9.Bölüm

106 6 0
                                        

Sabah saat 09.45'de uyandım. Kalktığımda Aylin yatağında yoktu, Esma ise hala uyuyordu. Anlaşılan uykucu Aylin söz konusu iş olunca uyku falan dinlemiyordu. Gerçekten Aylin'de, Esma'da çok çalışkan kızlardır, kafalarına koyduklarını yapmadan rahat etmezler, en çok sevdiğim tarafları, ikisinin de tuttuklarını koparmaları, hiç yılmamaları. Aylin oldum olası hırs küpüdür zaten, Esma'da da hırs vardır ama Aylin kadar inat derecesinde değil. Bende ise çalışkanlık vardır, kafama koyduğum şeyi yaparım ama hırslı bir insan olamadım şu yaşıma kadar, bakalım, belki burada o huyumu da değiştiririm, belli olmaz.

Saat 10 sularında Esma'da uyanmıştı, beraber çalışma odasına çekilmiş ikimizde Aylin'i bekliyorduk. Ben günlük gazetelere göz atarken, Esma internetten bazı şeylere bakıyordu. İki saat sonra Aylin geldi nihayet. Heyecanla olup biteni anlatmaya başladı:

-Güvelik şirketine girdiğim de kendimi bir uzay üssüne gitmiş gibi hissettim ya, etraf o kadar değişikti ki anlatamam. Her yerde elektronik aletler var, camların arkasına kamera koymuşlar ama sen anlayamıyorsun. Şirketin hemen hemen bütün hizmetlerini anlattılar bana. Şef olan adam beni binanın önemli odalarına götürdü. Mesela kayıt yaptıkları odayı, arşivlerini. Ben ısrar ettim gerçi, yoksa kimseyi oralara götürmezlermiş. Ben biraz pinpirikli olduğumu ısrarla söyleyince ve çok fazla para vereceğimden bahsedince, adama para dayanılmaz geldi tabii ki...

Ben arşivi Aylin'e gösterdiklerine inanamadım. İnanmadığım için tekrar sordum:

-Sana arşiv odasını gösterdiklerine emin misin? Kolay kolay kendilerini deşifre etmezler bunlar, yalan söylemiş olmasınlar!

Aylin hem heyecanlı, hem de kendinden emin bir vaziyette;

-Eminim Ilgıncığım, anladığım kadarıyla bu şirketin şefi parayla çok şey yapar!

Esma:

-Yani para vererek CD yi alabilir miyiz?

Aylin:

-Zannetmiyorum, ondan para karşılığında susması istenmişse ne yapacağız peki?

-Anlayamadım, sence şefi parayla susturan biri mi var?

-Olabilir, bilmiyorum arkadaşlar. Bu adamda ilginç bir şey var, altıncı hislerimde yanılmam. Neyse ben kabataslak şirketin içini kafama yazdım, birazdan onları bir kâğıda geçireceğim. Sonra da oturup CD yi ele geçirme planı yaparız.

Ben bu ele geçirme lafını pek sevmemiştim, belki farklı bir şey yapıp CD yi alabilirdik ama nedense en zor olanı hangisiyse onunla uğraşıyorduk! Esma konuşmaya başladı;

-Ilgın bu konuda bize yardımcı olacaksın, değil mi?

-Hangi konudan bahsediyorsun?

-CD'nin şirketten alınması konusundan bahsediyorum.

-Alınması değil, çalınması diyecektin sanırım, dilin sürçtü, şaşırdın!

-Bize göre alınması yaa! Boş ver şimdi bunları, bunlarla harcayacağımız vaktimiz yok. Yapmaya mecburuz, anlıyorsun değil mi?

-Benimle ne alakası var ki bunun?

Bu seferde Aylin konuşmaya başladı:

-Seninle şöyle bir alakası var canım, sen bizden daha minyon yapılısın, hem de hızlısın. Güvenlik şirketinin camları çok küçük ve en önemlisi de ne biliyor musun?

Umursamaz bir şekilde;

-Hayır, neymiş?

-Kapılarda şifreler var, onları senden başka kimse çözemez!

İşte o anda başımdan aşağıya kaynar sular döküldü. Demek ki bu kızların pis işlerini ben yapacaktım, gerçi onlara yardım edeceğimi ben söyledim ama hırsızlık benim yardım sözümün içine dâhil değildi. Uzun uzadıya tartıştıktan sonra kabul etmekten başka çaremin olmadığını görerek maalesef kabul ettim. Kendimi bir tehlikenin içine atacaktım, ama inanılmaz bir delil ele geçirilmiş olacaktı sayemde. Belki de bu davanın seyri benim ellerimdeydi, kim bilir? Ben bu delili bulamazsam eğer, farklı olayların içine gömülüp gidebilirlerdi. Kendimce kahramanlık yapacaktım, aslında her ne kadar istemiyormuş gibi görünsem de, içimin depresyonu ve bunalımı beni öylesine delilikler yapmaya itiyordu ki, sanki kendimi tehlikeye atarak başkalarından intikam almaya çalışıyordum. Bu zorlu işi kabul etmem, aslında biraz kendime olan güvenimi tekrar kazanmak için. Yoksa her kim olursa olsun, ağızlarıyla kuş tutsalar bile bana bu işi yaptırtamazlar!

Arşiv kapısında şifreli bir anahtar formatı bulunuyormuş, zamanında internette zararlı sayfaları silmekle görevlendirilmiştim, özel şifreleri kırabiliyor ve kolaylıkla istediğim her şeyi yapabiliyordum. Aylin ve Esma bu yüzden bana çok güveniyorlar, her ikisi de bu tip konulardan pek fazla anlamazlar. Kapılardaki şifreler ya da kolonların dibindeki küçük kameralar benim için hiç problem değil. Yarın bir ön izleme yapmaya karar verdik. Firmayı uzaktan ve yakından izleyerek ön bilgiler toplamaya çalışacağız. Ondan sonrada işi hangi gün yapacağımıza karar vermek kalacak. Uyuduğumuzda saat yine çok geçti. Belki günlerdir aldığımız en önemli kararlardan biriydi bugünkü kararımız. Yarın onlarla birlikte firmanın önüne gidip saatlerce orayı izleyecektim. Yatağımda bir o yana, bir bu yana dönerken, bu davanın sonuçlanmasından sonra bence mesleğimi de değiştirmem gerektiğine karar vermeliydim. Yüzüm tavana bakar şekilde uzanmıştım sonunda, böyle tavana bakarken aklıma birden Fatih gelmişti. İçimden sessizce ''kahretsin!''dedim. Bu adam beni geceleri esir ediyor, hemen uyumam lazım, onu düşünmemeliyim. Keşke 24 saat çalışabilecek kadar gücüm olsaydı da onu aklıma hiç getiremeseydim. Ama inkâr etmemek lazım, kızlar beni bütün gün boyunca hep meşgul ediyordu, anlamadığım konularda bile beni öne itiyorlardı. Bravo onlara, her şeyi zamana bırakıyorum, belki gerçekten zaman her şeyin ilacı olur bana da...

Uyuduğumda saatin kaç olduğunu bilmiyorum ama gece boyunca ara ara sürekli uyandım. Gözüme bir türlü uyku girmedi, uyuduğumu zannettiğim zaman da kâbus gibi rüyalar görerek tekrar uyandım. Aklımı çok kısa zamanda bin tane şeyle doldurmuşum, bunun acısını da geceleri uyuyamamakla ödüyorum. Ne acı... Uyuyacağım ve uyandığımda bütün acılarım dinecek...

KarabatakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin