11.BÖLÜM-BEBEK

148 11 0
                                    

Uyandığımda her yerim ağrıyordu. Bu sabah her sabah olduğu gibi enerji dolu uyanmamıştım. Ben cafenin üst katında yatmıştım. Kalktım ve aşşağıya indim. Hepimiz güzel bir kahvaltı yaptık (herzamanki kahvaltı).

Herzamanki gibi yine yola koyulacaktık. Hazırlandık ve yine amansızca yürümeye başladık. Sonra bir hastaneye denk geldik. Benim biraz boynum ağrıyordu. Bana ilaç bulmak için hastaneye girdik. Hastanenin bahçesine girdik. Hastanenin arkasına doğru bir bebek ağlaması sesi duydum. O tarafa yöneldim ama grup beni görmüyordu. Ben yerde ağlayan bir bebek gördüm
Kucağıma aldım. Sonra aylak sesleri duymaya başladım. Hemen koşar adımlarla grubu aramaya başladım. Ama bulamıyordum. Hastaneye girdim. En sonunda grubu buldum. Kalabalık bir aylak grubuyla uğraşıyorlardı. Babam beni gördü ve bağırdı.

BABAM= Kızımmmm!!!! Bu neee!!

BEN= (ağlayarak) baba öylece bıraksamıydımmm!!

BABAM= Gitt ve şu odada bizi bekle!!!!!!!!

Gittim ve odaya girdim. Bebek
Kucağımda uyumuştu. Öyle tatlıydı ki...
Birden kapı açıldı ve sinirli bir şekilde babam odaya şak diye girdi.
BABAM= sofia böyle bir şeyi nasıl yaparsın!! Başımızda o kadar çok dert varken.

BEN= Ne yapacaktımm haa!!! Bebeği öylece bırakacak mıydım!! Ne vicdansıssın.

BABAM= Bak kızım biz bu bebeğe bakamayız. Hem sen o bebeği nereden buldun ? Yaaa

LORİ= Tamam Sam sakin ol.

BABAM= offf
Deyip yere oturdu.

Lori yanıma geldi ve akan yaşlarımı sildi. Bebeği de yavaşça kucağımdan aldı.

LORİ= Ne kadar da tatlı!! Belki de bakabiliriz.

ERİC= Nasıl bakacağız!! Daha kendimize bakamıyoruz.

BEN= Nasıl bırakabilirdim haa sen öylece bırakabilir miydin bebeği haaaaaaaa!!!!!!!!!!(babama)

Deyip büyük bir hışımla odadan çıktım ağlıyordum.
Babam bana çok kızgındı. Ne yapacağımı bilmiyordum. Hastane bahçesine indim. Tek başımaydım. Arkamdan Carl seslendi.
CARL= Sofia!!!!!

BEN= (ağlayarak) Carl ben yanlış bir şey yapmadım. Bebek ölsemiydi!!

CARL= Sofia sen haklısın ama ona nasıl bakacağız!!!!

BEN= Napacağız şimdi?

CARL= Bakacağız artık geri de bırakamayız kiii!!!!!

Sonra yanımıza lori geldi. Yanımıza oturdu.
LORİ= benimde eskiden bir bebeğim vardı. Keşke yaşasaydı.

BEN= Ben de bebekleri çok severim.

CARL= Bu muhabbetten çok sıkıldım. Ben yukarı çıkıyorum.

BEN= tamam.

LORİ= zombiler gelmeye başladığında Bebeğimin kaybolmasından çok korktum ve bebeğimin yakasına pembe bir boncuk taktım. Ama bebeyimi yinede kaybettim. Belki bir gün bulurum.

Lori bu sözleri sarf ederken ağlıyordu. Ben de ağlıyordum. Duygusallaşmıştım. Biz böyle konuşurken carl çoktan yukarı çıkmıştı.
Ben de yukarı çıktım sonradan babam öyle sinirliydi ki...
Ben tüm yol babamın yüzüne bile bakmadım. Ormanlık bir alana geldik. Tabi benim ilaç yalan olmuştu. Zaten ağrım geçmişti gerek yoktu artık. Herkes kendi çadırını kurup yattı. Ben uyamayıp çadırımdan çıktım. Campın yakınlarında bir nehir vardı. Oraya doğru yürümeye başladım. Nehire eyildim ve yansımama baktım. O anda arkamdan bir aylak geliyordu. Hemen arkanı döndüm ve onu okumla vurdum. Burada fazla kalamazdım. Campa dönmek için arkamı döndüm ki...

THE WALKİNG DEADHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin