on üç

365 58 22
                                    

Felix'in evine vardığımızda ilk önce onun evi gezmek istediğimi söyledim. yılların onu değiştirip değiştirmediğini öğrenmek istiyordum.

"gel bakalım üst kattan başlayalım" dedi merdivenlerden yukarı çıkarken hayal mayal hatırladığım ilk evini düşündüm.

ilk evine göre çok küçük bir evde yaşamaya başlamıştı.

üst katta bir çalışma odası iki tane de yatak odası vardı.

"bu evin çok tatlı ve küçük" dedim 

"evet, zaten temizlik dışında çoğu işimi kendim hallediyorum. tek başımada yaşıyorum zaten büyük bir eve gerek yok" dedi

"nayeon teyzemler geliyor mu"

"arada geliyorlar, annem kendine pastane açtı orada çalışıyor bırakmak istemiyor çalışanlara özel günlerde geliyolar anca" dedi

"bir gün onlarıda tekrar görmek istiyorum" dedim gerçekten ikisinide çok özlemiştim.

"tabii istersen yemek ayarlarız, ya da eve gideriz" dedi heyecanla

"ev değişmedi hala o evde yaşıyorlar" dedi

"gerçekten mi?" dedim şaşkınlıkla

"evet, annem bırakamıyor komşularını yoksa babam çoktan taşınmıştı" dedi gülerek

"ablan peki" diye sordum. ablasını onlarla yaşarken bile bir kaç kez görmüştüm

"ahh o salak evlendi ve çocuk bakıyor" dedi elini anlına koyarak

"anlam veremiyorum, o kadar yıllarca dışarıda üniversite oku meslek yap, karşına çıkan adamla evlen çocuk yap" dedi

"aşk işte insanlara neler yaptırıyor" dedim

"hmm, bir nevi haklı aslında. bak bu konuda birbirimize benziyoruz"

"evet" dedim gülerek

aşağı indiğimizde kocaman bir salon ve büyük bir mutfak vardı. mutfağa geldiğimizde Felix sordu:

"ne içmek istersin"

"hmm hafif bir şeyler olabilir"

"tamamdır" dedi dolabından içki ve bardak çıkartırken yanıma gelip oturdu.

"şimdi ne yapıyoruz" dedi

"biraz sohbet edelim sonra da takılırız akışına bırakalım" dedi felix

"olur, sergimde gördüğüm kişi sendin değil mi"

"evet, ne kadar belli olmak istemesem de fark etmişsin demek ki"

"çok şüpheli duruyordun. sergim davetli olduğu için çoğu kişiyi tanıyordum, chan hyung'un davetiyesi ile girdin değil mi"

"evet, sırf bana davetiyeyi versin diye üç hafta işe gitmeme teklifi sundu. kabul etmek zorunda kaldım sonuç olarak tüm işi bana yığdı" dedi cümlesini tamamladığında gülerek içeceğimden bir yudum aldım.

"değdimi peki o kadar iş yapmana" diye sordum

"tabii değdi, seni üç saniye bile olsa görmek beni çok mutlu etti" dedi elimi eline götürerek sıkıca tuttum.

"bir dahaki sergimde doyasıya durabilirsin"

"memnuniyetle geleceğim, hatta ilk çiçeği ben vereceğim"

"yaşasın" dedim gülümseyerek.

"biraz sıkıcı bir konu olucak ama geçmişten bahsetmek ister misin" diye sordu felix.

geçmişte neler olduğunu benden hiç duymamıştı.

eğer onunla sağlıklı ve huzurlu bir ilişki istiyorsam her şeyi düzgünce anlatmalıydım.

"konuşalım felix, ne öğrenmek istiyorsun"

"kaçırılıktan sonra neler oldu?"dedi çekinerek eski defterleri açmak istemiyordu.

"ilk önce kendi evinde tutuyordu beni, daha sonra kaçmaya çalıştığımı fark edince seul'den gittik"dedim yaşadığım tüm kötü şeyleri atlatsam bile canım yanıyordu

"beni yanına alma nedeni zaten paraymış, kendi çalışmak istemediği için beni çalıştırmak istemiş.b-ben çok" istemsizce göz yaşlarım yanağımda süzülüyordu.

"bebeğim.."dedi dolmuş gözleri ile bana bakarken.

"karşı çıktım, istemiyorum beni geri götür dedim kabul etmedi vurdu, dövdü beni kendi elleriyle başkalarına teslim etti" dedim gözyaşlarım hızlıca akarken.

"seni çok aradım güzelim, bakmadığım yer gezmediğim mekan kalmamıştı polisler olsun her yetkili kuruma gittim" dedi felix

"biliyorum,bir gün polisler olduğumuz yere geldi. sakladı beni kurtulacaktım kurtulamadım kahroldum o gün. sana kavuşmak o kadar çok istedim ki" dedim 

"piç herif." dedi felix iki elimide sıkıca kavrarken.

"uzun bir süre ke-kendime gelemedim, alışmadım ama hissizleştim. iğrenme duygusu yüzünden yemek yiyemiyordum" yaşıtlarıma göre o zamanlar çok zayıf ve güçsüzdüm.

"güzelim benim" dedi felix boynumu kendi göğsüne çekerken.

"bundan sonra asla üzülmeyeceksin, o baban olacak yaratık hayatımızdan çıktı. sadece senle ben olucağız" dedi boynumdaki eli belime doğru kayarken.

"kabul et beni, beraber olalım. seni dünyanın en mutlu insanı yapacağım" dedi gözlerinde heyecan ve hüzün vardı.

"felix.." dedim sessizce

"cevap şimdi vermek zorunda değilsin, beklerim. kaç yıl bekledim şimdide beklerim"  felix gerçekten sabırlıydı yıllardır beni bir kere bile unutmamıştı. artık sevgisini karşılıksız bırakmak istemiyordum.

"hayır, bende artık sensiz kalmak istemiyorum" dedim kollarımı boynuna sararken.

"sabahları uyandığımda yanımda senin olmaı istiyorum hyun." dedi beni kucağına çekerken.

"seni seviyorum felix"dedim beraber olmamız için bir sebeb yoktu

"bende seni sevgilim" dedi ve dudaklarını dudaklarımın üzerine bastırdı.

bıraktığı öpücük ile geri çekildiğinde daha fazlasını istediğimi belli etmek için boynundan tutup kendime doğru çektim.

dudaklarımı dudaklarına örttüğüm gibi ellerim siyah saçlarının arasına dolamış nefessiz kalana kadar öpüşmeye başlamıştık.

elini belimde doladığında diğer elini boynuma götürdü, nefessiz kaldığımdan başımı geri çekerek kızarmış dudaklara baktı ve nefeslendi.lee felix harika birisiydi ona her gün daha çok aşık oluyordum.

dudağıma son bir öpücük bıraktıktan sonra boynuma ve çeneme inmişti. zevkten kıvranırken rahatça hareket etsin diye başımı geriye attım.beni delirtmeye çalışıyordu  yavaş ve sakin ilerliyordu.

"odama çıkalım mı sevgilim?" diye sordu boynuma bıraktığı ıslak öpücükler arasında.

"çıkalım sevgilim" dedim arsızca ama sevgi dolu bir gece başlıyordu

my side, hyunlix ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin