GERÇEĞİN ACI YÜZÜ

3.7K 180 18
                                    


BİRAN KADIOĞLU BAKIŞ AÇISINDAN...

"Üzgünüm biran bey hastalığınız daha da kötüleşiyor tedaviye başlamanız gerekiyor "diyen doktor hanıma batığımda söyledikleri bilmediğim bir şey değildi. fakat bildiklerim neden bu kadar acıtmıştı.

başımı sallayarak ayağa kalktığımda"beni buraya anca ölümü getirebilirsiniz doktor hanım varsın olsun "dediğimde doktor hanım bana yapma dermiş gibi yapıyordu.

"salıcakla kalın"dedim odadan çıktığımda üstten gömleğimin düğmelerini açıp derin bir nefes aldım.

hastaydım. bana konulan teşhis psikoza bağlı beyin tümördü.(bunu kendim uydurdum )

hastane yatmam gerekiyordu fakat bunu her seferinde reddediyordum. çünkü yaşamak artık bana anlamsız geliyordu.

eskiden de pek farkı yoktu ya. bazen başımı alıp gitmek istiyorum buradan çok uzaklara beni kimsenin bulamayacağı bir yere.

sonra aklıma ailem geliyor. babam ve onun kudretli soyadı altında kaldığım şanı.

ben kadıoğlu olmayı seçmemiştim. daha küçük yaşlardan itibaren bu soyadının altında can veren bir ruhum vardı.

insanların geçmişi, bu topraklarda kalan medeniyet ve onun getirdiği töreler içimi an be an yok ediyordu.

'sen bir kadıoğlusun kendine gel 'diye bana küçük yaşlarda dayatılan bu soy benliğimi çürütmüştü.

zihnim geçmişin korkulu rüyalarında kabuslar ile uyanıyordu. 

ne beni kurtaracak bir annem vardı. ne de bana hayatımı geri verecek bir babam.

ben bu ailenin tek erkeğiyim. erkekte olmakta çok zor kadın olmakta, aslında en zoru insan olmaktı.

bir bedene sığırılan bu anlamsız kurallar bizler için vaad edildiğini zannedilen fakat bizi koca bir okyanusta boğmaktan eş değer bir anlamdan başka bir şey değildi.

hastaneden çıktığımda başımı yukarı kaldırdığımda gözlerimi kapattım."keşke beni de alsaydın anne "dedim kısık bir ses ile.

bu topraklar insanın hayatını çalıyordu. annemde onlardan biriydi. anne tarafımdan dayım olacak o namusuz düşman aşiretin kızını kaçırdığında düşman aşireti dayımı vurmaya gelmişti fakat o kurşun o şerefsizi değil anneme isabet etmişti.

o gün hatırlayınca boğazım düğüm düğüm oluyor. ben on iki yaşımda kimsesiz kaldım.

on üç yaşımda elime silah tutuşturuldum. on dört yaşımda o silahla nasıl kendimi savunacağımı öğrendim. 

benim çocukluğum gençliğim bu topraklara feda oldu.

derin bir nefes daha aldım,gözlerimi açıp arabaya bindim. 

konağa doğru arabayı sürdüğümde aklımdaki düşünceler beni köşeye sıkıştırmıştı.

bundan sonra ne olacağını bilmiyordum fakat sadece tek bir şey vardı aklımda.

evren.

bu toprakların acımasız kurallar yine bir kişinin hayatını mahvetmemişti.

ben ve evrenin hayatını mahvetmişti. tarih kendini tekrar ediyordu.

başta bu genç çocuğa karşı öfke duyuyordum. benimle evlenmek zorunda değildi fakat kolunu bağlayan sebep ikimizde bir kafese tutsak etmişti.

yirmi yedinci yaşımı da benden aldın baba.

artık bu umurumda değildi,  evren çok tuhaf biriydi. insanların ne düşündüğünü umursamayan fakat kendi içinde bir yarası olan biriydi.

bunu görüyordum. o gece onu öldürebilirdim nöbet geçirirken onu nefesiz bırakabilirdim fakat o bana yardım etti hemde bir defa değil iki defa.

uyandığım gecenin sabahında onun göğüsüme sokuluşu içimde tuhaf bir his uyandırmıştı. hiç bilmediğim ama güzel bir his.

fakat evren ona yaklaştığım veya konuşmak istediğim zamanlarda kaçıyordu ne gibi bir yarası vardı ki insanlardan kaçıyordu?

onunla konuşmak istiyordum ona gizlice baktığım her an tuhaf bir şey göğüsüme vuruyordu.

derin bir nefes alma ihtiyacı duydum. arabayı konağın önüne park ederek arabadan inerek konağa girdiğimde üst katta çıktım avluda gördüğüm manzara kanımın fokurdamasına sebep oldu.

evren ve karşısında takım elbiseli sarışın genç bir adam evrene gülümseyerek bakıyordu evren de ona gülüyordu.

kaşlarım çatıldığında yumruklarımı sıktım çenem kasıldı.

**********************************************************************

DİĞER BÖLÜMDE OLAY VAR MİLLET KOŞUN KOŞUN.

YORUM YAPMAYI UNUTMAYIN.




BERDEL - BXB(TUTSAK AŞKLAR SERİSİ-2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin