bir

2.2K 137 167
                                    

soğuk zeminde ellerim ve ayaklarım bağlı bir şekilde yatıyordum, en son  işim için birisi ile görüşmeye gittiğimde zorla beni almaya çalıştıklarını o sırada beni kurtarmaya çalışan babamı da ölesiye dövdüklerini hatırlıyordum şimdi ise anlam veremediğim şekilde gözlerimi burada açmıştım.

odaya birilerinin girmesi ile karanlığa alışmış gözlerimi kırpıştırarak açtım.

"misafiriniz uyandı bay lee" dedi odaya giren adamlardan biri, telefondan aldığı emir ile telefonu kapatıp bana doğru yaklaştı.

"bay lee gelinceye kadar sizinle ilgilenmemizi söyledi" dedi adam ilk önce kollarımı sonrada ayak bileklerimdeki ipi çözdü belimi kavrayıp beni kucağına almaya çalıştığıma hoşnut olmadığı belirtmek için ses çıkardım.

"ohh kusuruma bakmayı kaç saattir yatıyorsunuz canınız daha yanmasın diye kucağıma alıcaktım"

"ben yürürüm" dedim sesim titremişti umarım korktuğum belli olmamıştı.

odadan çıktığımızda arkamdan gelen adam ile başka bir odaya geçmiştik.

"bu kıyafetleri giyin efendim bay lee'nin emri"

"bay lee.." dedim mırıldanarak

"birazdan burada olacak ben onun korumasıyım ismim soobin"

"b-ben hyunjin babam nerede biliyor musun"

"buna ben cevap veremem efendim üzgünüm siz verilen kıyafetleri giyin yandaki lavaboda işlerinizi halledin kapının önünde bekliyor olacağım" dedi kapıdan çıkarak kafamı sallayarak onayladım

lavaboya girip aynadan baktım gözlerim çok şişmişti hemen elimi yüzümü yıkadım lavabodan çıkıp yatağın üstünde duran kıyafetlere yöneldim kendiminkileri çıkarıp onları giydim kapıya doğru çıkıp yavaşça açtım.

"acıkmışsınızdır efendim" dedi masayı eli ile göstererek

"kahvaltınızı güzel bir şekilde yapmanızı rica ediyorum" dedi soobin, neden beni önce zorla kaçırıp şimdide iyi davranıyorlardı

"ben kah-kahvaltı yapmak istemiyorum b-babam nerede, neden b-buradayım" dedim korku içinde

soobin derin bir nefes aldı daha sonra yüzüne bana çevirip gülümseyerek konuşmaya başladı.

"bay lee burada olunca her şeyi size güzelce açıklayacak, ben şimdi sadece bana emredileni uygulamaya çalışıyorum zorluk çıkarmazsanız mutlu olurum" dedi söyledikleri beni dahada korkutmuştu eğer dediklerini yapmasam bana kötü bir şeyler yaparmıydı acaba

"b-ben iştahım yok" dedim başımı öne eğerek kendimi olabildiğince gizlemeye çalışıyordum.

"elinizden geldiği kadar yiyin sonrasında dinlenmeniz için sizi odanıza götüreceğim" dedi elini omzuma koyduğumda ürpererek geri çekildim tekrardan sıkıntılı bir şekilde nefes verdiğini hissedince daha fazla sıkıntı vermemek için masaya oturdum.

önüme koyulan hiç bir şeyi yemek istemiyordum, pek kahvaltı yapan bir insan değildim günümü bir öğün ve sigara ile geçirirdim.

zorlada olsa bir kaç parça yedikten sonra yukarıdaki odaya geri çıkarıldım ve yatağa yattım, kahve içmediğim için uykum çok vardı kafamı yastığa bıraktığım an uykuya dalmıştım.

bir kaç saatin ardından uyanmıştım odadaki saate baktığımda saat üç buçuğu geçiyordu ne yapacağımı bilmediğim için yatakta dizlerimi kendime çekip oturmaya başladım.

odama soobin'in girmesi ile uyuma takliti yapmaya başladım.

"hala uyuyor tanrım" dedi elini ensesine atarak

"bay lee birazdan burada olur umarım uyuyor diye bana kızmaz" dedi ve odadan çıktı kapıyı açık bir şekilde bırakarak.

uyuma takliti yaparken uyuya kalmıştım uyandığımda yanımda hissettiğim beden ile hızla yataktan kalkıp kapıya doğru kaçtım.

"ah uyandın sonunda" dedi yatakta oturur pozisyona gelerek

"s-sen kimsin" dedim yanıma böyle rahatça nasıl yatabilirdi.

"ben felix, lee felix seni buraya getirten benim"

"ba-babam nerede" diye sordum

"öncelikle benden kaçma ve yanıma gel" dedi ayağa kalkıp koltuğa oturarak.

dediğini ikiletmedim ama koltuğada oturmamıştım sanırım bundan hoşnut olmamıştıki kolumdan tutup beni kendine çekti.

bu hareketi beni ölesiye korkutuyordu gözlerim dolmuş bir şekilde yüzüne bakamıyordum.

"o lanet olası ihtiyar seni bu hala getirmiş" dedi sinirli bir şekilde. babamdan bahsediyordu.

"babam nerede" dedim onun kucağında rahatsız bir şekilde otururken.

"rahat ol hyun baban nerede ne yapıyor hepsini öğreneceksin" dedi ellerini belime götürürken.

"sen nasılsın kendini nasıl hissediyorsun güzel baktılar mı sana"

"eve ne zaman gideceğim" dedim sorusunu görmezden gelirken bana yapılan güzel hiç bir şeyi haketmiyordum.

"o kahrolası eve ve babana geri dönmek istiyor musun hyunjin, tanrı aşkına" dedi bir elini yüzüne götürerek

"a-ama o ben-benim babam" dedim ağlamaya başlamıştım. elini boynuma götürüp onun omzuna yatırdı. artık omzunda ağlıyordum.

"sakin ol her şey geçicek eskisi gibi mutlu olucağız" dedi bir süre daha ağladıktan sonra benide kucağına alıp lavaboya gitmişti dokunuşları rahatsız ediyordu.

"babam nerede" dedim sanki bunu önceden konuşmamışız gibi.

"hyun senle bunu konuştuk hadi elini yüzünü yıka kendine gel" dedi

"peki ben neden buradayım anlatıcak mısın" diye sordum şansımı deniyordum.

"evet, elini yüzünü yıka kendine gel beni odanda bekle gelince seninle konuşucağız, hem seninle konuşmak istediğim tonlarca şey var" dedi yanağıma bıraktığı öpücükle kendimi geri çeksemde kurtulamamıştım.

lavabodaki aynadan kendime bakarken içimden geçirdiğim şey ne babam ne de burada olmamdı.

berbat görünüyordum.

denileni yaptım ve yatağa oturup felix'i beklemeye başlamıştım, dakikalar saniyeler geçmiyordu felix'te gelmek bilmiyordu.

odanın kapısını açıp kafamı dışarı uzatıp bakmıştım, kimseyi görememiştim yinede sıkıntı çıkarmamak için odada oturmaya devam etmiştim.

saatler geçmişti saat on ikiyi gösteriyordu bana o kadar konuşmak istediğini söyledikten sonra beni ekmesi sinirimi bozmuştu dizlerimi kendime çekip sessizce ağlamaya başlamıştım.

yatağa kendimi bırakıp bugün o kadar uyumama rağmen çok yorgun olduğum için uyumak için gözlerimi yumdum gözlerimi kapattığım anda kapının açılması ile hızla yattığım yerden kalktım.

soobin elinde bir tepsi ile gelmişti saat geç olmasına rağmen yemek getirmişti.neden böyle bir muamele görüyordum

odada ilerleyip komidine tepsiyi bıraktı.

"bunları yemeniz gerek küçük bey" dedi tepsiyi işaret ederek.

"fe-felix gelmeyecek mi" diye sordum ismini çekinerek söylemiştim.

"bay lee geç gelicek efendim size yemek vermemizi ve uyumanızı iletti yarın sabah konuşuruz dememide söyledi" dedi kapıya doğru ilerlerken.

"tamam, teşekkür ederim" dedim başımı öne eğerek

"afiyet olsun ve iyi geceler efendim" dedi ve odadan çıktı.

kafam çalışmıyordu düşünücek halde değildim yanımda duran tepsiyi kucağıma alıp güzelce yedikten sonra başımı tekrardan yastığa koyup uyumaya çalıştım.

hayatımda  daha neler değişicekti merak ediyordum.

hikayeyi belki otuz kez düzenledim ama bu son hali..

yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın🤍🤍

my side, hyunlix ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin