Kızlarla mekânımız Moda'da buluşacaktık. Moda'nın eski iskelesini restore etmişler, bu kez orada oturacaktık. Sabah erkenden kalktığımda Esma, Hanife, Filiz ve Aylin beş-on dakika arayla beni arayıp gelip gelmeyeceğimi sormuşlardı. Onlara geleceğimi söyleyince inanılmaz sevindiler.
Eniştem inşaat mühendisiydi, işleri nedeniyle İzmir'e gitmişti ve uzunca bir süre orada kalacaktı. Ben de ablamın yanında kalacaktım o gelene kadar, bu benim için bulunmaz bir fırsattı kendimi toparlamak adına. Arkadaşlarımla da sık buluşarak rahatlardım.
Kadıköy Altıyol'da inip Moda'ya doğru yürüyordum. Herkes o kadar cıvıl cıvıl ki, bir yerlere gitme telaşları görülmeye değer. Sevgilisini koluna takan, sarmaş dolaş caddelerde salınarak geziyordu. Onları o şekilde gördükçe içim burkuluyor ama yapacak bir şey yok. Moda'ya vardığımda denizin o muhteşem manzarası karşısında bir nebze de olsa rahatlıyorum. Gümüşçüler kaldırımlara tezgâh açmışlar, satış yapıyorlardı, Moda iskelesine vardığımda Zeynep oturuyordu. Birbirimize sarılarak,
-Ne haber? Dünkü durumundan daha iyi görünüyorsun.
-Daha iyiyim Zeynepçiğim sağ ol, sen nasılsın?
-İyi olacağım, sen iyi ol da...
-Kızlar gelmedi mi?
-Birazdan gelirler, biz birer çay alalım, garson sinirli sinirli buraya bakmaya başladı artık...
İkimiz de gülmeye başlamıştık.
-Garson bey, bakar mısınız?
Garsona siparişlerimizi veriyoruz, tam o esna da bizim kızlar da geliyorlar. Onları bir arada görünce o kadar mutlu oldum ki anlatamam... Esma yine güzellikte birinciliği kimseye kaptırmamış, koyu siyah saçlarına rengârenk tokalar takarak çok şirin olmuştu, yeşil gözleri ortaya çıkmış. Aylin sarışın ve Almanlar gibidir. Mavi gözlü ve uzun boylu. Filiz de kumral, orta boylu kısa saçlı, kahverengi gözlü ve inanılmaz sempatik bir görünüşü vardır, aslında çok çabuk sinirlenebilen biridir, ondan dolayı biz bazı şeylerimizi ondan mümkün mertebe saklamaya çalışırız ama mutlaka bir şekilde öğrenip, yine bize sinirlenir. Hanife ise kısa boylu, esmer uzun saçlı, kahverengi gözlü, sessiz sakin birisidir. Bu gün hepsi ayrı ayrı şık olmuşlar, makyaj yapmışlar...
Filiz:
-Neredesin ayol, bizi unuttun gitti, özledim vallahi. Resmen burnumda tüttün, aşk olsun sana, ne diyeyim!
Esma:
-Tilkinin hikâyesini hatırlatırım arkadaşlar ama neyse...
Diğer kızlar da sitemli konuşunca onların haklı olduğunu düşünmüştüm.
-İyi ki varsınız, hayatımdaki en değerli varlıklar olduğunuzu biliyor musunuz? İnanın belki ben sizi daha çok özledim.
Aylin:
-Hadi oradan şakacı seni, özleseydin bir telefon ederdin, vefasız!
-Öyle deme Aylinciğim, hani bir kişi vatanından yıllarca ayrı kalır da, döndüğünde toprağı öpesi gelir ya, işte ben de şu anda o duyguyu yaşıyorum.
Hanife:
-Nasılsın bir tanem, toparladın mı kendini?
-Gördüğün gibiyim canım, toparlanacağım başka çarem yok.
Esma:
-E yani, bırak şu terkedilmiş kız ayaklarını, aklını başına al yahu! Seni sevmeyen ölsün be güzelim
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karabatak
RomanceFırlatılan ok, saplanacağı yeri bulmuştu. Geri dönüşü olmayan bir yola girildi. Talimatlar alındı, kılıçlar kuşanıldı, bu davanın korkunçluğu kendisini kusmaya hazırlanıyordu gittikçe. Sıra katillerdeydi… Sabahın ilk saatlerinde, uzaklardan gelen te...