on

387 60 20
                                    



sabah uyandığımda aşağıdan gelen sesler ile minho ve jisung'un eve döndüğünü anladım.

üstümü değiştirip aşağı indiğimde mutfağa geçip kendime kahve hazırlarken kapının çalması ile mutfaktan ayrıldım.

minji benden önce davranıp kapıyı açmıştı

"felix oppa geldi!!" demesiyle durakladım.

İçeri girip minji'yi kucağına almıştı.

"günaydın, yeni mi uyandın?" diye sordu beni görünce.

"ahh, evet daha yeni uyandım kahve yapıyordum sen de ister misin?" diye sordum

"zahmet olmazsa."

"ne zahmeti, bebeğim sanada süt ısıtayım mı" diye minji'ye de sordum

"hayır oppa ben babamla kahvaltı yaptım" dedi felix'in kucağından inerken.

"tamamdır, ben mutfaktayım o zaman" dedim ve salondan çıkıp mutfağa geçip kahveleri yapmaya başladım.

"felix gelmiş" dedi minho kucağındaki küçük bebek ile.

"evet banada sürpriz oldu. ama iyi oldu geldiği" dedim kahveler ile ilgilenirken.

"hyunjin.." dedi minho yanıma yaklaşarak elimi tuttu.

"emin misin onunla olmak istediğine" diye sordu

"evet hyung, hiç olmadığım kadar eminim" dedim kendime güvenerek.kendime olan güvenim onu az da olsa rahatlatıyordu çünkü.

"bu kadar rahat ve güzel yaşarken sıkıntın yokken bir anda sana bir şey olmasını istemiyorum" dedi elimi sıkarak.

"eski haline dönmen inan beni çok üzer" diye ekledi.

"hyung~ merak etme felix ile olduğum sürece dahada iyi ve mutlu olacağım" dedim

"pek güvenmiyorum ama neyse şimdilik o güzel yüzünün hatırına seni rahat bırakıyorum"

"ya ya hyung~" dedim hazır olan kahveleri elime alıp salona geçtim.

"teşekkürler" dedi elimdeki fincanını alırken

"bu akşama planın var mı?" diye sordum

"hmm, chan ile buluşucaktım onun dışında bir şey yok ama" dedi

"neden sordun hyun"

"beraber vakit geçirmek için sormuştum ama önemli değil" dedim

"istersen sende bize katıl hem keratayla tanışmış olursun o da çok merak ediyordu seni"

"o beni tanıyor mu?" diye sordum

"tabii tanıyor bayada merak ediyor." dedi elini anlına koyarak

"o zaman akşama işim çıkmazsa seninleyim"

"hmmh kulağa ne kadar hoş geliyor" dedi yanıma oturarak.

"evet hoş" dedim

"saat biri geçiyor ve benim ikide toplantım var" dedi elini benim elime koyarak

"yani.. gitmen gerekiyor" dedim sessizce

"maalesef gitmem gerekiyor güzelim" dedi

"o zaman bana müsaade" dedi ayağa kalkarken

"gitmeden veda öpücüğümüde bırakayım" dedi ve yanağıma uzun süreli bir öpücük kondurdu.

karşılık verdikten sonra ayağa kalktığımda bizi gören minho:

"sen kalkma ben yolcu ederim sevgilini" dedi.

"hyung!!" dedim sitem edermişcesine.

felix'e son kez gülümseyip odama çıktım. atölyeme girip heykelim işe uğraşmaya devam ettim.

birkaç aya sergi yapacaktım her şeyin halledilmesi için çok az bir sürem vardı bunun için yardımcı olarak jeongin'i aradım

"jeo bugün bana yardımcı olmak için atölyeye gelir misin" diye sordum karşıdakine

"olur, ne zaman geleyim?"

" ben şu an müsaitim istersen gelebilirsin"

"tamamdır ben de müsaitim geliyorum o zaman" dedi ve telefonu kapattım.

yarım saatin ardından jeongin'in gelmesi ile masamın başından kalktım.

"hoş geldin, hemen işe koyulalım mı?" diye sordum

"tabii ne yapacağız"

"heykelle başlayalım sonrada yağlı boyalardan devam ederiz" dedim

"çok güzel olmuş heykelin"

"ahh, teşekkür ederim" dedim utanarak

"üniversite yıllarında ben yapmam etmem diyordun ne oldu şimdide yaptın"

"baktığımda sevdiğim birini bana hatırlatacak bir şeye ihtiyacım vardı. Resim yetersizdi, en mantıklı sonuç bu oldu"

"hmm, kim bu şanslı kişi" diye sordu

"umarım ilerde öğrenirsin" dedim

"neden şimdi söylemiyorsun"

"tam kesin bir şey olsun söylerim"

"hmm anladım, başlayalım mı?"

"başlayalım bakalım"

yoğun bir şekilde başladığımız iş saatlerdir devam ediyordu birkaç kez  gün mola vermiş olsak da işlerimiz bitmemişti.

"ben masada devam edeceğim jeongin" deyip masaya geçtim birazcık dinlenmek için kafamı masaya koyduğumda korktuğum başıma gelmiş uyuyakalmıştım.

jeongin tüm işi kendine bırakmış beni uyandırmamıştı.

kafamı kaldırdığımda hava çoktan kararmıştı

"jeongin saat kaç" dedim masadan hızla kalkarken

"11'e geliyor"

" şaka yapıyorsun telefonum nerede" dedim atölyeden çıkıp kendi odama gidip telefonumu aldım

4 cevapsız arama

felix'in evine gidecektim ama resmen onu ekmiştim.

hemen hızlı onu geri aradım. ama telefonu açmamıştı. birkaç kez daha şansımı denedikten sonra atölyeye geri döndüm

" akşama bir buluşmam vardı kaçırdım" dedim elimi başıma koyarak

"söyleseydin uyandırırdım haberim yoktu" dedi kulağındaki kulaklığı çıkartıp

"önemli değil sağ ol geldiğin için işleri de hep sen yaptın çok zahmet verdim sana"

"ne zahmeti canım sergi ikimizin değil mi"

"evet ama yine de-"

" sıkıntı yok hyunjin sen git dinlen ben de birazdan çıkarım"

" yok ben uyuyacağım kadar uyudum biraz kendim devam ederim sen çık"

"yarın da gelmemi ister misin"

"müsait olursan neden olmasın"

"tamamdır görüşürüz o zaman"

"görüşürüz dikkat et yolda"

tekrardan telefonumu elime alıp Felix'i aradım yine açmamıştı bilgilendirmek  için bir mesaj bıraktım.

hyunjin:
felix atölyedeydim çalışıyordum uyuyakalmışım

my side, hyunlix ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin