesine dayanamıyordu.
belki bu zamana kadar evlatları ile ilgilenmemiş onları ihmal etmişti ama o iyi bir babaydı. evlatlarını sever onların kılığına bir şey gelirse dünyaları yakardı.
derin bir nefes alarak odadan çıkarak biranı aradığında "alo biran "dediğinde hattın diğer ucundaki biran arabaya biniyordu.
"botan ağa evren sizde mi "dediğinde botan ağa "evet bizde bende onun için aramıştım uyuyakaldı haber vereyim "dediğinde biran rahat bir nefes alarak "geliyorum "botan ağanın konuşmasına izin vermeden kapattığında botan ağa kaşlarını çattı.
on dakika sonra konağa giren biran botan ağa ile birlikte odaya kadar konuşurken "evreni üzme biran bugün canı bir şeye sıkılmıştı neden olduğunu biliyorum sende onun üstüne gitme "dediğinde biran durdu ve botan ağaya baktı.
"evrenin neden kötü olduğunu bana anlatır mısın botan ağa "dediğinde botan ağa karşısındaki genç adama bakıp derin bir nefes verdi.
"evrenin geçmişte bir sevgilisi vardı kurvas "dediğinde biran sakince dinliyordu.
"birbirlerini çok seviyorlardı. kurvas iyi biriydi oğlumu da çok seviyordu sonra bir gün evren konağa ağlayarak geldi.kurvas evreni terk etmişti, kaç aydır odasına kapandı hiç dışarı çıkmadı kendini herkesten uzaklaştırdı. demem o ki o günden sonra kimseyi sevmedi kimseye güvenmedi kurvas onun en güzel ama en acı yanıydı "dediğinde şimdi parçalar yerine oturmuştu. bu yüzden ondan kaçıyordu.
evren birana aşık olmaktan korkuyordu.
"merak etme botan ağa ben öyle bir karaktersiz değilim."dedi evrenin odasına girdiğinde yataktan yatan genç çocuğu kucağına alarak önce odadan sonra da konaktan çıkarak arabaya bindirdiğinde başını diğer tarafa çeviren genç oğlana baktı.
ne kadar da güzel ve masum duruyordu evren. sürücü koltuğuna geçerek arabayı çalıştırıp kendi konaklarına geldiklerinde arabadan inerek yan koltuğun kapısını açarak evreni kucağına aldığında "gitme "diye sayıklayan evrene baktığında genç çocuk birana sokulduğunda biran evrene bakıp önüne dönerek konaktan içeri girerek merdivenlerden yukarı çıkarak odalarına girdiklerinde evreni yatağa bıraktı. tam gidecekti ki bileğini tutan genç oğlana baktı.
"gitme "diye sayıklayan oğlana bakınca baş ucuna oturarak terleyen saçlarını alnından çekerek onu seyretmeye başldı.
..............................................................................................
BEN BUNLARIN TATLIĞINA ÖLÜRÜM HA KJKJKJK YORUM YAPIN LAN YAPMAYAN SİKTİR OLUP GİTSİN YETER DA EN AZ ON YORUM SATIR ARALARINA HADİ CANM.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BERDEL - BXB(TUTSAK AŞKLAR SERİSİ-2)
Fiksi RemajaTAMAMLANDI. Abisin in aşiret kızını kaçırması ile Berdel olarak evlendirilen evren ve Biran ağa ın evlilikleri, içinde bulundukları durum nasıl bir Hal alacaktır. Evren kitap okumayı ve yazarlık kariyeri peşinde bir genç iken Biran öfke problemleri...