1.1K 86 64
                                    

Soobin ve Beomgyu koşarak Yeonjun'un evinden ayrıldıklarında ikisi de arada bir arkalarına bakıyordu ancak gelen geçen yoktu bu da ikisinin işine gelmişti. Bir süre sonra ikisi de yavaşlamış ve koşuşları yürüyüşe dönmüştü.

"Beom, şimdi biz özgür müyüz?"

Beomgyu attığı muhteşem kahkahası ile kafasını aşağı yukarı sallamış ve birbirlerine tekrardan sarılmışlardı.
Ayrıldıklarında ikisi de derin nefesler almıştı. Beomgyu böyle şeylere alışıktı belki ama Soobin için aynı şey söylenemezdi. Küçükken de böyleydi, Beomgyu, Soobin'den birkaç ay küçük olmasına rağmen sanki ondan yaşça büyük bir abiymiş gibi davranıyordu.
Birkaç yıl öncesine kadar sevgililerdi. Tabi bu Beom'un FBI'a çağrılmasına kadardı. İkisi de yılda sadece birkaç gün görüşebiliyorlardı. Bu yüzden de aralarındaki his de zamanla azalıyordu. En sonunda yine buluştukları bir gün ikisi de bu işin böyle yürümeyeceğini söylemiş ve ayrılmışlardı. Ancak bu ayrılık onların arasındaki arkadaşlık kelimesini bitirememişti. İkisi de söz vermişlerdi birbirlerine, bu bileklerindeki çizikler de bu sözün yazılı hali gibi birşeydi.

Soobin ve Beom sahilde yürürlerken Yeonjun'un Soobin'e nasıl takıntılı olduğunu vs. anlatıyorlardı. Beomgyu da Yeonjun'a ağzına gelen herşeyi söylüyordu. Hava gittikçe kararırken Beom cebinden telefonunu çıkarmış ve kendi şirketlerinden bir kişiyi çağırmıştı onları eve götürmek için. O esnada da ikisi de bir banka oturmuş konuşmalarına devam ediyorlardı. Aradan yaklaşık 10-15 dakika geçtikten sonra siyah bir araba gelmiş ve içerisinden biraz soluk yüzlü bir adam çıkmıştı.

Beom ve Soobin arabaya bindiklerinde o adam da arabayı kullanıyordu. Açıkcası Soobin'in gözünü pek tutmamıştı.

......

Bu aralar Soobin'in 6. Hissi fazla mı tutuyordu acaba?

Soobin yolda giderken elini ceplerine daldırdığında telefonunu bulamadığını fark etmişti.

"Beom, telefonum yok."
Beomgyu bir yola bir telefona bakarak içine düşen endişe ile onun da kaşları çatılmıştı. Sanırım kandırılmışlardı. Beomgyu hem çakısını hem de silahı orada bırakmanın verdiği pişmanlık ile Soobin'i biraz kenara kaydırmış ve adamın yüzünü görebilecek bir şekilde konuşmuştu.

"Benim evime buradan gidilmiyor, sağdan döneceksin!"

Adam hala arabayı sürerken bir anda telefonunu çıkarmış ve bir video göstermişti. "L-lütfen bunu izleyin ve bana kızmayın..."

Beomgyu sinirle telefonu aldığında videoyu başlattı. Videoda Yeonjun ve Taehyun vardı. Soobin de dikkatini videoya verince başlatmıştı videoyu.

"Tekrardan selam tatlışlar. Size gitmemenizi söylemiştim değil mi? Ama siz benim sözümü dinlemediniz! Bu yüzden size ufak bir sürpriz yaptık biz de değil mi Taehyun?"

Yeonjun elindeki bıçağı çevirirken ikisi de gülmüştü.

"Soobin hyung, telefonunu merak ettin mi hiç? Şimdi şöyle ki ; Yeonjun hyung senin şifreni girdi biz de konuştuklarınızdan 5 mesaj üste çıkıp Beom'un çalıştığı yerdeki bütün çalışanlarla iletişime geçtik ve içlerindeki köstebek arkadaşım ile bu çok kolay oldu. Hatta o arkadaş şu an sizi bize getiriyor. Yani..."

Taehyun, Yeonjun'a döndüğünde Yeonjun konuşmanın sıra kendisine geldiğini anlamıştı.

"Yani, ait olduğunuz yere geliyorsunuz şu an. Efendilerinizin yanına. Şu an Soobin'in ağladığını ve Beom'un da sinirden kendini sıktığını hissedebiliyorum. Bebeğim sakın ağlama sadece biraz canınız yanacak sonra eskisi gibi olacağız. Mutlu! Hatta çok mutlu olacağız! Şimdi siz bu videonun sonunu izlerken bizim evimizin yanına gelmiş olacaksınız. Birazdan görüşürüz bebeğim.."
Yeonjun ve Taehyun kameraya öpücük atarak kapattıklarında arabanın durduğunu hissetmişti ikisi de.

ᴜɴᴋɴᴏᴡɴ | ʏᴇᴏɴʙɪɴ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin