iki

939 102 123
                                    




sabah güneşin ışıklarının gözüme vurması ile uyandım, felix dün gece gelmemişti bu yüzden hala neden buradayım bir fikrim yoktu yataktan kalkarak lavaboya gittim.

elimi yüzümü yıkarken kapının açılması ile odaya geri döndüm.

"günaydın küçük bey kahvaltı için aşağı inmemiz lazım" dedi soobin.

cevap vermedim kafamı salladım ve arkasından yürümeye başladım.
merdivenlerden inerken bu muhteşem evi incelemeye başladım.

ev baya büyük ve lükstü. Benim kaldığım oda üst kattaydı,ev iki katlı koskocaman bir bahçesi ve salonu var. salon ve mutfak aynı yerdeydi.

aşağı indiğimizde masanın başında oturan felix'i görünce kalbim sıkıştı fark ettirmemeye çalışarak ona bakıyordum.

"günaydın, güzelim masaya otur kahvaltı yapalım"dedi beni bekleyen felix

felix geldiğimden beri bana yakın ve önceden samimiymişiz gibi davranıyordu. beni sadece ismimle çağırsa yeterli olurdu eğer beni burada tutmasının nedeni diğer iğrenç insanlar gibiyse ismimi ağzına almasına bile gerek yoktu. şuan bu düşünceler hakkında ne kadar düşünsemde gereksizdi felix ile konuşmam lazımdı.

felix uzanarak benim tabağıma yiyecek koyarken

"bunların hepsini yemelisin çabuk iyileşmek için kiloda alman lazım çok zayıflamışsın " dedi
çatalımı elime alırken yüzünüde bi anda gülümseme oluştu sonra konuşmasına devam etti.

"bugün seninle beraber sana kıyafet almaya gitmeyi düşündüm sonra da dışarıda bir akşam yemeği yeriz nasıl olur"dedi.

dışarı çıkmam ne kadar doğruydu bilemiyordum bir gündür buradaydım bir gün kalmak bile beni delirtmeye yetmişti. saatlerdir aynı şekilde bu evde,odada duruyorum ama felix ile  dışarı çıkıp ne yapacağım diye düşündüm. henüz benimle konuşmamasıda ayrı sinirlerimi bozuyordu.

en son gece soobin'in dediğine göre benimle sabah konuşucaktı.

"babamın hakkında konuşacağımıza söz vermiştin bir şeylerde anlatacaktın"dedim yüzüne bakmayarak.

felix  ise bu duyduğuyla bana bakmayı kesmiş başını  tabağına eğip yiyeceklerle ilgileniyordu. beni gerçekten geçiştiriyordu.

uzun bir süre benimle konuşmayıp yemek yediğinde bende konuşmayacağını anlayarak oturduğum yerden kalktım.

kaldığım odaya doğru gidecekken Felix bileğimi tutmuş beni kalktığım sandalyeye geri oturmuştu.

"tatlım sana olanları uygun bir zamanda anlatacağımı söyledim. o zamana kadar sabretmelisin."dedi.

"ama hiç bir şey söylemiyorsun bu be-beni korkutuyor"

"o zaman sana şunu söyleyim hyun ben sana herkesten çok değer veriyorum, sana diğer varlıklar gibi davranmayacağım" dedi elini çeneme götürüp gözlerine bakmamı sağlayarak

"ikna edici oldu mu şimdilik hmm"

"evet" dedim utanarak  ne yapacağım konusunda kafam çok karışıktı felix'e güvenmem gerekiyor muydu.

"gidiyor muyuz akşam" dedi cevap veremedim her ne kadar doğru söylese bile inanamıyordum

"bebeğim sen istesende istemesende çıkmamız gerekiyor çünkü üstüne giyecek bir kıyafetin yok eğer benim kıyafetlerimden,çamaşırlarımdan giymek istersen benim açımdan hiç problem yok" dedi konuyu ne kadar hızlı değiştiriyor diye düşündüm.

bir iki saat sonra Felix işlerini halledince evden çıktık ve bir sürü araba dolu olan garajdan mavi spor bir arabaya bindik. bütün yol boyunca aynı pozisyonda camdan dışarıyı seyrederek geldim çünkü felix ilk arabaya bindiğimizde beklemediğim bir anda elimi tutup dudaklarına götürüp ,öptükten sonra

my side, hyunlix ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin