4| Heidsieck.
"...kırmızı şarap severim."
...
Halk pazar alanında telaşla koşuşturmaya, tezgahtarlar tezgahlarını düzenlemeye çalışırken kraliyet atları iyiden iyiye yaklaşmıştı.
Halk ani olan bu ziyaret karşısında pek şaşırmasa da kesinliklikle beklenmedikdi.
"Hey! Prens'in yanındaki Kral Min değil mi?"
"Sahiden de o."
"Lakin bu nasıl mümkün olabilir?"
"Ne yani onun yüzünü gördü mü?"
"Kral Park neden yanlarında yok?"
"Birbirlerini tanıyorlar mı?"
"Kesin büyük bir mesele var."
"Yaklaşıyorlar, susun. Herkes sussun!"
Kraliyet atları pazar alanına girdiğinde Kral Min, Jimin ve bir kaç tane şövalyeyle birlikte Taehyung ve Jungkook da atlarından indi.
Pazarın başında onları bekleyen bir tezgahtar hemen dizlerine kadar eğilerek onları selamladı. "Hoşgeldiniz Prens'im ve sizlerde Kral Min." ikisi de yaşlı adama başlarıyla ufak bir selam verdi. "Hoşbulduk." dedi Jimin nezaketen. Yaşlı adam duruşu düzelmişken yeniden araladı dudaklarını. "Merakımı mazur görün ancak bir sorun mu vardır Prens'im zira siz buralara pek uğramazsınız." Jimin gülümsemesi hala yüzündeyken devam etti. "Hayır hayır. Şükür ki bir sorun yok. Yalnızca Kral Min krallığımızı ziyarete geldi ve beraberinde halkımızı ziyaret etmek istedi." Adam yüzünü Kral Min'e çevirerek başını minnettar olduğunu belirtmek amacı ile eğdi. "Ahh! Ne büyük şeref. Minnettarız Kral'ım." Kral Min "O şeref bana aittir." dedi. Konuşmak istemiyor gibiydi. "O halde biz devam edelim." dedi Jimin Kral Min'e. Kral Min onu başıyla onaylarken yürümeye başladılar. Bu sırada yaşlı adam yanındaki küçük çocuğun kolunu dürttü. "Diğerlerine haber et evvela hiçbir sorun yoktur." Çocuk hızlı hızlı başını aşağı yukarı sallayıp koşmaya başladı.
Kral Min ve Jimin yan yana yürürken aynı zamanda da ikisinin de gözleri etrafı inceleyip duruyordu. Temkinli adımlarla yavaş yavaş ilerliyorlardı. Biraz gerilerinde Taehyung ve Jungkook, onların hemen arkasında ise bir kaç şövalye bulunuyordu.
Bu esnada pazar halkından çeşitli fısıltılar ve sesler duyuluyordu. Kral Min dikkat kesildi farkında olmadan ondan bahsediyorlardı. Onun gülüşünden, gözlerinden ve güzel çehresinden. Bakışlarını yanındaki bedene çevirdi. Haklılardı. O gerçekten güzeldi.
"Şuna bak." dedi bir tanesi. "O-o gerçekten çok güzel."
"Gülüşü içimi aydınlatıyor."
"Gözleri nasıl da parıl parıl parlıyor maskesine rağmen."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
•Papatya Bahçeleri• YoonMin
Fanfiction"Papatya kokulu çocuğun, elleri neden kan kokuyor?" "Saçlarımı okşadığınız zaman öğreneceksiniz majesteleri." - 28052023-13092023