32.Bölüm

84 4 0
                                    

Saat epeyce ilerledi, devlet görevlileri soruşturmaya ara verdiler. Aylin'e Esma'yı da dinlemek istediklerini söylediler.

Esma... Şimdi ofiste, kapandığı yatak odasında kim bilir şu anda neler yapıyordur? Aylin, bir polis aracıyla ofise bırakılmıştı. Olayın etkisinden ve birincil kişi olduğundan, daha ne Ilgın'ın ailesiyle, ne de kendi ailesiyle konuşamamıştı. Gerçi savcılar ve diğer görevliler, ona Ilgın'ın ailesiyle görüşmemesini istemişti. Beyni uğuldayıp duruyordu ofise adımını attığında, kendisini o kadar kötü hissediyordu ki, üzüntü mü yoksa şaşkınlık mı bilemediği bir hastalığa yakalandığını düşünüyordu. Bütün bu olanlar bir korku filmi izlediği hissini veriyordu ama işin kötü tarafı da korku filmi çoktan bitmişti, bu onun hayatının ta kendisiydi. Yaşadıkları korkunç şeylerdi, Ilgın'ı göstermemişlerdi ona.

Ofise adımını attığında koltuğa yığılıp kaldı. Çantası kolundaydı hala. Nedense hiç kimse onu aramamıştı, Ilgın'ın ailesi bile! Ayağa kalktı tökezleyerek, banyoya girip aynadan kendisine baktı. Yüzü bembeyazdı hala, gözlerini tanıyamadı bile. Saçları darmadağın olmuştu çekiştirmekten, sinirini tırnaklarından ve saçlarından almıştı. Ellerini lavabolunun kenarına koyup, aynada kendisiye konuşmaya başladı;

''Yokluğun ne kadar zormuş, niye yoksun ki şimdi yanımda? Tam her şeyin sonuna gelmişken, tam seni kazanmışken... Tam da kendini toplamışken, bana gerçek bir son yaşattın Ilgın. Sana bir şey söyleyeyim mi; ben aşkı böyle bilmezdim... Sonunda ölüm mü varmış? Hem de âşık olduğun adam tarafından... İnanamıyorum hala, inanamıyorum.''

Başını eğdi, banyonun kapısını kapadı ve yatak odasına doğru yürüdü. Kapısını kilitlemişti. Hiç bir şey düşünememişti ilk girdiğinde, ama bütün ışıklar kapalıydı nedense! Esma nerede? Yatak odasının kapısının kulpuna elini attı, kapı açıldı! Aylin, Esma'ya karşı bir kızgınlık duyuyordu nedense, yanında olmalıydı, O da destek olmalıydı.

Aylin kapıyı açtı. Işığı yaktı.

Esma hala oradaydı, yatıyordu pervasızca. Yatağa kendisini iyice gömmüş ve öylece yatıyordu! Artık onunla konuşma zamanı gelmişti. Ilgın yoktu, bunu tek başına yapmalıydı. Esma bütün gerçeği bilmeliydi. Ofisten çıkarken babası hakkında ona birkaç şey söylemişti, belki ondan dolayı kırılmıştı ama... Bu davayı getiren de o'ydu.

Aylin eğildi ve Esma'nın omuzuna dokundu.

-Esma uyan! Esma, seninle konuşmamız lazım!

Esma hareketsiz bir halde yatıyordu hala. Aylin, onun bu kendinden geçmiş halini görünce birden endişelendi. Aniden Esma'nın omzundan kavrayarak kendisine doğru dörderdi. Esma hala hareketsiz ve tepkisiz bir haldeydi. Aylin'in içindeki korku gitgide haykırışa dönüşmüştü. Esma'yı kendisine doğru çektiğinde kollarındaki kurumuş kana bulandı elleri.

Sabahın ağarmasına dakikalar kala, tan vaktinden önceki ayazda soğuk, ayaz bir ses duyuldu yüksek plazaların arasındaki binadan.

Aylin, sabaha karşı attığı acı çığlıklarla uyuşan beynini de, bütün insanları da ayağa kaldırdı.

Saatlerce Esma'yı uyandırmak için çabaladı nafile ümitle. O korkunç çığlıkları duyanlar ofisin kapısını kırıp içeriye dolmuştu, sesin olduğu yöne doğru koşup gidenler Esma'yı Aylin'in kollarında yatarken olarak gördüler.

Komşuları polis çağırdı. Ofise gelen polisler Esma'yı Aylin'den zoraki ayırdılar. Aylin sinir krizi geçiriyordu.

Sabahın ilk saatlerinde gözlerini hastanede açmıştı yine.

KarabatakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin