VIII.

55 9 18
                                    

medya; alec benjamin - mind is a prison.

-nowadays, history; November 12, 2000.-

''Uyu bebeğim, güzelce uyu.''

Sıçrayarak, uyanmıştım. Yine kabus görmüştüm.

Hızla yataktan kalkmış ve lavaboya doğru ilerlemiştim. Yüzümü yıkıyordum. Yüzümü yıkarken bir şey fark etmiştim.

Yara izi, yara da değil. Yara izi.

Nasıl olduğunu hiçbir şekilde hatırlamıyordum ki ilk defa görüyordum.

İşin görünen yanı bu. İçimde olup bitenler, belirgin izler bırakmadı. Gördüğüm bir şey vardı, beni tiksindirmişti.¹

Dediğim gibi, ben tiksindiren bir yara izi olmuştu. Sebebi yoktu aslında, sadece tiksindiriyordu.

Eskiden, yaralarımız ağır değildi.² Lâkin yaralarımız zamanla ağırlaştı hatta görünecek kıvama geldiler.

Tabiî beni tiksindiren şey de buydu.

Buna çok takılmış olduğumu fark etmiş hızla yüzümü havluyla kurulamıştım.

Hızla alt kata inip mutfağa geçmiştim, kahvaltı hazırlıyordum.

Kahvaltı hazırlama işi fazlasıyla olmayan vaktimi almıştı benden ama bununu bir sıkıntı olacağını düşünmüyordum.

Zaman fazlasıyla geçmişti boş işlerle, saat 11.46 olmuştu. Uzun zamandır uyanıktım ve gerçekten boş bir zaman harcadığımın farkına varmıştım. Bu yüzden bulaşıkları hızla makineye tıkayarak odaya geçmiştim.

Fazla önemli olmayan birkaç işim vardı fakat sonrasına bırakmak istemiyordum çünkü biriktirdikçe yapılacak iş artacak, kalabalıklaşacaktı. Ve ben kalabalığın kendisini de kalabalığı barındıran herhangi bir şeyi de sevmezdim.

Bilgisayarın başında duruyor gelen mailleri gözden geçiriyordum. Gözden geçirme işlemi bittiğinde yapmam gereken işlere geçmiştim. Lâkin bunlarla beraber istemsizce düşünüyordum.

Ve bu şekilde fark etmiştim ki herhangi bir şey güzel hissettirdiğinde içine sıçıyordum.³

Bunların hepsini tabiî ki düşüncelerime borçluydum. Durmadan düşünüyor, kendi kendime sorguluyor ve kendi kendime sorun yaratıyordum.

Bu anlattıklarım size basit geliyor olabilir lâkin basit değil.

Düşünmek, bataklık gibidir. Kolayca girersin ve batmaya başlarsın, seni içine çeker. Bu sebeple de içinden çıkması zordur.

Çıkmak için bir yol, bir çözüm bulmak gerekir.

Tabiî bu da denildiği kadar kolay değil.

Çözülemeyen düşünceler vardır bazen. Çözülemediği için durmadan beyninin içinde döner durur, kendini yormana sebep olur.

Sanırım diyebileceğim, şuanlık, buydu? Bilemiyorum, kafam aniden dolmuştu.

Masadan da kalkmış, balkona ilerlemiştim.

Oturacaktım sadece.

Ne bala yazacaktım ne de sigara içecektim.

Demiş miydim? Sanırım iyileşiyorum.

~

¹ = Jean Paul Sartre - Bulantı.

² = Teoman - İki yabancı. (ft. Şebnem Ferah.)

³ = Rosé - Hard to love.

꧁꧂

ciao, millet. n'abersiniz?

uzun zamandır bölüm atmıyordum ve bir haftadır da bu bölümü yazmaya çalışıyorum, ilerletemiyorum. hatalarım varsa affoluna.

kendinize iyi bakın, sağlıcakla kalın, arrivederci.

nastro degli omicidi in california, taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin