17.Bölüm

83 4 0
                                        

Sabah 06.35

Erkenden kalkıp, dosyalarla dolu çantamı da alarak ablamdan çıktım. Kartal'dan Kadıköy çok uzak geliyor bana, hele ki minibüs caddesinden gittiğim zaman çekilmez oluyor. Yollar o kadar uzuyor ki, Avrupa yakasına geçip tekrar dönsem dönerim yani. O yüzden bende her zaman, E-5 karayolunu tercih ederim, nitekim minibüs caddesinden gittiğimde 1 saat 20 dakikada orada olursam, E-5 karayolundan gittiğimde yarım saat, kırkbeş dakikaya Moda'ya varabiliyorum. Moda'ya vardığımda, çay bahçesindeki koca ağacın gölgesinin dibinde otururken görüyorum Aylin'i. Çok düşünceli görüyorum onu uzaktan, canı epeyce sıkkın görünüyordu. Geldiğimi görüp ayağa kalktı, sarılarak;

-Ne haber canım, nasılsın. Demişti.

-Çok yorgunum ama seninde benden hiçbir farkın yok sanırım.

-Evet, Ilgın, senden sonra bir damla uyku girmedi gözüme, yatağın içinde döndüm durdum. Hadi oturalım, kahvaltı yapalım da üzerimizdeki bu halsizlik gider belki.

-Tamam canım...

Aylin'in gözlerinin altında mor halkalar oluşmuş, hem uykusuz hem de mutsuz gibiydi.

-Ilgın, benim burnuma pis kokular gelmeye başladı, canım iyice sıkıldı.

-Esma'ya bu durumu nasıl anlatacağız, zaten kızcağızın durumu da ortada.

-Babası Amerika'ya gittiğinden beri aslında çok kötü anlar yaşıyor ama pek fazla yansıtmıyor, bence kısa bir süre ondan gizleyelim. Belki amcası değildir, tamamen isim benzerliğinden kaynaklanıyordur!

-Aylin, ben hiç de senin gibi düşünmüyorum, bence bu olayla Esma'nın amcası değil de babası ilgili, amcasının yalnızca bir piyon olduğunu düşünüyorum.

-...şimdi bu konuda konuşmak için çok erken, araştırmamız lazım.

Aylin'in yüzünün şekli değişmişti aslında, bu cümleyle birlikte gözü başka yere kaymış ve düşünmeye başlamıştı. Aklından kim bilir neler geçiriyor ama eminim ki, o da benim gibi düşünüyordur. Konuşmayı yavaş, derinden ama hafiften geçiştirerek yapmaya başladı:

-Aslına bakarsan, o dosyaları ben tesadüfen aldım. Esma'da kendisine birkaç araştırma yapmak için dosya konusu aldı, bana da bu çıktı.

-Aylin, sence ben yanlış mı düşünüyorum?

Onu konuşturmaya çabalıyordum, düşünceleri benim için çok önemli çünkü. Yanlış bir yola sapmaktan korktuğum için onun görüşlerini de almak zorundayım. Yüzüme bitkin bir halde baktıktan sonra, başını denize çevirip dalgın dalgın geçen gemilere baktı. Saniye de bir derin derin nefes alıp veriyordu. Aşırı stres basmıştı, her halinden anlaşılıyordu, başını önüne eğdi ve yüzüme tekrar bakarak;

-Sen böyle mi düşünüyorsun?

-Evet...

-Bu davada ona çok ihtiyacımız var bunun farkındasın değil mi? Onun çok...

-Onun çok tanıdığı ve çevresi var diyecektin değil mi?

-Hem ondan, hem de babasının birden bire Amerika'ya gitmesi beni de çok şüphelendirmişti...

-Aylin, herhangi bir bildiğin bir şey varsa benimle paylaşmalısın, içine atıp kendi kendine dert yaratma şimdi. Üçümüz bu yola baş koyduk, eğer onun ailesinin herhangi bir ferdi bu olaya karışmışsa onu Esma'ya da bildirmemiz gerekiyor, etik açıdan öyle ama... Bir müddet söylemememiz gerekiyorsa da bunu beraber yapalım, sen tek başına bir şey yapamazsın. Bildiklerini de benimle paylaşmalısın!

KarabatakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin